BM Genel Kurulu, İslam İşbirliği Teşkılatı (İİT) tarafından hazırlanan, ''din ve inanç temelinde, kişilere karşı hoşgörüsüzlük, ayrımcılık ve şiddet uygulanmasıyla mücadele'' başlıklı karar tasarısını benimsedi.193 üyeli Genel Kurulda oylama yapılmadan görüş birliği sağlanarak kabul edilen kararda, dünyanın tüm bölgelerinde din ve inanç temelinde kişilere karşı hoşgörüsüzlük, ayrımcılık ve şiddet uygulanmasından derin endişe duyulduğu belirtilerek, bu uygulamaların insan haklarına aykırı olduğu vurgulandı.
Bu tür insan haklarına aykırı uygulamaların, din ve inanç temelinde nefretin yayılması ve ibadet yerlerine saldırılarda bulunulmasının da kınandığı kararda, dünyada aşırılıkçı grupların ya da örgütlerin dini gruplarla ilgili negatif düşünceler yayma yönündeki çabalarından da derin endişe duyulduğu bildirildi.
Kararda İİT Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu'nun toplumlarda dini hoşgörü, barış ve saygı ortamının sağlanması için yaptığı çağrıya da yer verildi. İhsanoğlu'nun sözkonusu çağrısında söz ettiği, ''toplumlarda sağlık, eğitim, ihtilafların önlenmesi, istihdam, bütünleşme ve medya eğitimi konularında projelerin yürütülmesi, farklı dinlere mensup kişiler ve gruplar arasında potansiyel gerilim alanlarının hükümetler tarafından tespit edilerek arabuluculuk yapılması, hükümet görevlilerinin ayrımcılığı önleme konularında eğitilmeleri, toplum liderlerinin ayrımcılık nedenleri üzerinde durarak buna karşı stratejiler geliştirmeleri, din ve inanç temelinde şiddeti teşviğin suç hale getirilmesine yönelik önlemler alınması ve dinlerarası diyalog kurulması'' gibi pekçok öneriye kararda atıfta bulunuldu.
Kararda ayrımcılık ve hoşgörüsüzlüğü yenmede özellikle insan hakları eğitimin son derece önemli olduğu da belirtildi.
Her yıl sonunda benzer karar tasarılarının kabul edildiği BM Genel Kurulu'nun bu yıl benimsediği tasarı, 1999 yılından beri ilk kez din ve inanç temelinde hoşgörüsüzlük ve ayrımcılık yapılmasıyla mücadelede, dinlerin kendilerini korumak ve dine hakaret etmenin suç haline getirilmesini istemek yerine din ve inanç özgürlüklerini yerine getiren insanların korunmasına odaklanarak Genel Kurulda Batılı devletlerin de büyük desteğini aldı.
Daha önceki yıllarda Batılı devletler, dine hakaret edilmesinin suç haline getirilmek istenmesinin ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu savunarak karar tasarısına karşı çıkıyorlardı.
Zaman