En sıkıntılı ve sıkışık ve telâşeli bir zamanda en sakin ve hakîmane bir tavır takınmak büyüklerin hususiyetlerinden biri.
Bediuzzaman’ı Çam dağına çıkarken düşündüm... Şahit olan anlatmalı elbette. Onun hâli ile hallenen.
Âlimlerin vücutları ya idam veya sürgün ile ortadan kaldırılmaya çalışılırken, şeair hayatın dışına çıkarılırken can siperâne bir gayret ve bununla beraber fevkalade bir metanet ve sükunet...
En zor zamanda en büyük mücadeleyi yapmakla beraber sukuneti muhafaza ve itidal ile hareket...
Nefsim adına en küçük meselede gösterdiğim büyük telaş ile bu bahsettiğim hâli ne kadar anlayabilirim bilmiyorum...
Daha çok dünyaya bakan bir mesele olduğunu bile bile talaş etmemiz neyi gösteriyor acaba?
En büyük meselemiz olan iman ile kabre girmek konusundaki hantallığımız ve vurdum duymazlığımız neye alamet acaba?
Telâşelerimizin odaklandığı merkez ahiret hayatı değil dünya hayatı şimdiki zamanda. Dünyanın ahiretin tarlası olduğu hakikatini ise nefsimizin işine gelecek şekilde kullanmak hezeyanındayız çok zaman.
Rabbimizden niyazımız budur ki ebedi hayatımızı dert edinecek bir intibahımız olsun.