Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Mürselat Suresi 20-24. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
20 . (Ey insanlar!) Sizi hakîr bir sudan yaratmadık mı?
21,22,23 . Sonra onu belli bir zamâna kadar sağlam bir yerde (rahimde yerleşik) kıldık. Artık (bunu) kudretimizle yaptık; işte (biz) ne güzel güç yetirenler(iz)!
24 . Yalanlayanların o gün vay hâline! (*)
(*) “Sûre-i Rahmân’da فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِرَبِّكُماَ تُكَذِّباَنِ [Şimdi Rabbinizin ni‘metlerinden hangisini yalanlarsınız?] âyeti ile Sûre-i Mürselât’taوَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَ [Yalanlayanların o gün vayhâline!] âyeti, cin ve nev‘-i beşerin (insan nev‘inin), kâinâtı kızdıran ve arz ve semâvâtı (yeri ve gökleri) hiddete getiren ve hılkat-i âlemin (kaînâtın yaratılışının) netîcelerini bozan ve haşmet-i saltanat-ı İlâhiyeye (Allah’ın saltanatının büyüklüğüne) karşı inkâr ve istihfafla (hafife almakla) mukābele eden küfür ve küfranlarını (nankörlüklerini) ve zulümlerini ve bütün mahlûkātın hukuklarına tecâvüzlerini asırlara ve arza ve semâvâta tehdidkârâne (tehdîd ederek) haykıran bu iki âyet, böyle binler hakîkatlerle alâkadar ve binler mes’ele kuvvetindeolan bir ders-i umûmîde binler def‘a tekrâr edilse yine lüzum var ve celâlli bir îcâz (az sözle çok şey anlatma) ve cemâlli bir i‘câz-ı belâgattır (belâgat mu‘cizesidir.)” (Şuâ‘lar, 11. Şuâ‘, 236)