Mücahit Yıldız'ın haberi
Almanya'nın başkenti Berlin'de, Müslümanların kısıtlı imkanlarıyla yıllardır çalışarak meydana getirdikleri, beş tanesi büyük olmak üzere 85 camii sadece Müslümanlar tarafından ibadet edilen yerler değil. Buralarda Almanca kursları, kültürel ve eğitici konferanslar gibi faaliyetlerle toplumda yaşanan problemlerin çözülmesine büyük katkılar sağlanıyor.
Toplam nüfusu yaklaşık 3,5 milyon olan Berlin'de Müslüman ülkelerden buraya gelip yerleşmiş 120.000 Müslüman yaşıyor. Müslümanlardan çoğu Türk ya da Arap asıllı. Küçük gruplar halinde Alevi Müslüman topluluklarla Bosnalı, Urduca konuşan ve Afrika'lılar da Berlin'de yaşayan Müslümanlar arasında yer alıyor.
Berlin'deki 85 camiiden beş tanesi özellikle Camii olarak sonradan daha büyük olarak inşaa edilmiş ibadethaneler. Diğer seksen tanesi ise eski fabrika binalarından, depo ya da önceden işyeri olan yerlerin tamir ve güzelleştirilmesi ile Camii haline getirilmiş yerler. Bunların hepsinde de insanlar hem ibadet etmek için biraraya geliyor, hem de buralarda düzenlenen Almanca kurslarına, kültürel programlara katılıyorlar.
Berlin Camiilerinin çoğunda son birkaç yıldır Cuma hutbeleri Almanca olarak da okunuyor. Böylece zaten giderek çoğalan üçüncü nesilin daha iyi anlaması sağlanırken, dışarıdaki insanların da Camiiler hakkında duydukları peşin hükümler ortadan kaldırılmış oluyor. Almancanın Camiilerde yaygınlaşması, Camiileri Almanya'nın vazgeçilmez unsurları haline getiriyor.
Mahalli idarelerle ortaklaşa yapılan faaliyetlerde Camiiler buradaki diğer kurum ve kuruluşlarla, okul ve halk eğitim merkezleriyle öncelikle terbiye ve eğitim alanlarında önemli faaliyetler yapıyorlar. Örneğin 1970'lerden beri arka sokaklarda bir binanın avlusunda hizmet veren Hacı Bayram Camii bunlardan biri. Hacı Bayram Camii basın sözcüsü Selçuk Saydam 'Deutsche Welle' (Almanya'nın Sesi Radyosu) ile yaptığı mülakatta, Cemaatlerinin Berlin-Wedding'in artık bir parçası haline geldiklerini, arka sokaklardan öne çıkarak topluma katıldıklarını, toplumun bir parçası olduklarını, tabii böylece Almanya'nın da bir parçası olduklarını söyledi. Saydam en önemli hedeflerinin güçlü aileler, güçlü okullar ve güçlü öğrenciler yetiştirmek olduğunu da ekledi.
Berlin'in en büyük ve en güzel Camii sayılan Şehitlik Camiinde ziyaretçilere rehberlik yapan Pınar Çetin, İsviçre minare yasağına da değinerek, toplumda giderek İslam düşmanlığının yaygınlaştığını, fakat umutlarını kaybetmediklerini, eğer bir Camiinin minaresi varsa, bunun hiçkimse için tehlike olmadığını göstermek için çok çalışmaları gerektiğini ifade etti.
Binlerce Bosnalı Müslümanın katledildiği savaş sırasında Almanya'ya iltica etmek zorunda kalan Bosnalılar da Berlin-Kreuzberg semtinde İslam Kültür Merkezi derneği adına bir Camii açmışlar. Her Cuma 300 ila 500 kişi bu Camiide namaz için toplanıyor. Özellikle gençlere yönelik faaliyetlerin yapıldığı merkezde yeni neslin daha çabuk Almanca öğrenebilmeleri için imkanlar sunuluyor.
Yine Berlin-Wedding'de hizmet veren Camiilerden biri de Tunuslu Müslümanlar tarafından kurulan Kültürlerarası Dialog ve Eğitim Merkezi Camii. Bu Camiide de sadece ibadet edilmekle kalınmıyor, örneğin İslamofobi gibi güncel problemler üzerine tartışmalar da yapılıyor. Camiinin aktif üyelerinden Faysal Salih, İsviçre minare yasağının halkın kararı olduğu için belki saygı duymak gerektiğini, ancak çok büyük negatif etkileri olabileceğini, çalışmalarını en az on yıl geriye götürebileceğini söylüyor. Salih, 'Bu kararla Müslümanlar kendilerini toplumdan dışlanmış hissediyorlar.' diyor. Salih 2010 yılında Almanya'da ve komşu ülkelerinde sürekli bir düşman aramaktan vazgeçilmesini istiyor.
Dünya Bülteni