Yeni Akit'teki yazısında "Rüzgâr ekildi, fırtına biçilecek" ifadelerini kullanan Saygılı, "Feministler ve LGBTİ bireyleri hedeflerine son 20 yılda ulaşmışlardır. Yeni devrim yasaları olan; Medeni Kanun, Ceza Kanunu, pozitif ayrımcılık, ‘kadının beyanı esastır’ ilkesi, 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesi feminist ideolojinin eserleridir. Kadına şiddet bahanesiyle savunulan İstanbul Sözleşmesi “kültür, töre, din, gelenek ve namus” değerlerinin kökünün kazınması için hazırlanmış olup zehirli meyvelerini vermeye başlamıştır. Eşcinsel dernekler artık üniversitelerde örgütlü eylemler yaparak bayraklarını dalgalandırmaktadırlar" şeklinde yazdı.
"İçimizdeki feministler ve LGBTİ sevicileri halen İstanbul Sözleşmesi’ni ve uzantı yasası 6284 sayılı yasayı anlamıyor veya anlamak istemiyor. Halen “Kadın hakları” veya “Kadına şiddeti önleyen sözleşme/yasa” olduğunu zannediyorlar" diyen Saygılı, yazısını şöyle sürdürdü:
"Feminist önderlerin söylemleri, Mor Çatı Derneği’nin sosyal medya hesapları, LGBTİQ+ dernekleri ile KAOS GL internet sitesi ve kullandıkları slogan ve taşıdıkları dövizler/bayraklar dahi siyasi iradeyi ve bazı çevreleri uyandırmıyor. Boğaziçi Üniversitesi’nde rektör atamasına karşı başlatılan eylemlerin İslam dininin kalbi ‘KÂBE’ye ve dinimizin esaslarına karşı saldırıya dönüşmesi, üniversitenin burçlarına LGBTİ bayraklarının asılması, bu odakların hedeflerine ulaştıklarını göstermektedir.
Fethin intikamı
Dünya düzeni neyin, nerede ve kimin/kimlerin eliyle yapılacağını iyi hesap ediyor. İstanbul Sözleşmesi’nde mukaddes şehrimiz İstanbul’un seçilmesi tesadüf değildir. Yüce Peygamberimizin (sav) fetih müjdesi ile şereflenmiş belde olan İstanbul’da imzalanması ve adının İSTANBUL SÖZLEŞMESİ konulması fethin intikamı olarak değerlendirilmelidir.
Yeni devrim yasaları ve feminist politikaları yüzünden aileyi ve gençliği kaybederiz
Eğitimde cinsel eğilim hakları projeleri, delilsiz/belgesiz aileyi dağıtan, kocayı/babayı evden uzaklaştıran kararlar, boşanmaların artması, evliliklerin azalması, nüfus artışının durması ve en önemlisi şiddetin artarak devam etmesi yeni devrim yasalarının ve feminist politikaların sonuçlarıdır. Büyük projeyi göremeyenler halen panik butonu veya elektronik kelepçeyle şiddeti önleyeceklerini hayal ediyorlar. Kolluk gücüyle, cezalandırmalarla şiddet önlenemez, aile korunamaz. Bu yanlışlardan medeniyetimize, inancımıza, kültürümüze ve hukukun temel ilkelerine dönülmediği takdirde aileyi ve gençliği kaybederiz.