Bir cümle okumuştum bir yerde…Belki de bir şiirin dizelerindendi.Hatırlamıyorum.
Fakat güzeldi.
‘Kes bileti; can kenarı olsun’…
Uzun bir hayat yolculuğunda nasıl da lâzım insana.
Hani derler ya, kederde, tasada, hastalıkta sağlıkta diye…
İşte onun gibi bir şey.
Gülerken yalnız olmak. Hatta gülüyorsun, mutlusun diye kıskanılmak; ne kadar acıklı, ne kadar zordur bilirsiniz.
Ağlarken gözyaşlarını silecek birine ihtiyaç duymak kadar insani bir şey bilmiyorum.
‘Bu da geçer!’ diyecek bir ‘can’ nasıl,nasıl da önemlidir.
Bilet kesilmiştir kesilmesine…
Her hâl-ü kârda yolculuk devam eder etmesine de…
Hani der ya aziz Üstad: ‘İnsan aciz bir mahluktur’ diye.
Ve bilirim ki, bu aciz mahluk cihazatça zengindir.Hissiyatça fazla inkişaf etmiştir. İhtiyaçlarının çokluğu sebebiyle kimi zaman ‘can kenarı’ ister.
İmtihan yolculuğunda yürürken,elim durumlarda teselli ararken, mesut zamanlarında bir seyirciyle yan yana olmak ister.
Hem bunu meşru dairede ister.
Helâl ölçüler çerçevesinde yaşamak ister.
Bulanlara ne mutlu.
Onlar kendilerini bu dünyanın da bahtiyarlarından sayabilirler.
Bulamayan ben gibilerine ise bir anlık gafletle acısam da…
Sonra utanırım…
Sonra susarım.
Bulana da, bulamayana da imrenirim… İllâ ki imanlıysa… İllâ ki şuurluysa.
Nazdar, nazenin bir kul olmanın hazzıyla sığınırım beni ben yapan, beni var edene.
Yaradana…
‘Dost dostuyla beraber Cennet’te bulunacaktır’ müjdesinin gölgesinde, Rahmetin çiçeklerinden derlemek için RAHİM ismine sığınırım.
İnsanın kendisinden, tutkularından vazgeçebilmenin sadaka olduğunu hatırlarım.
‘Sen ise merhametlilerin en merhametlisisin’ deki Eyyub’i teselliye uzanırım.
Hayat yolculuğumda ‘can kenarı’ istememin beşeri yanını bilen, Bediüzzaman’ın hitabıyla soluklanırım:
‘Bırak ey biçare! Feryadı beladan, kıl tevekkül,
Zira feryat,belâ ender,hata ender,belâdır bil.’
Tevekkül, sabır, teslim bu yolculuğun olmazsa olmazları elbet…
Bileti kesilen her insanın sığınağı, dayanağı…
‘Can kenarı’ mı?...
Olursa nurun alâ nur…
Olmazsa…
Bu da bir imtihan deyip, kadere teslim olmalı…
Başka çare yok…