Bundan yıllar önce Efes harabelerini gezmeye gittim. Dedim ki, "Bir zamanlar mağmur olan beldeler; neden viran oldunuz?" Arkeoloji ve tarih kitaplarına baktım, araştırdım. Çok güçlü medeniyetler kurulmuş, çok güzel mabetler yapılmış. Fakat bunun yanı sıra içki tanrısı, kumar tanrısı, cinsellik tanrısı gibi putlaştırılmış zevkler, orada taş haline getirilmişti...
"Tamam", dedim, "Efes'i viran eden, işte bu batıl, putlaştırılmış tanrılardır."
Ey insan, yolun harabelere, viranelere, Efes, Bergama, Truva gibi yerlere düşerse buraları iyi gez. Gezerken düşün ve araştır. Neden buralar virane olmuş, neden buralardaki halk helâk olmuş? İşte o zaman heykellere dikkat et. Sonra başını etrafa çevir, heykeller gibi gezen, his bakımından taşlaşan, kendini arzularının ipine bağlayan, arzularına kul-köle olanlara bak; beldelerin viran olacağını hatırına getir. Sonra git tarihe sor. Neden bazı milletler yok olmuş, neden bazı beldeler yıkılmış? Sodom Gomore, Lut kavmi, Âd kavmi, Semud, Firavun kavmine ne olmuş? Haramların sıralandığı rafları, vitrinleri düşün. Haram imal eden, haram satan insanların vurdumduymazlığını, nice haramları mecbur edip farzları yasaklayan rejimlerin sonunun neye lâyık olduğunu hatırla ve de ki: "Başımıza taş yağmıyorsa, taş gibi kaya gibi dolular yağmıyorsa bu, Allah'ın bir lütfudur, insanların akıllarını başlarına almaları için bir fırsat ve mühlet vermedir!.."
İslamiyet'ten uzaklaşan, insanlıktan uzaklaşır; Darwin'in de dediği gibi, maymun çocuklarına döner!..
Geçenlerde bir arkadaş dedi ki: "Ağabey, Sultanahmet Meydanı'nda turistlerle yerlileri ayırmak mümkün değil. Neden başımıza kıyamet kopmuyor?" Dedim ki: "Sen Sultanahmet Meydanı'na bakmışsın. Fakat, saçının bir tek telini göstermeyen hanımlar da var. Allah her şeyi birden görüyor. Dünya üzerinde sevap işleyenlerin sayısı günah işleyenlerin sayısından fazla olduğu için kıyamet kopmuyor. Bu orantı tersine dönüştüğü vakit, kıyameti bekleyebiliriz."
Necip Fazıl diyor ki,
Günah, günah, hasat yerinde demet;
Merhamet, suçumdan aşkın merhamet!
Olur mu, dünyaya indirsem kepenk,
Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk?
Bugünün sefaheti insanları içine alıp eritmeye başladı. Buna kim dayanırsa kurtulur. Kim de bu sele kapılırsa... Gider, Allah muhafaza...
İnsan aklının en önemli vazifesi, İslamiyet'i öğrenmek, anlamak ve yaşamaktır. Ey akıl, bu yolun neresindesin?
Üstad Bediüzzaman'ı ziyarete gittiğimizde, "Ümitsizliğe düşme. Çünkü gübreli topraklarda büyük ağaçlar yetiştiği gibi, bozulan insanların içinde de büyük adamlar yetişir. Her şey zıddı ile kaimdir. Hindistan'da İmam-ı Rabbani'yi, Moğol istilasında Mevlânâ Celaleddin'i yetiştiren Allah, maddi ve manevi dünyanızı cennet edenleri gönderecektir, gözünüzü dört açın!" diyerek, parmağını gözüme uzatmıştı...
Zaman