İbrahim Mert-RİSALEHABER
Siyasi yaşamında beş kez başbakanlık görevinde bulunan Bülent Ecevit, ölüm yıldönümünde anılıyor. 1925'te İstanbul'da doğan Ecevit, 5 Kasım 2006'da 81 yaşında hayatını kaybetmişti.
Siyasete girmeden önce gazetecilik yapan Ecevit, 1950'lerden başlayarak uzun yıllar Ulus gazetesinde yazılar yazdı.
Yazılarında çok defa Bediüzzaman Said Nursi ve Nurcuları hedef alan Ecevit, bu yüzden Adnan Menderes'in Demokrat Partisi'ni de eleştiriyordu.
Ecevit, Bediüzzaman'ın vefatından kısa bir süre önce 12 Ocak 1960 tarihinde "Nur"cular ve iktidar" başlıklı bir yazı kaleme almıştı.
Ecevit de Said Nursi hakkında bilgisiz ve cahil
Ecevit'in Bediüzzaman Said Nursi hakkında ne kadar bilgisiz ve cahil olduğunun açıkça görüldüğü yazısında tek parti döneminden beri ispatlanamamış iftira ve suçlamalar yer alıyor.
BİR SAİD-İ NURSÎ VARDIR!
İşte o yazısındaki ilgili bölümler:
"Bir Said-i Nursî vardır: Maddî varlığını maşlah, sarık ve şemsiye altında ve lüks otomobil karoserilerinde gizleyerek ulûhiyete ermeğe çalışan bu kimsenin dinî görüşleri, Kur'an yorumları bazılarınca değer taşıyabilir; ama bu görüş ve yorumlarını yayarken kanunların yasak ettiği yollara başvurduğu, siyasi maksatlar güttüğü, dini siyasete alet ettiği, memlekette, 31 Mart Vakasından beri türlü örnekleri görülen tehlikeli tahriklerde bulunduğu, hattâ yurt dışından da kuvvet alarak rejim değiştirmeğe çalıştığı, üstelik bu yöndeki çalışmaları sırasında Devletin adliye cihazına ve emniyet kuvvetlerine açıktan meydan okuduğu, kendi bastırıp dağıttığı yazılı vesikaları ile ortadadır.
SAİD-İ NURSÎ MÜRİDİ ÖĞRENCİLERİN!
Buna rağmen, D.P. iktidarı, İstanbul Üniversitesindeki Said-i Nursî müridi öğrencilerin gerici eğilimlerini açığa vurmak uğrunda kanunları ihlâl etmelerine kayıtsız kalabilmek için elinden geleni yapmakta, onların şehir içinde Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa aykırı davranışlarına mümkün olduğu kadar göz yummağa çalışmaktadır. Fakat birkaç gün sonra, aynı İstanbul Üniversitesindeki, Atatürk'ün devrimlere bekçilik öğüdünü medenî ve demokratik usullerle yerine getirmek istiyen devrimci gençleri, demokrasiyle asla bağdaşamıyacak bir polis idaresinin sıkı baskısı altına almakta, onların miting müracaatını reddettiği gibi, Üniversite bahçesindeki masum bir toplantılarını da, üniversite bağımsızlığını hiçe sayarak dağıttırmaktadır.
Gerçi bazı iktidar liderlerinin artık Nurculuk hareketinden korkmağa, bu hareketin kendi siyasi nüfuzlarını da kıracak bir ölçüye vardığından kaygı duymağa başladıkları görülüyor Ama, bu hareketin kendisinin mi, yoksa bu harekete karşı alınacak gerçekten müessir tedbirlerin mi, gerilik eğilimlerinden başka pek az dayanağı kalmış Demokrat Parti için daha tehlikeli olacağına henüz karar verememiş oldukları da anlaşılıyor. Bu arada meseleye, memleket menfaatlerinin ne yolda davranmayı gerektirdiği açısından da baktıklarını gösterir bir belirti henüz ortada yoktur.
DOLAPLARINDA NURCULUK RİSALELERİ BULUNAN GENÇLER...
O yüzden öyle bir çelişme ve kararsızlık içine düşmüşlerdir ki, bir yandan dolaplarında Nurculuk risaleleri bulunan gençler hakkında kovuşturma yapıldığı, öte yandan o risaleleri yazan kimsenin memlekette geniş bir propaganda gezisine çıktığı haberleri, iktidar organı gazetelerde yanyana yayınlanmaktadır. Üzerlerinde Risale-i Nur taşıyanlar yer yer tevkif edilirken, aynı Risale-i Nur, Demokrat Parti iktidarının desteklediği, yer yer parasız dağıttığı, D.P. Ocak binalarının kapılarına yapıştırdığı bir gazetede (Hür Adam) tefrika edilmektedir.
DEMOKRAT PARTİ, SAİD-İ NURSÎ İLE VE ONUN ADAMLARI İLE HÂLÂ İŞBİRLİĞİ YAPMAKTA
Bu durumda, ortada iki ihtimal vardır. Demokrat Parti, ya, Said-i Nursî ile ve onun adamları ile hâlâ işbirliği yapmakta, aldığı bazı tesirsiz tedbirler kamuflajdan öteye gitmemekte, ya da Said-i Nursî'ye ve emrindeki kuvvetlere karşı kanunların ve memleket menfaatlerinin gerektirdiği müessir tedbirleri alamıyacak bir duruma gelmiş bulunmaktadır.
Her iki ihtimalin de doğru olmadığına inanılabilmesi için, iktidar ileri gelenleri, hele bu konuda iktidar sözcülüğünü üzerine almış görünen Başbakan tarafından, yukarıda ancak birkaç örneğini verdiğimiz çelişme ve kararsızlıklar tatmin edici bir şekilde izah edilmek gerekir.