Neyi, nerede ve nasıl konuşacağımızı bilmek, yanılabilme ihtimalini devamlı aklımızda tutmak, büyük konuşmamak ve münasebetlerimizi ölçülü bir şekilde devam ettirmek gibi durumlar sonraki hayatımızda pişmanlıklarımızı azaltacaktır. Tanıdığımız bir kısım insanların geçmişteki yaşantıları ve söyledikleriyle çelişkiye düşmesi bize her insanın zaman zaman yanlışlıklara düşebileceği gerçeğini hatırlatmaktadır.
İlerdeki yaşantımızda pişmanlıklarımızın az olmasını istiyorsak, mutlak surette duygusal hareket etmekten uzak durmamız gerekmektedir. Çünkü büyük bir davaya hizmet edenlerin de zaman geçtikçe aralarının bozulmasının temelinde hissî yaklaşımlar yatmaktadır. Bakıyorsunuz ki inançları ve manevî meslek ve meşrepleri aynı olanlar, aynı değerlere hizmet etme gayreti içinde olanlar birbirinden ayrı gibi durmaya başlamışlardır bile. Oysa ortada onların birbirlerinden ayrı hareket etmelerini gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
Bediüzzaman Hazretlerinin büyük üç düşmanımız içinde (Cehalet, zaruret ile birlikte) ihtilafı sayması ve birlikte, ihlâs, samimiyet ve tesanüt ile çalışmanın ehemmiyetini Kuran şakirtleri için ehemmiyetle zikretmesi, ihtilafın vahim bir hata olması gerçeğini bizlere anlatmaktadır.
Ahirzaman fitnesinin en korkunç şekliyle etrafımızı sardığı zamanımızda ihtilaflara, ayrılıklara sebep olmak oldukça tehlikeli bir durumdur. Bu sebeple her ehl-i iman bu noktaya dikkatle yaklaşmalı ve ihtilaf ve ayrılıklara sebep olmaktan şiddetle kaçınmalıdır.
Birlik ve beraberlik içinde bulunmanın ehemmiyetini anlatan ve hayatıyla bu konuda Müslümanlara örnek olan Peygamber Efendimiz (asm) aslında bizim için vazgeçilmez bir rehberdir. Yüce Peygamberimizin, Müslümanların birbirine kenetlenmiş taşlar gibi olması gerektiğini buyurması üzerinde her zaman düşünülmesi ve hayata geçirilmesi gereken bir mana ifade etmektedir.
Resul-i Kibriyanın (asm) kurtuluşu ihlâslı olmaya bağlaması ve asrımızın Kuran Müfessiri Bediüzzaman Said Nursinin yazmış olduğu İhlas Risalesinin en az iki haftada bir okunması gerektiğini söylemesi, bize ihtilaf gibi haletlerden kurtuluşun adresini göstermektedir aslında.
Şüphesiz yanlışlara düşmemizin en önemli sebeplerden biri de, nefsimizin bize hatalarımızı göstermemesi ve hep karşımızdakini haksız göstermesidir. Hasılı bu nefis ve şeytanla çok zorlu bir imtihanımız vardır. Bu imtihanı kazanmak için yaptıklarımızın Allahın rızasına uygun olup olmadığını, nefsimizin hilelerinin karışıp karışmadığını çok iyi tahlil etmemiz gerekir.
Rabbimizin, bizleri ihlası kazanıp ömrünün sonuna kadar muhafaza eden, nefis ve şeytanların aldanmalarına kanmayan kullarından etmesi temennisiyle