بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
Mehmed Nuri Güleç. (Doğum: 1929 Yenice Müslüm Köyü, İnegöl Bursa. Vefat: 3 Ekim 2020, Saat 10.40, İstanbul)
70 seneden fazla Risale-i Nur ile iman, Kur'an hizmetinde bulunan Nur kahramanlarının büyüklerinden Mehmed Fırıncı (Güleç) ağabey dün Hakkın rahmetine kavuştu. Makamı Firdevs Cenneti olsun.
Başta muhtereme eşi Şükran Vahide Hanımefendi olmak üzere; yakın akraba ve yeğenlerine başsağlığı diliyorum. Tüm nur talebeleri ve insanlık için numune-i imtisal bir değer ahrete göçtü. Allah gani gani rahmet eylesin.
Bin yıldız batmadan bir güneş doğmaz!
Son günlerde batan yıldız gibi iman kahramanları göçüp gidiyor.
Kimbilir muhtemel ki; bir güneşin doğuşunu haber veriyorlar!
Kendim 1978'de Fatih Nurtaşı/Kıztaşı'nda tanıştım. O günden beri ilişkimiz ve ziyaretim hiç kesilmedi.
En son 2018 Ramazanında uzunca sohbet ettik hatıralar anlattı.
Ramazan'dan sonra kendilerinden; çoğu yabancı dilde küçük risaleler istedim. Sözler Yayınevi'ndeki görevli rahmetli kardeşimize söylemiş.
Antalya'ya bir adamın kaldıramayacağı 3 koli risale gönderdi. Elhamdülillah tüm dünyaya dağıttığım halde henüz bitmedi.
Sözler ve Üstadla Tanışması
Rahmetli Fırıncı Abi'nin Üstadı tanıması, duyması 1946, Sözleri tanıması ise 1949'da Rahmetli Enver Ceylan hocanın bir sorusuna cevap bulması için Kadırga nur dersanesine göndermesiyle gerçekleşir.
Üstadla ise; 1952'de Gençlik Rehberi Mahkemesi için geldiği İstanbul'da; Rahmetli Muhsin Alev aracılığı ile; Sirkeci Akşehirpalas Oteli en üst katında tanışır.
Elini öpünce Üstad da başından öper.
Bu ziyareti 2,5 saat kadar sürer ve Üstadın isteği ile şeker, yağ alıp börek yaparak ilk imtihanı başarıyla atlatır.
Kendisi; "işte o börektir ki bizi Fırıncı Mehmed yaptı" diyor. (Son Şahitler 3, Necmeddin Şahiner)
Yiğit Hizmet Arkadaşları!
İlk hizmet arkadaşları hepsi de rahmetli; Musin Alev (alKonevi) Ziya Arun, Üzeyr Şenler, Ahmed Aytimur, Hakkı Yavuztürk, Ceylan Çalışkan, M.Emin Birinci, Galip Gigin ve Ankara'dan Atıf Ural, Mustafa Türkmenoğlu vb.
Bu kutlu ve cesur kadro; İstanbul ve Ankara'da Sözleri Latince harflerle bastıran ve dağıtan nur öncüler.
31 Aralık 1959'da; Üstadın İstanbul'a son gelişinde; önde Zübeyr ve Bekir Abiler olmak üzere; Çemberlitaş Piyer Loti Oteli'nin üst katına Üstadı yerleştirenler arasında.
Son görüşmesi ise 1960 başlarında; Üstada iki çuval Şualar'ı İstanbul'dan Emirdağ'a getirdikten sonra Üstadın Eskişehir'den uğurlaması şeklinde oluyor.
Üstad 20/25 Nisan 1953'te İstanbul'a geldiğinde Kartal'da karşılayıp arabasına binip, Beyazıt'taki Marmara Palas'ın üst katına yerleştirenler arasında.
Üstad bu beton otelden rahatsız olarak ayrılır. Küçük Çamlıca Bodrumi Camii'nin karşısındaki bir evde evde bir gece kalır ve bir dinsizin tacizi yüzünden ayrılmak zorunda kalır. Bağlarbaşı'nda Helvacı Şükrü Efendi'nin evinde de bir gece kalır.
Bu durumu Muhsin Alev Fırıncı Abi'ye anlatıp ekliyor; "Üstad ahşap bir otelde kalmak istiyor, yarın ahşap bir otel bulmazsanız İstanbul'dan ayrılacağım dedi" diyor.
Bu konuşmadan son derece mütessir ve muzdarip olunca; yaşadıkları ev gözü önüne geliyor, Muhsin Alev'e; "evi boşaltsak Üstad oturur mu? Kabul ederse; peder valide ve kardeşlerimle; fırın yanındaki iki odalı eve taşınırız" diyor.
Sabah Şükrü Efendi'nin evinde; kendi evlerinde kalma teklifini kabul ediyor üstad. Evde Fırıncı Abi'nin ailesiyle tanışıyorlar.
Üstad yaklaşık 3 ay kalıyor bu evde.
Peygamberimizin (asm) Ebu Eyyüb elEnsari'nin evinde kalışının yarısı kadar.
O kalışında ilk defa İstanbul Fethi'nin 500. yılı törenlerini Fatih Camii kuzey avlusunda; vali F. Kerim Gökay'la takip ediyor.
Zübeyr Abi İstanbul'a gelince; Meyve'nin; 6, 7, 8. Meselerinden oluşan ve yeni yazıyla; Tamirci Atom Bombası diye bir derleme eser yaptırıyor ve teksirle çoğalttırıyor. (Son Şahitler s,236)
Soyadıyla Müsemma Su Şırıltısı Gülüşlü Abi
Lahana yaprağı kadar gazetemiz olsun! Mehmed Fırıncı Abi gibi aksiyon adamlarının çeşitli hizmet dönemleri vardır. Bu dönemleri bütüncü biçimde değerlendirmek şarttır.
İşte Fırıncı Abi'nin Zübeyr Abi ile İstanbul Kirazlı Mescid Sokağı 46 numarada hizmet ettiği yıllar hizmette eğitim ve tecrübe yıllarıdır.
Bu zor zamandaki üretken yıllar; 1960'lardan 90'lara kadar ayrı bir dönemdir.
Nur talebeleri üstadları gibi basın yayına büyük değer verdiler. 1960'larda; Ankara, İzmir, İstanbul'da; Zülfikar, İttihad vb. haftalık gazeteler çıkardılar. Sonra 21 Şubat 1970'de ise; Zübeyr Abi'nin öncülüğünde günlük Yeni Asya Gazetesi'ni çıkarmaya başladılar.
İşte bu gazeteyle ilgili Zübeyr Abi'nin; "keşke günlük bir gazetemiz olsa da, lahana yaprağı kadar olsa" sözünü meşhur eden abi Fırıncı Abi.
İşte 1970'den 1990'lara uzanan yıllar; 3 Mehmetlerin kenetlendiği yıllardır.
Mehmed Fırıncı, M.Emin Birinci ve Mehmed Kutlular.
1975'te Safa Mürsel'in editörlüğünde çıkan Bediüzzaman Said Nursi ve Devlet Felsefesi, Necmeddin Şahiner'in araştırmaları sonucu oluşan Son Şahitler dizisi, Aydınlar Konuşuyor araştırma eserleri ve binlerce yayın rekor baskılarla ülkeyi bir nur mektebine çevirmeye başladığı yıllardır.
Mehmed Fırıncı Abi mütevazi, fıtri güleç, gölgesiz, hizmette libero özellikte bir dava adamı.
Göründüğü kısmı bir yeraltı denizinin yüzeye çıkan kısmına benzer. Fazilet ve özelliklerini; ağaç olması için toprağa gömen insanlardandır o.
Her işe, göreve koşan libero bir elemandır o. İnşaat yapar, çocuklarla çocuk gibi olur, fıkra, temsil anlatır. Tanınmış insanlarla, alimlerle konuşur, ekrana çıkar, hitap eder, kitap okur vb.
Kişilik ve hizmet tarzı olarak Sungur Abi'ye benzetilebilir.
Tüm nur meşreplerini kucaklayan, yayıncılığı bir numara, Sözler tercümesinde dünyanın her yerinde; kaprissiz, sıradan, uyumlu, ılımlı, enerjik ve şevkli.
Kırmızı Çizgisi de olan Fırıncı Abi!
O üstad ve talebelerinden aldığı örnekle; kırmızı çizgisi de olan bir abiydi.
Mesela Fetö meselesinde çok açık ve tavizsiz tavır aldı.
Bir gazete siyasi saikle Fetö'ye tam karşı çıkamadı ve şimdiki Cumhurbaşkanına dengeli, insaflı davranamadı. O zaman Fırıncı Abi kırmızı çizgilerini ortaya koydu ve sürdürdü.
Ayrıca din mucahidleri de sahabeye benzer ihtilaf ve takışmalar yaşadı.
Demek ki bu işlerin kaderinde var.
Ayrıca aynı dönemde yaşayan veli ve salih zatların birbirini tekzip ve manevi makamlarını reddetmelerinin ölçüler içinde normal olduğunu belirtir Üstad.
Bu gibi üzüntülü haller Fırıncı Abi'nin de başına çok geldi.
Bazıları hizmeti darlaştırıp tekelde göstermeye çalıştı. Biat etmesi istendi, siyasi teslimiyet beklendi. O Sunguri, Zübeyri damarıyla bu duruma düşmedi sabretti, tahammül etti.
4 defa hapse mahkum oldu!
Risale Akademi'de özanlatımıyla 4 kere ceza aldı 2 kere 25'er gün hapiste yattı.
27 Mayıs 1960 İhtilali'den sonra Selimiye Kışlası'ndaki askeri hapsanede hücre hapsi yaşadı, son gece ise tek yatakta Ceylan Abi ile birlikte geçti. O gün her gün çıkan bulgur çorbası da çıkmayınca rahmetli Ceylan Abi şiir yazıp alay etti.
Uhuvvet Risalesi için 25 gün hapis yatınca; uhuvveti meleke haline getirip öyle yaşadı.
"Ben Üstadın kerametiyim"
Birgün alim bir zatla karşılaşıp sohbet ederken o kişi; "Üstadın kerametleri olmalı" dedi. Fırıncı Abi ise; "benim gibi bir fırıncı çırağının alimler içinde bulunması Üstadın kerametidir" diye cevapladı.
62 yaşında yakınlarının da teşvikiyle evlendi. Davası için evlendi. Eşi, Üstadın Entellektüel Biyoğrafi'sini yazdığı gibi Risale-i Nur eserlerini İngilizceye çevirdi; kendisi de ona hizmet etti.
Yaşadığı sürece Nur hizmet tarihçesinin gerçeklerini anlattı. İçine karıştırılan söylenti ve efsaneleri deşifre etti.
İki tanesi hatırımda; biri Üstadın M.Zahid Kotku'dan ders alması uydurması diğeri ise; Sikkeyi Tasdiki Gaybi eserinin Ankara'da tek bir abinin isteği ile sonradan basıldığı iddiası.
Rahmetlik Fırıncı Abi iki iddiayı da gerekçeler ve delille izah etmiştir.
1960'da Emirdağ'a Üstada iki çuval Şualar götürdüğünde; sabah namazı öncesi Sikke-i Tasdiki Gaybi'den diğer ağbeylerle beraber ders okuduklarını anlatır. (Son Şahitler 3)
Herkese abi, çocuklara küçük gençler diyen insan... Meşhur "bu kemanın sesi yarın çıkacak" fıkrasıyla meşhur hoş sohbet insan.
Konu uzunsa veya kısa kesecekse ya da övünme durumu olunca; "şeyttik"le geçiştiren, Yalın Hayatlar programında en son sözleri "Risale-i Nur'da 1000 senelik medeniyetin temelleri var" diyen bir abi.
Bu dua boşa gitmiyecek dua yerine geçecek.
Peygamberimiz (asm) ve Üstadı gibi saçları uzun olan bir abi.
İİKV'ye önerdiğim Üstadın İstanbul hayatları belgeseli de gerçekleşmeyi bekliyor.
Fırıncı Abi, Ebu Eyyüp elEnsari'ye benzerdi!
Burdaki temel benzetmeler;
A-Peygamberimiz (asm) Medine'ye hicret edince birçok kişi evinde misafir etmek istedi ise de; Ebu Eyyüb'e (ra) nasip oldu ve evinde 6 aydan fazla misafir kaldı.
Benzer bir durum Üstad için; Fırıncı Abi'nin evinde gerçekleşti. Ailesini iki odalı eve taşıyıp evini üstadına verdi ve 3 ay misafir etti.
B-Ebu Eyüp (ra) savaşlarda Peygamberimizden (asm) ayrılmaz, geceleri çadırı etrafında nöbet tuardı.
Fırıncı Muhammed (rh) ise; Üstadı İstanbul'a geldiğinde şerli gazetecilerden şemsiye tutarak siper oldu.
C-Ebu Eyyüp vahiy katibi olduğundan; Kur'an ayetlerinin bir araya gelmesine gayret etti.
Muhammed Fırıncı ise; Kur'an ışığının nuru Sözler'in dünyaya yayılması için hayatını ortaya koydu.
D-Ebu Eyyüp İstanbul surları dibine sahabelerce gömüldü. Eyüp Sultan Camii avlusunda bulunması; İstanbul fethinin müjdesine maddi, manevi gerekçe oluşturdu.
Hz. Akşemseddin fetihden sonra gömüldüğü yeri keşfetti.
Muhammed Fırıncı da; 20. ve 21. yüzyılın manevi İstanbul mücahidlerinden ve İstanbul'un fetih sembolü Ayasofya'da 91 yaşında açılış nöbeti tuttu ve açıldı şükür.
E-Ebû Eyyûb haksızlıklara tahammül edemez, doğru bildiğini söylemekten çekinmezdi. Cihad maksadıyla gittiği Mısır’da vali olan sahâbî Ukbe b. Âmir’in akşam namazını geç kıldırdığını görünce onu uyardı. Resûl-i Ekrem’in akşamı geç kıldığının zannedilmesine sebebiyet vererek halka kötü örnek olmamasını söyledi.
Namazları müstehap olan vakitlerinde kıldırmayan Medine Valisi Mervân b. Hakem’e muhalefet eder, Resûlullah’a uyduğu takdirde kendisine uyacağını, aksi halde aleyhinde bulunacağını açıkça söylerdi.
Bir gün Ebû Eyyûb’u Resûl-i Ekrem’in kabrine başını dayamış olduğu halde ağlarken gören Mervân bu hareketinin sünnete aykırı olduğunu söyleyince Ebû Eyyûb, “Ben bu mezar taşına değil Resûlullah’a geldim. Onun, ‘din işlerini ehliyetli kimseler üstlendiği zaman kaygılanmayın; ancak ehil olmayanlar başa geçince ne kadar ağlasanız yeridir’ dediğini duymuştum” diye cevap verdi (Müsned, V, 422).
Muhammed Fırıncı da; yukarda bahsedilen ve bahsedilmeyen yanlışlara karşı çıktı ve gerçeği doğrulttu.
Sobalı evindeki son sohbetlerinde birinde; "Ömrümüz de azaldı herhalde. İnşallah ebedi saadette Üstad'la beraber oluruz" demesi apaçık son hissikablelvukusu/ kerameti oldu.
Üstadının hitabıyla Muhammed Fırıncı/ Güleç Abimiz bugün öğlen namazını takiben kılınacak cenaze namazının ardından; bakanlar kurulu kararıyla Eyüp Sultan Camii haziresine/kabristanına yerlenecek.
Zor dönem hizmet arkadaşı Üzeyr Şenler'in kardeşi, kendisinin tesettür kahramanı dediği Şule Yüksel Şenler'in yakınına tevdi edilecek.
Fırıncı Abi 30 Eylül 2020 saat 02'de salı/çarşamba gecesi kalp krizi sebebiyle hastaneye kaldırılıyor.
Ameliyat ve stent takıldıktan sonra nefes darlığı ve böbrek yetmezliği yaşıyor. Çoklu organ yetmezliği teşhisi konuyor.
Atalarımızın dediği gibi 3 gün yatak 4. gün toprak duası kabul olup; 4. gün 3 Ekim 2020'de saat 10.40'ta Hakkın rahmetine kavuşuyor.
Fırıncı Abi'nin en son görüntüleri!
Fırıncı Abi'nin avukatlarından ve yıllardır yanında hizmet eden, hastalığında başucunda bulunan tabutunu en son kapatmadan önce yüzünü gören Said Mürsel kardeşe göre; "en son hali de güleçti. Sanki ölmemiş gibi."
O şimdi herhalde yine güleç olmalı. 91 seneyi harika bir sonla tamamladı. Ne mutlu.
Rabbim bizi Fırıncı Abi'yi örnek alacak ve yerini boş bırakmayacak şekilde yaşamayı nasip etsin.
Ruhuna El Fatiha.