Bu yiyecekler Osmanlı kültürüne ne zaman girdi?

Hergün yediğimiz yiyeceklerin birçoğu aslında buralara çok uzaklardan ve daha yeni geldi. İşte o yiyecekler ve nerden geldikleri...

Teknolojiyle birlikte yüzyıllar içinde küreselleşmiş olmasaydık belki de bu yiyeceklerin hiçbirinden haberimiz bile olmayacaktı.

Domates - Güney ve Orta Amerika - Osmanlı mutfağının vazgeçilmez meyvesi domatesin (evet doğru domates aslında meyve) 19. yüzyıla kadar padişahların sofralarında esamesi bile okunmuyordu. Artık yaz mevsimini bile beklemeden 12 ay boyunca neredeyse bütün yemeklerde tükettiğimiz domates, Amerika kıtası keşfedilene kadar Avrupa'nın da haberdar olmadığı bir meyveydi.

Patates - Güney Amerika - En çok tükettiğimiz sebzelerden biri olan ve belki 10'dan fazla şekilde yenebilen patates de 16. yüzyıla kadar Anadolu'nun tanışmadığı bitkiler.

Kakao - Güney Amerika Batı Afrika, Batı Hint Adaları - Çikolata Osmanlı topraklarına İspanyol'ların Avrupa'yı fethetmesiyle geldi.

Vanilya - Meksika - Günümüzde pasta ve çöreklerin olmazsa olmaz malzemesi vanilya 17. yüzyıla kadar kimsenin haberdar olmadığı bir yiyecekti. Osmanlı tatlılarının neden çoğunun şerbetten ibaret olduğunu şimdi daha iyi anlayabiliriz.

Patlıcan - Hindistan - Patlıcan, bilinen en eski sebzelerden. O da kıta kıta dolaşıp en son İspanyollar sayesinde 16. yüzyılda Akdeniz'e gelenlerden.

Mısır - Orta Amerika ve Meksika - Mısır, İstanbul'a 17. yüzyılda Mısır'dan geldiği için ismine önce Mısır buğdayı demişler ve zamanla kısaca mısır olarak kalmış. Listelist'e göre, Esas memleketi Meksika ve Orta Amerika olan bu her türlüsü lezzetli bitkiyi tadamadan fani dünyadan göçüp gitmediğimiz için şanslıyız.

Limon - Uzak Doğu - Aslında sadece limon değil tüm narenciye çeşitleri için durum aynı. Ülkemizde narenciye tarımının tahminen yalnızca 100 yıllık bir geçmişi var.

Fasulye - Orta Amerika - Türkiye'nin yerel bakliyatlarından olan fasulyenin Anadolu'da aslında sadece 200 yıllık bir geçmişi var

Ayçiçeği - Güney Amerika - Bugün özellikle Trakya tarafında yoğun şekilde tarımı yapılan ayçiçeğinin anavatanı da aslında Güney Amerika. Avrupa'ya 17. yüzyılda geldikten ancak üç asır sonra tanıştığımız ve bu kadar geç buluşunca bir daha çekirdeklerini çitlemeyi hiç bırakmadığımız bitkilerden.

Yeni Akit

 

 

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Kültür Sanat Haberleri