Kış ayları Aralık’la başlar. Bu sene ise pek fazla kış görülmeyecek. Ayvaların tezgahlarda görünmesiyle kaybolması bir oldu. Bir de kavak ağaçlarının yapraklarının dökülme şekli var. Bunlar da kışın nasıl geçeceği konusunda bilgi veren işaretler; eskiler öyle derdi. Eskilerin bilgisi eskimiyor anlayacağınız. Doğruluk payı yüksek görünüyor.
Geçenlerde meteorolojiden bir mühendis “Bu sene Avrupa donacak ama, Türkiye’de kış fazla olmayacak” dedi. “Nereden biliyorsun” diye sordum. “Ayvalar..” diye cevap verdi. Olaylara bilimsel yaklaşanları severim zaten; kim sevmez ki?..
Sanırım 1992 veya 93 senesi olmalı… O sene de kış pek olmamıştı. Hatta bahar gibi gelip geçmişti kış ayları. Eskişehir’de üniversite talebesiydik. Adamın burnunu düşüren soğuklar hiç görülmemişti o sene. Kültür Bakanlığı “Nazım Hikmet’i okudunuz mu?”, “Bediüzzaman’ı okudunuz mu?” diye afişler bastırmıştı. Cumhuriyet Gazetesi’nde bile yayınlanmıştı bu afişler. Nazım Hikmet’e bakış nasıl değişti bilmem ama Bediüzzaman Hazretlerinin ve Risale-i Nur Külliyatının ismi ve resmi artık daha farklı gözlerle takip edilir olmuştu. Hatta elimize Risale-i Nur Külliyatını alıp, Eskişehir İl Halk Kütüphanesine bağışlamış idik. Hem de resmî belgeyle teslim alındığına dair yazısıyla.. Özel radyolar yeni yeni kuruluyordu. Radyodan, ilânât nev’inden, bir de “Bediüzzaman” ismini zikretmiştik ki, ne keyif.. İşte o sene kış neredeyse hiç olmamıştı. Allah’ın hikmeti işte…
Bu sene de aynı duygular içindeyiz. Bir ay önce görünen köy, “Oku” demeyince okunmuyor, “Yaz” demeyince de yazılmıyor. Gecikme için özürler…
İlmî (!) gerekçesiyle izah da ettik ya!.. Bu sene kış pek yok diye. Muhakkak bir sebebi olmalı değil mi?.. “Her kışın bir baharı, her gecenin bir nehârı var” ya.. Yaklaşık bir asırlık kış bitiyor, Allah’ın izniyle, mü’minlerin ve inananların duasıyla.
Rüyada Bir Hitabeyi hatırlayın. Meclis-i Muhteşem diyor ki:
“Şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sadâ İslam’ın sadâsı olacaktır.” Ne ilginçtir, böyle bir cümle “İnşaallah”sız yazılmış ve söylenmiş. Müjdeler olsun…
O sadâlar işitilecek yakında. Birleşmiş Milletler’in gündeminde Bediüzzaman var, Risale-i Nurlar var. Tüm dünya ülkelerinde Nur gönüllüleri var. Bundan bir asır öncesine kadar Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Rum, Ermeni, Müslüman, Hristiyan, Yahudi ve diğer sınıfların bir arada dostça yaşadığı bu topraklara, yeniden kardeşçe yaşamak yolu açılmış. Kardeş ülkelerle aramızdaki sınırlar birer birer kalkıyor. İnananların düşmanları tükeniyor. Artık kış yok ümit ve niyazındayız…
Dualarımızda berdevamız.. Eksik etmeden, bilakis artırarak. İmanımızın kuvvetine göre, olabiliyorsa elimizle; yok olmuyor, dilimizle; o da olmuyor, kalbimizle, ehl-i hakkın ve hak taraflı gayretin yanındayız. Yanındayız ki, bu kışlar artık bitsin. Yanındayız ki, kendimize ve hizmet etmek niyetini taşıdığımız ulvî davamıza saygımız bilinsin. “Def-i şer, celb-i nef’a racih” olduğuna binaen, birbirine uzanan ellerin 4444 kuvvetine her zamankinden daha çok ihtiyaç var biliyoruz. Çünkü kış bahardan geriye bir dönerse, o vakit bunun vebalini taşıyacak ne bir “ağa” bilirim, ne de “bey”; veya her ikisi bir arada da olabilir. Fert olarak sorumluyuz.
Nice bahar gibi kış ayları için, hep birlikte el ele…