Büyük şeylerin başlangıçları, temelleri genellikle az, küçük, zayıf, ince, yumuşak şeylerdir.
Örnek olarak; İki kolun kavrayamayacağı kadar büyük bir ağaç, saç kadar ince bir kökten doğmuştur. Çok katlı bir bina, yumuşak bir toprak yığını üzerine yapılır. Binlerce kilometrelik bir yolculuk da ilk bir adımla başlar. (Lao-tsu)
İslâm dini gibi muazzam ve muhteşem kurallar silsilesi bir küçük kelime ile başlamıştır. İKRA OKU ile.
İnsanların okuma ve yazmayı öğrenmeleri alfebenin harflerini tek tek öğrenmesiyle başlar.
Yine insanlar arasında yıllar boyu sürecek köklü dostlukların, arkadaşlıkların başlaması bir tek SELAM sözcüğü ile olur.
Cenab-ı Hakkın yolunda harcanan bir an sonsuz saniyeler hükmündedir. Ve dünya yönünde gafletkârane harcanan seneler bir saniye hükmüne geçer.(Lemaalar.22)
Elektriği düşünelim. O kadar büyük ve muazzam işler meydana getiren elektrik enerjisinin kaynağı, elektrik akımıdır. Elektrik akımının kaynağı, başlangıcı ise gözle görülemeyen atomların yörüngesinde dönen elektronların hareketidir.
Yine gözle göremediğimiz küçüklükte atomların (Hidrojen, sezyum vs.) dengesinin bozulması ile meydana gelen enerjinin büyüklüğünü bir atom santralında veya Nagazaki veya Hiroşimada görebilirsiniz.
Ufacık bir tuşa-butona basmakla bütün dünyanın bilgileri internet vasıtasıyla önümüze geliyor.
Her şeyi ile mükemmel ve muazzam sistemler sahibi canlıların yaratılışı bir damlacık sudan oluyor.
Bütün yaratılışlar da Allahın bir tek KÜN-OL emriyle oluyor.
Kâinat içinde bir nokta kadar yer tutmayan bir insan için, büyüklüğünü kavrayamadığımız bütün kâinat yaratılmış.(Kıymetimizi bilmek gerekir, değil mi?)
Çok büyük bir sarayı gezmek ve her yerini görebilmek için gerekli olan, çok küçük bir hareket olan kapısını açıp içeri girmektir.
Saniyenin belki de yüzde biri gibi çok çok küçük bir anda, önündeki rakibini geçen yarışmacıyı bu küçük zaman birimi rekor yazdırarak zirvelere taşır.
Binlerce tonluk bir geminin batmasını veya yüzlerce kişiyi taşıyan bir uçağın düşmesine sebep olan da küçücük bir değil midir?
Manevi hayatımıza bakarsak; Allah rızası için yapılan bir küçük amel, yıldızlar ölçüsünde değerli olabilmekte..
Yine, sonsuz-ebedi ahiret hayatı, şu kısacık (sonsuza göre kısacık) dünya hayatındaki amellerimizle kazanılıyor.
Gözle görülemeyen bir küçük mikrop-virüs, canlılar dünyasında hayal edilemeyecek şekilde tahribat yapabiliyor.
Atasözünde de bildiğiniz gibi, Damlaya damlaya, (o damlalar) göl olabiliyor.
Nuraniyet özelliği ile, bir damla su, bir küçük şeffaf cam parçası, gerçekte ışıksız ve ehemmiyetsiz iken, güneşe karşı tutulduğunda, güneşin bir çeşit arşı olur ve o damla veya cam parçası, kendinden milyonlarca büyük güneşe ayna olur.
İnsanların ufacık hafızalarında, binlerce ciltlik bilgilerin depolanması bir mucize değil midir?
Yine aynı şekilde bilgisayarlarda ufacık chipler vasıtasıyla milyonlarca bilgiden faydalanmak da büyük bir olaydır.
Dostlar arasında ikram edilen bir küçük fincan kahvenin, kırk yıl hatırı olması kültürümüzün bir parçası.
Ramazan ayında ihlas ile yapılan amellerin sevabı bire bin, bazen de Kadir gecesindeki gibi bire otuz bindir.