Bu ayın en kârlı ibadeti…

Raif ÖZTÜRK

‘Aziz ve Nazlı Misafir, RAMAZAN’ başlıklı yazımda, bu mübarek ay içinde yapılan her ibadetimiz için, bire ON, bire YÜZ, 700, 1000, 5000 hattâ bire 30 000 kat ecir ve mükâfat verildiğini mütalâa etmiştik. Bu gün de, bu mübarek Ramazan ayında yapılacak ibadetler içinde, EN KÂRLI olan müstesna bir ibadetten bahsedeceğiz.

Bu mübarek ay KUR’ÂN ayı olduğuna göre, bu ayda yapılacak ibadetlerin içinde en avantajlı olanı ve en kârlı olanı da elbette, Kur’ân ile meşgûl olmaktır.
Peki, Kur’ân ile meşgûl olmak nasıl olur?
1.Kur’ân-ı Kerimi, “yüzünden ve doğru okuma eğitimi” ile uğraşmak.
2.Kur’ân-ı Kerimin içeriğini, insanlık âlemine verilen MESAJ yönünü incelemek. Yani Nurterapiler, Kur’ân sohbetleri ve tefsir çalışmaları yapmak.
3.Kur’ân-ı Kerîm reçetesini, tüm insanlık âlemindeki muhtaç gönüllere ulaştırmak.
4.Kur’ân-ı Kerîmi yüzünden, tertîlen (tecvid kurallarına göre, tane-tane, hazmederek, sesli bir şekilde) ve çokça okumak.
5.Kur’ân-ı Kerîmi “mukabele” suretinde okumak ve dinlemek.
6.Kur’ân-ı Kerîmi birçok yerde ve her fırsatta, huşû içinde çokça dinlemek.
7.Kur’ân-ı Kerimi Bediüzzaman Hz.’nin tavsiye ettiği gibi “ŞİRKET-İ MANEVİ” prensibiyle okuyarak hatimler etmek...

Görüldüğü gibi, ilk 6 madde herkesin bildiği prensiplerdir.
7. Maddeyi de bilvesile biraz açıklamaya çalışacağım. Ancak öncelikle, KUR’ÂN-I Kerim hakkında birkaç önemli MÜJDE’Yİ de arz etmek istiyorum.
Bu müjdeleri ben okuduğumda çok duygulanmıştım, çok sevinmiştim. Özellikle ikinci müjdede kendimi ve duygularımı frenleyemediğim için, sevincimden ağlamıştım.
•Birinci müjde:
Kur’ân okumada veya dinlemede, herkes için üç etki alanı vardır.
Bunlar: A- Cismânî etki alanı, B- Nûrani etki alanı, C- Rûhani etki alanıdır.
A- Cismani yani Fizikî etki alanı hakkında herkes bir şeyler biliyor ve hissediyor. Kur’ân okurken veya dinlerken rahatladığını, stresinin kaybolduğunu, hafiflediğini ve huzur duyduğunu söylüyor fakat en bilimsel açıklamayı, Japon Prof. Dr. Masaru Emoto yapıyor.
3 Yıldan fazla süren çalışmaları sonrası yazmış olduğu ‘Su Kristalleri’ adlı kitabında Prof. Dr. M. Emoto; "SU, cansız bir madde değil, canlı ve duyguları algılayan kristallerden oluşmaktadır. Su, çevresinden pozitif ve negatif bilgileri alır ve ona göre tepki verir." diyor. Emoto, bu çalışmalarıyla görünmeyen bir ruh ve mâneviyat âleminin varlığına da işaret ediyor.
Japon bilim adamı Prof. Dr. Masaru Emoto’nun yaptığı araştırmalara göre, özellikle Kur’ân okunurken veya ezan okunurken, sudaki moleküller, meydana gelen o ulvî frekans ile mükemmel bir dizilime ulaştığını keşfediyor.
..Ve kitabının sonunda da şu iddiayı haykırıyor:
•“İnsan vücudunun yüzde 70'i de sudan oluştuğuna göre, İslâm'ın, Kur’an’ın insan bedenine ve Ruhuna, ne denli ‘doğru hitap ettiği’ ortaya çıkıyor…”
B ve C Maddelerindeki Nûrani ve Rûhani etki alanları ise kişilerin ihlâsına, takvâsına ve Yüce Rabbimizin takdirine göre, sınır konulmadan taltif edilmektedir…

Bir kimse aldığı bir ilâcın mahiyetini, içeriğini ve TERKİBİNİ bilmediği halde, o ilaçtan yararlandığı gibi, Kur’ân okuyan ve dinleyen kişi de, anlamlarını ve bu bilimsel avantajları bilmese bile, yine bu etki alanlarından mutlaka yararlanmaktadır…
•İkinci Müjde:
Peygamber efendimiz sav. sahabeleriyle sohbet ederlerken, şöyle buyurmuş:
“Bir kimse öldüğünde, yakınları cenaze işleriyle meşgûlken, son derece güzel bir kişi gelir, mevtanın başının yanına durur. Mevta kefenlendiğinde, o güzel kişi küçülerek, kefen ile merhumun göğsü arasına süzülür. Mevta kabrine defnedildikten sonra herkes evlerine döner. Verilen talkından sonra ise Münker ve Nekir adlı iki özel melek gelir.
Bu arada, kefen ile o kişinin göğsü arasına girmiş olan o güzel kişi de çıkar.
Sorgu melekleri, mevtayı kişisel mahremiyet içinde ve imanı hakkında çok ciddi bir sorgulama yapmak için, o güzel kişinin oradan çıkmasını isterler.
O güzel kişi Yüce Rabbinin emrini göstererek, şöyle konuşur.
-‘Bu mevta benim refakatimdir. Bu benim dostumdur. Ben hiçbir şekilde onu yalnız bırakamam. Çünkü ben Yüce Rabbimiz tarafından yetkilendirildim. Sizler kendi görevlerinizi yapınız. Bu mevtanın, Cennet bahçelerine girmesini kabul ettirinceye kadar, ben bu mevtayı terk edemem…’ der.
Bu olanları takip eden mevta bu güzel kişinin kim olduğunu çok merak eder.
O güzel kişi, mevtanın bu merakına cevap olarak şöyle konuşur:
•-“Hani sen dünya hayatındayken, bazen yüksek sesle, bazen kısık sesle, bazen de mırıltıyla okuduğum KUR’ÂNIM ben. Rabbim beni böyle şekillendirerek, bu konuda yetkilendirdi. Sakın bundan sonrası için endişe etme. Bu sorgulamada da sonrasında da üzüntü duymayacaksın…” der.
Sorgulama bitince o güzel kişi, mevtanın rahat etmesi için, Meleûl â’lâdan (meleklerin, yüksek semadaki makamlarından) misk kokularıyla bezenmiş bir döşek hazırlarlar…
Allah Resulü Muhammed sav. Bu müjdeyi anlattıktan sonra şöyle ilave buyurur:
•-“Hesap gününde de, ne bir peygamber, ne de bir melek, Allahın c.c. indinde, KUR’ÂN’dan daha imtiyazlı bir şefaatçi olmayacaktır…” (Ramûd-ul Ehâdis, İlâhi Nizam, İhya-u Ulûmiddin)
***
•Acaba, insanın en büyük endişesi olan, er veya geç çıkacağı bu zorunlu yolculukta, kişiyi endişelerden kurtaracak bu güzel müjdeler için, neler feda edilmez ki?
Kur’ân okumayı her ne sebeple olursa olsun, ihmal edenler, bu müjdelerden sonra, bütün imkânlarını Kur’ân öğrenmeye, her gün okumaya, başkalarına da öğretmeye seferber etmezler mi?...
***
•Şimdi de bütün bu avantajları daha da kârlı hâle getiren ve kabule şâyâna mazhar eden “Şirket-i Mâneviye ile HATİM” konusunu tahlil edelim.
Bediüzzaman Hz.’nin Sikke-i Tasdiki Gaybî eserinde (Söz Bsm. 240. Sayfada) Talebesi Sabri ile yazışmasında tarif buyruluyor. İfâde-i meram: 30 Cüz olan Kur’ân, 30 kişiye taksim ediliyor. Herkes kendisine tahsis edilen cüzü her gün okuyor. Her gün İŞTİRAK-I  A’MÂL düsturu ile bir hatim okunmuş oluyor. Aralarında kusurlu okuyanlar bulunsa bile, diğer iştirakçilerden Salih ve halis niyetli kişilerin hatırına, 30 günde okunan 30 hatimin tamamının, mutlak kabûle şâyan oluşu müjdeleniyor.
Bugün bu sistemle, internet aracılığı ile 30’un katları olarak, 60, 90, 120, 150 kişilik büyük guruplar halinde hatimler okunduğunu da, sevinçle ve takdirle izlemekteyiz.
Allah c.c. tüm ibadetlerinizi Kabul etsin. Dualarınıza, bendenizi de ekler misiniz?…

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.