Tam ismiyle Eyüp Süleyman Diallo'nun hayatı, mücadelesi ve inancı eşine az rastlanır bir portre olarak karşımıza çıkıyor.
1701 senesinde Senegal'de dünyaya gelen Diallo'nun muhteşem bir hafızası vardı.
Henüz küçük yaşta Kur'an-ı Kerim'i ezberlemişti.
Ayrıca ailesi de dindarlığı ile bilinen ve saygı duyulan bir aileydi.
1731 senesi Diallo'nun hayatı için dönüm noktasıydı; çünkü bir seyahatte bulunduğu sırada köle tüccarları tarafından yakalanarak Amerika'ya doğru giden bir gemiye bindirildi.
Bazı Batılı kaynaklarda Diallo'nun babasının da köle tüccarı olduğunu ve bu seyahate de babası adına bazı anlaşmaları yapmak için çıktığı geçiyor.
Ayrıca Diallo'yu yakalayan köle tüccarları yerel unsurlardı.
Büyük ihtimalle Diallo'yu yakalayıp köle yapan tüccarlar da Müslüman idi.
Uzun bir yolculuğun ardından hayatta kalarak kurtulmayı başaran Diallo, bir Amerikan ailesine satılarak tütün tarlasında çalıştırılmaya zorlandı.
Bu süre zarfında her türlü ayrımcılığa ve kötü muameleye maruz kalan Diallo ibadetlerini yerine getirmeye çalıştı; ama sahipleri son derece zalimdi.
Sonunda kararını verdi ve bu ağyar topraklarda köle kalmaktansa kaçmayı tercih etti.
Elbette yakalandı.
Dayak yedi, işkence gördü ve nihayet hapse atıldı.
Diallo, Hapisteyken Allah'ın vicdanlı kullarından Thomas Bluett ile tanıştı.
Bluett, Diallo'ya elinden geldiğince merhametli davrandı ve babasına yazdığı bir mektubu sahibine ulaştırmaya gayret etti.
Bu mektup, James Edward Oglethorpe'in eline geçti.
Bölgenin zengin koloni sahiplerinden olan Oglethorpe, bir kölenin ne yazmış olabileceğini merak ederek Arapça yazılmış mektubu Oxford Üniversitesine tercüme ettirdi.
James mektupta yazılanlardan son derece etkilendi. Hemen Diallo'nun ücretini ödeyerek onu esaretten kurtardı ve Birleşik Krallığa götürdü.
Diallo için yepyeni bir sayfa açılmıştı.
İngiltere'de pek çok aristokrat ve rahip Diallo ile görüşmeye başladı.
Bir siyahi kölenin bu denli zekâ sahibi ve inançlı olması İngiltere'de köleliğe yaklaşımı ciddi manada etkileyecekti.
Diallo bütün kalıpları yıkan bir figürdü.
En tartışmalı teolojik meselelere İslam'dan şaşırtıcı cevaplar veriyor ve yaşadığı onca badireye rağmen inancındaki sarsılmaz dirayet ve huşu İngiltere'de büyük bir hürmet görmesini sağladı.
Diallo, bu imkânı şahsi faydasına kullanıp memleketine hemen dönmek yerine, 1734 yılına kadar, İngiltere ve dünyadaki siyahi kölelerin hakkını korumak için kendisini vakfetmeye başladı.
William Hoare'nin "Şanslı Köle" olarak çizdiği portrede Diallo'nun bir İngiliz aristokratı gibi çizilmiş olması da aslında Hoare'nin kadirşinas tutumundan kaynaklanıyor.
Hoare bu kadrajla siyahi kölelerin de en az beyazlar kadar eşit haklara sahip olduğunu ve beyaz adamın üstün olmadığı mesajını verir.
Üstelik bu portrede Diallo sarığı ve yerel kıyafetleri ile resmedilerek onun kültür ve inancına da saygı gösterilir.
"Şanslı Köle"nin boynundaki Kur'an-ı Kerim de Diallo'nun inancını gösterme konusundaki kararlılığını ortaya koyuyor.
Bu eşsiz tablo bugün Katar Müzesinde muhafaza altında tutuluyor.
Diallo, 1734 yılında ülkesine döndü ve 1773 yılında ölünceye kadar sakin bir hayat yaşadı.
İngilizler, Diallo'ya merhametli yaklaşmışsa da 1833 yılına kadar köle ticaretine devam etmişlerdi.
Afrika'dan Amerika'ya kaçırılan kölelerin yaklaşık yüzde kırkının İslam dinine mensup olduğu tahmin ediliyor.
Mesela 1865 yılında bir Osmanlı gemisi kazara Brezilya sahillerine ulaştığında buradaki kölelerin çoğunun Müslüman olduğuna şahit olacaktı.
Bağdatlı Abdurrahman burada Müslüman kölelere elinden geldiğince yardım edecekti.
15'inciüzyıldan itibaren Afrika kıtasından Amerika kıtasına yoğun bir köle kaçırma ve ticareti olduğunu tarihi vesikalardan biliyoruz.
Köle siyahilerin çoğu Gana, Mali, Sokotro, Kânim- Bornu, Songay ve Sudan gibi Müslümanların yoğun yaşadığı coğrafyalardan kaçırılıyordu.
Kıtaya getirilen kölelerin disiplininde ilk müdahale edilen konu şüphesiz dini inançlarıydı.
Bu sebeple siyahi Müslümanlar Hıristiyan olduklarını belirtse de büyük çoğunluğu İslamiyet'i gizli bir şekilde yaşamayı sürdürecekti.
Bu gizlilik sonsuza kadar sürmeyecekti. Yoğun nüfuslu Müslüman köleler 17'nci yüzyılda Palamares Cumhuriyeti ile Brezilya'da bir devlet kurma teşebbüsüne dahi girişti; ama bu çaba Portekizliler tarafından kanlı şekilde bastırıldı.
Siyahi köleler tekrar baskı ve işkence ile dinlerini gizleyecekleri bir sürece zorlandılar.
1830 yılında Antonio Conselheiro'nun din merkezli büyük isyanına siyahi Müslümanlar da destek verecekti.
Velhasıl bu fani dünyadan Eyüp Süleyman Diallo da geçti, bu hadise yüz binlerin içinde o garibin öyküsüydü…
Kaynak: Mehmed Mazlum Çelik-Independent Türkçe