T.C. mevcut yapısı itibariyle sağlam bir demokrasiye ulaşmak için ciddi radikal-demokratik reformlar yaşamak durumundadır. Söz konusu reformlar siyasi sistemin yapısı ve ideolojik birikim(sizliğ)ine yönelik olacağı gibi aynı zamanda sistemin kendini muhafaza etmek için kurumsallaştırdığı ideolojisine tesir edecektir.
Bu noktada ilk zikredilmesi gereken kurumsallık bürokratik oligarşidir. Tamamı atanmışlardan yani halka karşı sorumluluğu olmayanlardan- oluşan bu grup radikal değişimler yaşamakla karşı karşıyadır.
Siyasi partileri eğer belli bir ideoloji ya da siyasi görüşü benimseyenler topluluğu olarak kabul edersek, bahsi geçen bürokratik oligarşi bir siyasi parti gibi düşünülebilir. Her ne kadar hukuk bu tanımı olumsuzlasa da bahsi geçen kurumsallık pratikte bir siyasi parti gibi davranabilmekte, bildiri yayınlamak, muhtıraya destek olmak ve darbeleri alkışlamak gibi ortak tutumlarla bir siyasi partinin sahip olamayabileceği bütünlüğü sergileyebilmektedir.
Siyasi bütünlüğün pratikte bir siyasi parti gibi davrandığını belirttikten sonra bu oluşuma bir isim vermek gereklidir. Bugüne dek özel bir isimle anılmamasının nedeni, sanırım Cumhuriyetin ilk yaptırımlarından olması ve seksen küsur yıldır partiler üstü gibi gösterilmiş olmasıdır. Bu durumda değişeceğini öngördüğüm şeye bir isim vermeliyim: Bürokrat Parti. Ve sözünü ettiğim değişim demokratikleşmenin kaçınılmaz bir sonucudur. Bu ise Bürokrat Partinin Kemalist Partiye dönüşmesidir.
Bürokrat Parti (Bürokratik Elit Partisi ya da Bürokratik Oligarşi Partisi)
Günümüz Türkiyesinde sistemin siyaset dışı ve partiler üstü bir konum sağladığı askeri ve sivil bürokrasi Cumhuriyetin ilk yıllarından kalma alışkanlıklarıyla valilerin aynı zamanda CHP il başkanı olduğunu hatırlayalım- bir siyasi oluşummuş gibi davranabiliyorlar. Fakat gelin görün ki mesele demokrasinin kaçınılmazı seçimlere girme yani halkın karşısına çıkmaya geldiğinde hiç de oralı olmuyorlar.
Benim bu noktadaki öngörüm, şayet demokratikleşme süreci sağlıklı işlerse, bahsi geçen siyasal kurumsallığın partileşeceğidir. Tabii bu hiç de öyle kolay olmayacaktır. Çünkü böyle bir partileşmenin geçekleşmesi için demokrasimizin Bürokratik Elitin elindeki her türlü ayrıcalığı sonlandırabilecek kadar gelişmiş olması gerekmektedir. Eğer demokrasiyi tam manasıyla hayata geçirebilirsek, malum elitin siyasi yaşamını devam ettirebilmesinin tek yolu partileşmek olacağından Kemalist Partinin varlığı zorunlu hale gelecektir.
Kemalist Parti
Bu parti ülkemizde mevcut ayrıcalıklı ve halka karşı sorumluluk taşımayan yöneticilerin ayrıcalıklarından vazgeçmek zorunda kaldıklarında resmi ideolojiyi yaşatmak için sığınacakları son kapıdır. Ve bu partinin kuruluşu demokrasimizin yerleştiğinin tescili olacaktır. Çünkü resmi ideolojinin diğer tüm görüşler gibi tartışılabildiği ve halkın karşısına çıktığı bir Türkiye demokratik bir devlet olmuş demektir.
Şunu da belirtmeliyim ki bu parti Kemalizmin tükenişinin habercisi ve sistemden tasfiyesinin başlangıcıdır. Bunun için Kemalist Partiye giden süreç sanılandan çok daha zorlu geçecektir.
Bu sürece hazırlık için sitemin Kemalizmi ideolojiler üstü gören yapısı değiştirilmelidir. Bunun için Kemalizm eleştirilebilir kılınmalı ve bürokratik oligarşinin demokrasi dışı girişimlerine demokrasi içinde en sert tepkiler verilmelidir.
Ülkemizin demokratikleşme sürecinin varacağı yer şüphesiz ki Kemalist Partinin varlığıdır. Bu noktada malum ulusalcı ve Kemalist güruhun neden AB gibi demokratikleşme sürecimizde bize öncülük eden kurumlara şiddetli muhalefet ettiklerini anlamak daha kolaydır.
Velhasıl-ı Kelam:
Ne zaman bürokratik eliti ayrıcalıklarından vazgeçip her siyasi görüş gibi bir siyasi parti çatısı altında kalmaya ikna ederiz ki bunun için olağanüstü bir demokratik çaba gerekecektir- o zaman demokrasimiz ergenlik bunalımlarını atlatıp yetişkin gibi düzenli bir işleyiş sergileyecektir. FSA