İsmail yıldız'ın haberi:
Camilerin kapılarına kurulan yardım kutularını görmeye alışkınız. Kayseri'deki Cami-i Kebir ise uygulamalarıyla ezber bozuyor. Cemaatten kesinlikle para toplanmıyor. Kendi vermek isteyene de 'yok' denmiyor.
Kayseri'nin en eski tarihi camilerinden Cami-i Kebir, özellikleri, cemaati ve uygulamaları ile dikkat çekiyor. Cemaatten yardım toplanmaması gelenek haline gelen caminin ihtiyaçları, hayırseverlerin desteği ile karşılanıyor. Sabahtan yatsıya kadar kesintisiz Kur'an-ı Kerim okunan camide cuma ve pazar günleri de hadis ve tefsir sohbetleri yapılıyor. 878 yıl önce 42 sütun üzerine inşa edilen caminin yıllara meydan okuyan çivisiz ahşap minberi ve ortasındaki su kuyusu da burasını farklı kılıyor. Yarıya kadar toprak altında bulunan camiye merdivenle inilmesi ise ecdadın asırlar öncesinden ısıtma ve soğutmayı çözdüğünü gösteriyor.
Rivayete göre, tarihi geçmişi 1134 yılına dayanan Cami-i Kebir (Ulu Cami)'in bir bölümü, Danişmentliler döneminde Selçuklu beyliklerinden birisine düğün hediyesi olarak verilir. Şah Mehmed Melik Gazi Hazretleri de caminin genişletilmesi için çalışma başlatır. Cami inşaatında çalışan işçilere hiç kimseden yardım almayacakları talimatını vererek camiyi tek başına yaptıracağını söyler. İnşaat devam ederken elinde yoğurt ve 7 tuğlayla birlikte gelen bir yaşlı kadın, bunları vermek ister. Kabul etmek istemeseler de ısrarlara dayanamayan işçiler, tuğlaları alır ve yoğurdu da ayran yapıp içerler. Şah Mehmed Melik Gazi'ye, rüyasında yapmış olduğu hayrın bir kadının getirdiği tuğla ve yoğurt nedeniyle kabul edildiği söylenir. Şah, daha sonra bu kadını buldurarak teşekkür eder.
Caminin günümüze kadar ulaşan en büyük özelliği, cami cemaatinden bu cami için yardım talep edilmemesi. Adeta cami inşaatı için yardım kabul etmeyen Şah Mehmed Melik Gazi'nin bu davranışı duaya dönüşmüş ve Allah tarafından da kabul edilmiş gibidir. Caminin ihtiyaçlarını cemaat kendiliğinden paylaşarak gideriyor. Müezzin İsmail Hakkı Solmaz'ın anlattıklarına göre, caminin ısınma giderini karşılamak için birbiriyle tartışanlar bile olmuş. Solmaz, "Caminin en ufak ihtiyacında cemaat bu eksiği gideriyor. Cemaatimiz özellikle bu camiye hizmet etmekten onur ve şeref duyuyor." diyor. Solmaz, yanlış anlaşılmasını önlemek için ise cuma günleri müftülük tarafından diğer camiler için cemaatten para toplandığını da sözlerine ekliyor.
SABAHTAN YATSIYA KADAR KESİNTİSİZ KUR'AN OKUNUYOR
Merkez cami ve uhrevi havasından dolayı tercih edilen Cami-i Kebir, günün her saati dolup taşıyor. Sabah namazı sonrası saat 08.00 gibi kapılarını tekrar açan camide yatsı namazı sonrasına kadar cemaat eksik olmuyor. Cemaat, kılınan vakit namazları ve nafilelerin ardından kesintisiz Kur'an-ı Kerim okuyor.
İÇİNDE SU KUYUSU VAR
Anlatılanlara göre, cami inşaatı devam ederken bölgede ciddi manada su kıtlığı yaşanır. Şu anki müezzin mahfilinin arka tarafında bir yer, Şah Mehmed Melik Gazi'ye rüyasında tarif edilerek burada su olduğu söylenir. Tarif edilen yer kazıldığında gerçekten su çıkar. Cami inşaatı ve mahalle halkı buradan çıkan suyla ihtiyaçlarını giderir. Kuyu şu anda üzeri kapatılmış halde caminin tam orta yerinde bulunuyor. Ayrıca buradaki suyun şifalı olduğuna inanılıyor. Önceleri özel günlerde kuyunun üstü açılarak cemaate ikram edilirmiş. Cami-i Kebir, bu özelliğiyle ortasında kuyu olan cami özelliğini taşıyor.
CAMİYE MERDİVENLE İNİLİYOR
Caminin bir diğer özelliği de merdivenle inilerek içeriye girilmesi. Caminin dört kapısının önünde 14 basamaktan oluşan merdivenler var. Sebebi de cami içindeki ısının muhafaza edilmesi. Yarıya kadar toprak altında olan cami, bu özelliğinden dolayı yazın serin, kışın sıcak oluyor. Caminin toprak çatısı sonradan sac yapıldığı için bu özelliğini biraz kaybetmiş.
'VASİYETİMDİR, CENAZEM CAMİ-İ KEBİR'DEN KALDIRILSIN'
Cami-i Kebir, Kayseri'nin Kâbe'si olarak da biliniyor. İnsanların adeta buluşma noktası. Özellikle sabah namazı sonrası yürüyüş, spor, sohbet ya da çorba içmek için program yapanlar Cami-i Kebir'de buluşuyor. Vasiyet bırakarak cenazesinin Cami-i Kebir'den kaldırılmasını isteyenler de az değil. Günde 15-20 kişinin öldüğü ilde cenazelerin en az yarısı buradan ebediyete uğurlanıyor. Cenaze namazı kılınmayan öğle ve ikindi namazı neredeyse yok.
MİNBERİNDE HİÇ ÇİVİ KULLANILMAMIŞ
Camide hutbe okunan minberin geçmişi de oldukça eski. 843 yıl önce ahşaptan hiç çivi kullanılmadan yapılan minber, halen vazifesini yerine getiriyor. Minberin yan tarafında çeşitli motiflerle 'Ayet-el Kürsi' işlenmiş. 1950'li yıllara kadar bir dönem cami duvarında tablo olarak sergilenen minber parçaları, daha sonra birleştirilerek eski görünümüne kavuşturulmuş.
Zaman