İnsanların isyan ateşleriyle yanıp kavrulduğu bu ahir zaman fitnesi içinde, neye hizmet ettiklerini kendileri dahi bilmeyen birtakım garip insanlar, her şeyi halletmişçesine kalkmışlar, camilerde Allah ismi şerifinin yanında Allah Resulünün (a.s.m.) mübarek isminin de yer almasını tenkit ediyorlar. Bununla da kalmayıp, haddi tecavüz ile bunun bir şirk olduğunu iddia ediyorlar.
Madem ki tevhitten söz ediliyor, geliniz yan yana yazılan Allah ve Muhammed lafızlarından birincisinin başına “la ilahe illah”, ikincisinin sonuna ise “Resulullah” ifadelerini hayalen koyalım, karşımızda kelime-i tevhidi bulacağız.
Tevhidden dem vuranların kelime-i tevhidi hatırlatan bir tasarrufa karşı çıkmaları akıl alacak iş değil.
Bir diğer husus: Semavat ve arza tefekkürle baktığınızda lisanınızdan “Rabbüs semavati vel ard” kelamı dökülür. Siz bu ulvi manayı hatırlamak maksadıyla, sema ve arzın birer resmini evinizin kıble tarafındaki duvarına yerleştirseniz, namaz kıldığınızda sema ve arza ibadet mi etmiş olursunuz? Gerçek bu olmadığına göre, camilerde Resulullah Efendimizin (a.s.m.) Hulefa-i Raşidin'in ve ashab-ı kiramdan bazı seçkin insanların isimleri yazılan ve bunları hatırlatan levhaların asılmasını da bu manada değerlendirmeniz gerekmez mi?
Namaz öncesi, boş hayallerle uğraşacağınıza, Peygamberimizin (a.s.m.) ismini görmekle bir salavat getirseniz daha kârlı çıkmaz mısınız?
Ve yine, İslâm'ın ilk saffını teşkil eden ve hepimizin imanında, büyük hisseleri bulunan sahabeleri ve onların ileri gelenlerini hatırlayarak kendilerine hayır dualarda bulunsanız ve onların izinden gitmeye bir iştiyak hissetseniz daha iyi olmaz mı? Zaten namaza durduğunuzda bakacağınız mahaller bellidir. Caminin duvarlarında neler yazdığı sizi hiç alâkadar etmez.