Kutlu, 5 yılda tamamladığı Kuran-ı Kerim'in çok özel olduğunu ve bundan sonrakilerde daha sanatlı eserler ortaya çıkarmak istediğini belirtti.
Kuran-ı Kerim yazan az sayıdaki hattatlardan olan Kutlu, ''Her hattatın gönlünde bir 'Mushaf' yazmak yatar. Kuran'ı Kerim yazmak hat sanatında zirvedir. Bizim bütün sanatlarımız, Kur'an-ı Kerim etrafında örgülenmiştir'' dedi.
Yazdığı Kur'an-ı Kerim'in bir ekip çalışması sonucu ortaya çıktığını ve orijinal ''Mushaf''lara çok yakın yazıldığını belirten Kutlu, Kur'an-ı Kerim içinde 99 durak bulunduğunu, sayfalarının özel olarak nişastalı kağıttan yapıldığını ve dış kapaktaki süslemelerin altından olduğunu, iç kısmında ise lazer kesimli bir kesme iş yapılarak bir ilke imza attıklarını söyledi.
Hat sanatına gönül verenlerin son yapmak istedikleri işin Kur'an-ı Kerim yazmak olduğunu vurgulayan Kutlu, ''Kur'an-ı Kerim yazmak hat sanatında zirvedir'' dedi.
Uzun zamandır Kur'an-ı Kerim yazmayı düşündüğünü ama çeşitli sebeplerden dolayı fırsat bulamadığını kaydeden Kutlu, ''İnzivaya çekilip yazmayı düşündüm. En nihayetinde teklif gelince baktım ben kendimi mecbur etmezsem bu iş olmayacak dedim ve yazmaya başladım'' diye konuştu
Kur'an-ı Kerim yazmanın çok farklı bir duygu olduğunu ifade eden Kutlu, şöyle konuştu:
''Eğer bir gaflet olmazsa insan buna tahammül edemez. Biz gafletle yazabildik bunu. Peygamber Efendimize bir vahiy geldiği zaman terliyor. Peygamberimiz, o manevi ağırlık altında yükü üstlenmenin psikolojisini yaşıyor. Şimdi böylesine bir mana aleminde Kur'an-ı Kerim'i siz yazacaksınız. Yazarken vahiy katipleri gibi insanın eli titrer. Düşünün şimdi Efendimize vahiy geliyor. Terler içerisinde kalmış. Ondan sonra gelen vahyi katiplere söylüyor. Onlar da yazmaya hazır şekilde bekliyor ve hemen yazıyorlar. Böyle bir atmosferi 15 asır sonra kendi içinizde hissedeceksiniz. Bu psikolojiye cesaretiniz varsa böyle devam edeceksiniz. Ama insan bu duygulara derinlemesine daldığında, bizim tahammül sınırımızı aşıyor.''
Yazdığı Kuran-ı Kerim'i 5 yılda tamamlayan hattat Kutlu, araya başka sebepler girdiği için sürenin uzadığını belirtti.
''Biz bu Kur'an-ı Kerim biraz daha büyük olarak yazdık. Ancak Kur'an-ı Kerim 7 ayrı boyda basıldı. Dolayısıyla harflerde küçülmeler oldu. Küçülmeler olduğu zaman harflerin gözlerinde, tırnaklarında, dişlerinde kayıplar oldu'' diyen Kutlu, sırf bu hesaplarla 6 ay meşgul olduğunu ve her boyda tetkikler yaptığını belirtti. Kutlu, şunları ifade etti:
''Tabii bazı harfleri şişirdiğin zaman büyük ebatta şişmiş görünecek. Sonra satır hesabı var. Satır arasının uzunluğu nasıl olmalıdır. Okuyucu bazen şikayet ediyor. Kelimelerde okuma zorluğu, harekenin hangi harfe ait olduğu gibi sorunlar ortaya çıkıyor. İşte bütün bunları tetkik ederek, düzenlerini ayarlayarak, satırları ve sayfaları daha homojen hale getirerek sonuç olarak 5 yılda tamamlandı.''
-''KUR'AN-I KERİM'DE SANATTAN TAVİZ VERMEDİM''-
Hattat Kutlu, Kuran-ı Kerim'i yazarken sanattan taviz vermediğini, ancak bir o kadar da rahat bir okunuşa sahip olması için çalıştıklarını belirtti. Son dönemlerde, bilgisayar hattı gibi programların ortaya çıktığını ifade eden Kutlu, ''Bu, bir medeniyeti inkar etme anlamına gelir. Kur'an ve İslam Medeniyeti'nin içinde olan İstanbul'da bunların yapılması çok acı'' diye konuştu.
Kutlu, asıl vurgu yapmak istedikleri şeyin, bir ''Kur'an Medeniyeti''nin varlığını insanlara duyurmak olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
''Mesela yazdığım Kur'an-ı Kerim'de 99 durak var. Bir santimetre karelik bir mekanda bir tasarım yapmak ne kadar zordur. Bir metrekarede bu işi yapmak mümkün. Demek ki ecdadımız yüzyıllar boyu Kur'an-ı Kerim'in bir noktası üzerinde dahi bu kadar düşünüp kafa yormuş. İşte buna dikkat çekmek istiyorum. Buna verilen emeğin, buna gösterilen hürmetin ne olduğunu insanlar anlasın, diyorum amacım bu.''
Kur'an-ı Kerim'in Cebrail tarafından, Hazreti Muhammed'e getirildiğini hatırlatan Kutlu, ''Kur'an nerede varsa oraya şeref veriyor. Müslümanlar, böyle bir kitapla karşı karşıya. Bu yüzden, bizim bütün sanatlarımız, Peygamberimize indirildiği günden bu zamana kadar bir noktasına bile dokunulmadan gelen Kur'an etrafında örgülenmiştir. Kur'an-ı Kerim'i doğru yorumlamak için usul-ü tefsir, bundan bir hüküm çıkarmak için usul-ü fıkıh, güzel okumak için tecvit, anlamak için mantık ve edebiyat gibi ilimler ortaya çıkmıştır'' diye konuştu.
Kutlu, Kur'an-ı Kerim'e hürmetten dolayı çeşitli sanatların da doğduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''Kur'an-ı Kerim yazacak, en güzel şekilde yazıyor ama hızını alamıyor, etrafına da bir şeyler yapıyor ve tezhip sanatı ortaya çıkıyor. Bunu ciltlemem lazım derken cilt sanatı, yan kağıdı lazım ebru sanatı, bir de Kuran'ı tutmak için rahle yapalım deniliyor. Böylece sedef kakmalı rahleler, kündekari rahleler ortaya çıkıyor. Düşünün bunlar hep Kur'an için. Kuran-ı bir kaba koymak istiyor. Kur'an Mahfazaları yapılıyor. Yani bunların her biri sanat eseri. İşte böyle bir 'Kur'an Medeniyeti' ortaya çıkıyor. Bugünün Müslüman alemi bu medeniyeti bilmiyor. Ben ona feveran ediyorum. Yani diyorum ki 'bir Kur'an Medeniyeti var'. Sizin bunu bir 'Kur'an ve İslam Medeniyeti' olarak almanız gerekiyor.''
-''ÇOK TALEP VAR AMA TALEBİ KARŞILAYAMIYORUZ''-
Kur'an-ı Kerim'i, klasik nesih tarzıyla yazdığını belirten Kutlu, nesih üslubunun Selçuklu döneminde yavaş yavaş gelişmeye başladığını, 18 ve 19. yüzyılda artık zirveye ulaştığını ifade etti.
Sanat hayatı boyunca 5 bin kişiye ders verdiğini, 40 kişinin de icazet aldığını belirten Kutlu, ''Mesleğin geleceği çok iyi görünüyor. Çok talep var ama talebi karşılayamıyoruz'' diye konuştu.
Kur'an-ı Kerim yazımının, bugün için ihtiyaç olduğunu dile getiren Kutlu, eskiden Kur'an-ı Kerim'in çoğaltılması için yazıldığını kaydetti. Hat sanatıyla yazdığı Kur'an-ı Kerim'in 3 bin adet basıldığını ifade eden Kutlu, ''Kur'an-ı Kerim yazmanın devamı gelecek. İlk yazdığımda tam olarak istediklerimi gerçekleştiremedim. Her surenin sayfa düzeni, tasarımı farklı olacak. Değişik yazı çeşitleri ve bugüne kadar kullanılan tezhip formları nelerse onları münasip şekilde göstereceğiz. Sanat müzesi gibi bir şey ortaya çıkarmak, benim idealim'' diye konuştu.
Zaman