Risale Haber-Haber Merkezi
(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Barla Lâhikası adlı eserinden bölümler.)
Sabri’nin fıkrasıdır.
Üstad-ı Âzam Efendim Hazretleri; Bu defa hoş ve lâtif tevafukatıyla nuranî yolculara dest-i mânevîsini uzatarak, ziyâdar parmağıyla “Bizler başıboş, gelişi güzel serpilmiş şeyler değiliz. Belki muvazene-i tâm ve tevafuk-u hakikiye ve bir kıyâs-ı kat’iye ile inkişaf ve temevvüc eden kitab-ı semâviyye-i Kur’âniyenin misalsiz birer yıldızlarıyız” diyerek, bâlâsı zîrine, sağı soluna eyâdî-i mânevîsiyle musafaha ve mukabele edercesine tevafukatı müşahede edilen Kitab-ı Mübînin lemeât ve tereşşuhatının tevafukatı, Onuncu Sözde dahi müşahede edildi. Bu Sözün mânidar ve hikmettar tevafuk ve intizamları, sanki kemâl-i hararetle yekdiğerine müştak ve mütehassir birkaç samimî ve ciddî kardeş ve arkadaşların vuslatları gibi, Kur’ân-ı Azîmüşşânın herbir âyât ve kelâmı, taht-ı tasarrufuna aldığı kelime ve kelâmları, yine semâvâtın hadsiz elektrikleri olan yıldızlar gibi parlatarak, şu letâfetleriyle, insaniyet tarifine tam dahil olan zîşuuru mest ve hayran bırakıyor.
Şurası da şâyân-ı hayrettir ki: Şu mübarek Onuncu Söz, mevzuu olan haşir mesele-i mühimmesi, kâinatın hitam-ı ömrüne muallâk ve mukadder olduğu gibi, Risaletü’n-Nur arasında dahi, bu Sözün en son tevafukatını göstermesi de ayrıca bir tevafuktur diyorum. Cennet nehirleri demek olan Kur’ânî nehirleri, envâ-ı türlü âvâzıyla coşkun coşkun aksın aksın ki, zaman-ı câhiliyet ve devr-i fetrette, son derece ihtiyaçlı olan akvâm üzerlerine tulû eden şümûs-u Kur’âniyenin sür’atle inkişaf ve tevessü ve nev-i beşerin humsunu ihyâ, ebedî ve dâimî bir nurla tenvir ve izâe eylediği gibi, şu asr-ı dalâlet ve hüsran ve devr-i bid’at ve tuğyanda, ehl-i iman ve tevhidin yaralı ruhlarına merhem olsun.
Evet, altı-yedi seneden beri hoş ve şirin bu manzarayı gören lâtif ve nazîrsiz bir gül-i Muhammedîyi koklayan ümmet-i Muhammed Sûre-i Kevser’den, bihamdihî ve’l-minneti, mükâfat-ı ruhiyesini ve dimağiyesini aldı. Ve bu noktaya ruhum emin idi ki, çoktan beri ehl-i iman ve tevhid, İslâmiyet gibi bâkî ve sermedî güneşin küsûf ve ufûlüne canavarcasına çalışmayı kendine vazife addeden ehl-i dalâletin pis programlarını görüp nevm-i gafletten uyanarak, Sûre-i Kevser’i takip eden iki sûreyi lisan-ı hal ve kal ile okuyarak, zındıklara hitaben, “Bizler sizin nifak denizinde serseriyâne ve zulümkârâne gezen dalâlet ve sefâhet gemilerinize binemeyiz; ancak, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın nuranî ve tevhid sikkeli iman ve İslâm zırhlılarına bineriz. Menzillerimize vardığımızda muvaffakiyet ve semere-i sa’yimiz tezahür ve tahakkuk eder” diye bağırarak ve 1 اِذَا جَاۤءَ نَصْرُ اللهِ (ilh.) fermân-ı mübînini tilâvetle, Sûre-i Kevser’in müjde ve beşâreti bizleri kuvvet ve metanete sevk, hem behçet ve meserrete yetiştirdi. Mâruzatıyla nusret ve fütuhatın gelmesi kokusunu alarak, fevc fevc daire-i Kur’âniyeye arz-ı dehalet ettiler. Bu hususta tesbih ve tahmidin ehem vazifeleri olduğunu anlayarak tevbelerini reddetmeyen Cenâb-ı Rabbü’l-İzzet Hazretlerine istiğfara şitâb edip salâh ve felâh ve fevz-i necat yollarını tuttular.
“Heman Rabbim, hakikî verese-i Enbiyayı teksir, dünyevî ve uhrevî âmâl ve makasıdına muvaffak buyursun” duasını tekrarla beraber Onuncu Sözün âciz kalemime kumanda verip yazdırdığı şu arîzacığımı takdime cür’et eder, bilhassa dest ve dâmen-i muallâlarını öperim, efendim.
Hâmiş: Harman ortasında Mevlevi-vâri dolaşan bu biçare çiftçi, sözlerini de işlediği işe benzeterek, söylediğini tekrar söylemiş, geçtiği yere dönmüş, yine gelmişse de, ne yapsın? Üstadı, yıldırım gibi seri hatvelerle ilerlerken, hiç olmazsa karınca yürüyüşü takip edeyim, irtibat kesilmesin niyetiyle şu perişan cümleleri derc ve takdim ettim, efendim.
Muhammed Sabri (Rahmetullahi Aleyh)
1 : “Allah’ın yardımı geldiği zaman...” Nasr Sûresi, 110:1.
Devam edecek
ÖNCEKİ BÖLÜMLER
Lâhika mektupları hizmet-i Kur’âniyenin esaslarını ders veriyor
Hulûsi Bey ve Sabri Efendinin mektuplarının Risale-i Nur'a dahil edilmesinin beş sebebi var
Üstadın vazifesinin bitmediğine dair burhanlar
Risale-i Nur mektuplarının bendeki tesirleri
Size bu eseri yaptırtan o Nurları ayak altında bıraktırmaz
Ömrümde ilk defa olarak Üstad dedim
İhtiyaca ve hâl-i âleme göre yazdırıldığına asla şüphe kalmamıştır
Doğrudan doğruya nur-u Kur’ân olan mübarek Sözler
On Dokuzuncu Mektup ile yeniden hayata dönmüş gibi oldum
Eserleriniz güzel bir Üstad, ulvî bir mürşid olacak
Bu hakaikle Avrupa ehl-i dalâletine de meydan okunur
Allah bu Nurları âciz insanlarla bile neşir ve muhafaza ettirir
Risaletü’n-Nur’un dinleyicileri arasında 88 yaşında bir hoca vardı
Bu eserler bütün cemaatlere daima mazhar-ı takdir oluyor
Yeğeni Abdurrahman'dan Said Nursi'ye: Aziz Mamo
On Dokuzuncu Mektup, ruh ve kalb-i âcizîyi gül ve gülistanlığa çevirdi
Müşrik ve münkirleri mağlûp ve ilzam eden son sistem malzeme-i cihadiye
Beşerin ayağını kaydıran şu asırda Nur fabrikasından her nevi teçhizat alınmalı
Avrupa meftunlarına atılan topun elmas güllelerini gördüm
Cenâb-ı Hak sancak-ı Muhammedî (asm) tahtında cümlemizi haşreylesin
O söz felsefenin çıkmazına sapan gafil ve âsilere müthiş bir darbe gibi çarpıyor
Otuz Üçüncü Sözünüzle kalbimi tedavi buyurmanızı istirham eylerim
Zaman olur ki herşey, herkes, her muamele, kalbi incitiyor, işte ilacı
Nur deryasından içmek isteyen bunları alsa dahi kalp ve ruha kâfi
Sözlerinizi insafla okursa tevbeye mecbur olacağına kat’iyen ümitvârım
Güzellik yazılarımızda değil, i’câz-ı Kur’ân’dan olan nurlu Sözler’e aittir
Isparta’nın intibahına sebep olan Âdilcevazlı Bekir Ağanın duyguları
Onuncu Söz'ü aldığım dakikada bir ağacın altına gittim
Benim için buna ruhsat veren Cenâb-ı Hakka milyarlarca hamd ediyor ve şükrediyorum
Mirac gibi bir şâheser karşısında apoletleri sökülmüş bir kral vaziyetine düşer
Bendeniz, doktorların düşündüğü gibi düşünmüyorum
Bu kardeşinizde, Üstadının bazı hasletlerinden vardır
Risale-i Nur, Avrupa’ya karşı Kur’ân’ın parlak bir güneş olduğunu gösterecek
25. Söz 'Yaş ve kuru ne varsa Kur'an'da yazılmıştır' ayetini ispat ediyor
Envâr-ı Kur’âniye burhanlarından Sözler kalbimi nurlandırıyor
Bahtiyar kardeşim Hüsrev, o menzili çok güzel süslendirmişsin
Herkesten ziyade hasta olan, maddî ve gâfil doktorlardır
Şu tevafukat-ı acibe başka kitaplarda bulunur mu?
Cumartesi günü, saat on bir buçukta müjdeli ve mübeşşir eseri aldım
Bir zerrede kâinatın saltanatının küçük nümunesi mevcuttur
Hz. Muhammed’in (asm) muazzam mucizesi elimizde değil mi?
Yirmi Üçüncü Söz insanlara insanlıklarını ihtar ediyor
Aradaki hâinlerin engel olmaları, şüphesiz çok müteessir ediyor
O mektubu valideme okudum, gözlerinden yaşlar dökülüyordu
Risalelerin her birisinin nurları bir, güzellikleri ayrı
Gözlerimden dökülen yaşları risaleleri okumakla teskin edebiliyorum
Üstadıma kendi elimle Kur’ân-ı Kerîmi yazıp takdim etmeyi çok arzu ediyorum
Ey Üstad! Eserlerin seni nâmınla beraber yaşatacaktır
Manevî iplerle bağlanmış bir cemaat efradının sevini hissediyorum
Bazıları soruyor, Nur eczahanesinde ne gibi tedaviler var?
Emsâli görülmemiş hakikatleri Hazret-i Kur’ân’dan istiyor
Kötü alimlere çok mükemmel ve manevî tokat aşk ediyorsunuz
Binbaşı Âsım Beyin Risale-i Nur şiiri
Bu Sözler, şükür nehrinin menbaına şükür dağının tepesine götürüyor
Rahmet-i İlâhiyeye, Üstadımız elyak ve elhak memur ve vasıta olmuştur
Nur talebelerinin bu hali bir alâmet-i muvaffakiyettir
Üstadım, imanımı balyozuyla kırarak kurtardı
Üstadım, Kur’ân denizindeki definelerini meydana çıkarmıştınız
29. Mektuptaki o bölüm beni derin derin tefekküre sevk eyledi
Kâinatın sırlarını açan anahtarları bu fakire veren o risalelerdir
Hattat ve şair Ahmed Galib'in Sözler ve Bediüzzaman şiiri
Zahiren otuz üç adet, mânen otuz üç milyon elmas, inci ve mücevherat
Bazan yoruluyorum, nefsimi ruhum vazifeye davet ediyor
Medar-ı tesellîmiz Erhamü’r-Râhimîn’in bize kavuşturduğu hakikatlerdir
Tarikatı anlatan bu risaleyi çok ehemmiyetli buluyorum
Üstadım, Kur’ân-ı Hakîmin son sistem malzeme-i mübarekelerini icada vesilesiniz
O risale Ulemâü’s-sû’ ahzâbına şedit bir tokattır
Bu hafta sevincim ve şevkim pek ziyade idi
Kur’ân-ı Azîmüşşâna fedâ olan bu baş, başka yere eğilmeyecek
Nasuhîzade Şeyh Mehmed Efendiden Bediüzzaman'a şiir
Gönül şöyle arzu ediyor: Bu fakir, siz Üstadımdan evvel kabre girsin
Hafız Ali'nin şehid olacağını hissettiği yazısı
Bu nurlu eserler hem okşamak, hem korkutmak gibi iki zıt tesiri hâizdir
Rica ederim gücenmeyiniz hediyenizi bunun için kabul edemedim
Bediüzzaman Said Nursi'den talebelerine ciddi kardeşlik uyarısı
Ancak ve ancak i’câz-ı Kur’ân’ın o büyük denizinin reşhasıdır
İki haftadır Sırr-ı inna ateyna risalesini okuyor ve elimizden bırakmıyoruz
Müftü 'Hiç kimsenin muktedir olmadığı hakaiki Kur’ân’dan bulup çıkarmışlar” diyor
Sözler ve Mektubat'ın en harika vasfı bu ince noktada
Nasıl o Hâlık-ı Zülcelâle nihayetsiz bir minnettarlıkta bulunmayalım ki
Üstadımın tavsiye buyurdukları kestirme, Kur’ânî ve nurânî caddedir