Bu minare kılıfa sığmaz

Faruk ÇAKIR

CHP’li Onur Öymen’in başlattığı ‘Dersim tartışması’ önümüzdeki dönemde ‘yakın tarih’in yeniden yazılmasına sebep olabilir. Bu tartışma böyle bir neticeyi doğurursa, hayırlı bir tartışma olarak tarihe geçer.
1937 ve 1938’de Dersim’de neler yaşandığını büyük çoğunluk bilmiyor. Meclis’teki ‘açılım’ tartışmasında, Dersim örneği hatırlatılınca tartışma da başlamış oldu. CHP’nin arzusu, ‘tek parti’ devrini yeniden yaşamak ve yaşatmak...

Dersim’de yaşananları aklı başında CHP’liler de savunamaz. Bununla beraber “aklı tek parti devrinde olan CHP’liler”in savunması mümkündür ve onlar da zaten bunu yapıyor. Resmî belgelere göre o dönemde 13 binden fazla insan katledilmiş. (Sabah, 19 Kasım 2009) Elbette bunların içinde ‘eşkiya’lar da vardır, ama çok sayıda masum; çoluk, çocuk ve kadınların olduğu da ortada. O günlerde çekilen ‘hatıra’ fotoğrafları bile hadiseyi anlamaya yeter. İnsanların üzerinden fakirlik değil, tek kelimeyle sefalet akıyor...

Tabiî ki Dersim zulmü kendi kendine olan bir hadise değil. Bu konuda emir veren ve bu emri uygulayanlar var. Bazıları “Bunu kim yaptı?” diye soruyor. Soru doğru, ancak cevabı da doğru olmalı. Bugün dünyanın herhangi bir ülkesinde yapılan her hangi bir işin; kim tarafından yapıldığını merak edenler ne yapar? O ülkeyi kimin ya da kimlerin yönettiğine bakmaz mı? Cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, bürokratlar vs. liste uzayıp gider. Bu listede olanların tamamının az ya da çok yapılan işlerde payı olur. Demokrasilerde bu böyledir. Hele bir ülkede ‘tek parti’ varsa ve muhalefet yoksa yapılan işler kimin defterine kaydedilir? Her halde bu sorunun cevabı bellidir. O halde, Dersim’de yapılanların kim tarafında yapıldığını öğrenmek isteyen, o gün Türkiye’yi kimin ya da kimlerin yönettiğine bakmalıdır.

Elbette bazı bürokratların keyfi davranışı olabilir. Ama burada yapılan, bir iki bürokratın, o günkü idareciler rağmına bir harekete girmesine benzemiyor. Demin de ifade etmeye çalıştık, o dönemde Türkiye ‘tek parti’ ile idare ediliyor ve bürokrasinin kendi başına iş görmesi imkânsız.

Dersim konusunda çok sayıda belgeye sahip olduğu ifade edilen ‘Kalan Müzik’in sahibi Hasan Saltık şöyle demiş: “Dersimlilerin 70 yılda yapamadığını, birkaç cümlelik konuşmasıyla Onur Öymen başardı. Bizim için büyük bir iyilik yaptı. (...) Onur Öymen’i bu olaya sabep olduğu için seviyorum.” (Sabah, 19 Kasım 2009)
Aynı şekilde ‘yalan tarih’e itiraz eden herkesin ve bilhassa demokratların da Öymen’e teşekkür etmesi gerek. Çünkü Dersim tartışmasıyla bir devrin bilinmeyen hadiseleri ortaya çıkmaya başladı ve başlayacak. Tartışmaya katılan herkes yeni bir bilgi ve belge ortaya koyacak. Böylece ‘tek parti’nin yaptığı yanlışlar bir bir öğrenilmiş olacak. Durup dururken böyle bir tartışmayı başlatmak kolay değildi. CHP, hiç arzu etmediği bir tartışmanın başlamasına sebep oldu. Bir anlamda kurdukları tuzağa kendileri düştü. “Bu tartışma bitti, geride kaldı” demekle bitmez ve geride kalmaz. Artık çocuklar bile “Dersim’de ne olmuştu?” diye sormaya başladı. Aynı sorular sınıflarda (yalan/yanlış) tarih anlatmak durumunda kalan öğretmenlere de sorulacak. Doğru cevaplar bulunana kadar bu tartışma devam edecek.

‘Resmi tarih’in dikmeye çalıştığı minare, artık kılıfa sığmaz hâle geldi. ‘Resmî tarih’ anlatıcıları ‘uzatmalar’ı oynuyor...

Yeni Asya

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.