Tarihçi Yazar Fahri Sarrafoğlu, Mihrap Haber sitesine özel güzel bir yazı kaleme aldı. Sarrafoğlu, diğerlerinden çok farklı özellikler taşıyan Muhaşşi Sinan Camii'nde bulunan güneş saati ile ilgili “Minaresinin 'Âleminde' Güneş Saati Olan Cami” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Osmanlı’da zaman oldukça önemlidir. Öyle ki Fatih Sultan Mehmet özellikle Ali Kuşcu’yu bunun için özel olarak bu iş için vazifelendirmiştir. Fatih Camii’nin minaresinde halen güneş saati bugün de bulunmaktadır. Fakat , Anadolu Hisarı, Camii sokakta, Göksu Deresine bakan bir tepe üzerinde bulunan Muhaşşi Sinan Camii’nde bulunan güneş saati diğerlerinden çok farklı. Bu Camii Şerifin Banisi Muhaşşi (haşiyeci) Sinanüddin Yusuf Bin Hüsamüddin Efendi’ dir. Muhaşşi Sinan Camii (1574), Anadolu Hisarı, Camii sokakta, Göksu Deresine bakan bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Bu Camimizin bir özelliği ise Güneş saatli minare alemi, olması…
VE BİR DİĞER FARKI DAHA Ayrıca Muhaşşi Sinan Camii’nin bir diğer farkı ise, diğer camilerden farklı olarak “Çeşmesi” Caminin, minaresinin kaidesi olmuş. Evet, normalde minare bir kaide üzerine oturtulurken, bu minarenin kaidesi bir çeşme üzerine oturtulmuş. İstanbul’da bulunan çok nadide bir cami özelliğini yüz yıllardır korumaktadır. Muhaşşi Sinan Efendi Kimdir? Bu Camii Şerifin Banisi Muhaşşi (haşiyeci) Sinanüddin Yusuf Bin Hüsamüddin Efendi’ dir.893 ( 1488) yılında Amasya sancağının Sonusa köyünde (bugün Tokat’ın Erbaa ilçesindeki (Uluköy) doğdu. Asıl adı Sinaneddin Yusuf olup babasının adı Hüsameddin, dedesinin adı İlyas’tır.
Doğum yerine atfen Arnasi nisbesiyle ve Beyzavl’nin Envdrü ‘ttenzil ve esrdrü’t-te’vll’i üzerine yazdığı haşiyesi münasebetiyle “Muhaşşi lakabıyla anılmıştır. Babasının Halvetiyye şeyhlerinden Habib Karamani’nin halifesi olduğu rivayet edilir. Kanuni Sultan Süleyman İle Sefere Gitti İstanbul kadısı ve on gün sonra Anadolu kazaskeri oldu.
Kanuni Sultan Süleyman ile birlikte Elkas (Tebriz) seferine katıldı (955/1548) . Değirmen (asiyab) vak’ası sırasında (Şaban 958 1 Ağustos 1551) Rumeli kazaskeri ve İstanbul kadısı ile birlikte görevinden aziedildL Bu arada hacca giden Sinan Efendi, hakkında yapılan teftiş sonunda temize çıktı. Rebiülahir 969’da (Aralık 1561) Süleymaniye Darülhadisi mü- derrisliğine tayin edildi.
Ebüssuüd Efendi’- nin vefatı üzerine (982/1574) şeyhülislamlık makamına geçmesi yönündeki teklifi kabul etmedi. Safer 983’te (Mayıs 1575) yaşlılığı sebebiyle vazifeden ayrıldı ve 1 Safer 986 (20 Nisan 1578) tarihinde İstanbul’da vefat etti. Devrin tanınmış âlimlerinden olan kayınpederi Sarıgörez Nureddin Efendi’nin kendi adıyla anılan mahallede (Fatih semtincieki Sarıgüzel mahallesi) yaptırdığı caminin avlusunda gömülü olduğu kaydedilmektedir. Eserleri; Sinan Efendi’nin eserlerinin başında Beyzavi’nin Envdrü’t-tenzil adlı meşhur tefsirine yazdığı hacimli haşiye gelmektedir.