Risale Haber-Haber Merkezi
TESEV Başkanı Can Paker’in ‘Geriye Bakmak Yok’ isimli biyografi kitabı, gazeteci-yazar Fatih Vural imzasıyla raflardaki yerini aldı. 71 yıllık ömrüne iş, sanat ve siyaset dünyasından onlarca dostluk sığdıran Paker, “Türkiye’nin esas toplumsal yapısı olan Kürtler ve Müslümanları bastırarak kendilerine mahsus bir zümre yarattılar. Çiftlik balığı bunlar. 90 yıldır devlet tarafından beslendiler.” diyor.
Paker, Zaman'dan Bünyamin Köseli'nin sorularını cevapladı:
Kafkas kökenli bir anne ile Selanik göçmeni bir babadan dünyaya geldiniz. Bu durum ileriki hayatınıza çok kültürlülük olarak mı yansıdı, yoksa kendinizi öteki olarak mı hissettiniz?
İspanya göçmeni olduğumuza dair bir tevatür var. Babamla ne Sabetayizm'i ne de dini meseleleri konuşurduk. Eskişehir'de yetişmem Anadolu kültürünü yakından tanımama, sınıfsal farklılıkları gözlemlememe yardımcı oldu. Sabetayizm'i neredeyse 45 yaşına gelince duymuştum.
Sefarad olup olmadığınızı araştırma ihtiyacı hissetmediniz mi?
Hiç merak etmedim. Nereden gelirsem geleyim geriye bakmam. Benim yerime başkaları bunu yapmaya kalkıştı. Onlar da yalan yanlış şeyler yazdı.
İncitti mi sizi, ‘dönme' yakıştırmaları?
Önce hiç umursamadım. Fakat bir süre sonra siyasi malzeme olarak kullanılmaya başlandı. ‘Dönme' dediler. Rahşan Ecevit, Kemal Derviş ve ben bir klikmişiz ve hepimiz dönmeymişiz. Bu yapı içinde ben başbakan oluyormuşum…
Eskişehir yıllarınızda daha çocuk bir yaştayken Risale-i Nur okuyanların mahkemelerde sürünmesine tanıklık ediyorsunuz. Bu tanıklık, zihninizde, 'Türkiye'de adaletin olmadığını ilk kez o gün hissettim.' şeklinde bir şimşek çaktırıyor. Bir çocuk için iddialı bir yorum değil mi bu?
Herkes mahkemeye götürülen elleri kelepçeli Nurcuları yuhalıyordu. Ben de merak ettim. ‘Kim bunlar?' diye sordum. ‘Nurcular' dediler. ‘Ne yaptı bunlar?' dedim. ‘Çok kötüler' cümlesinden başka bir şey söylemediler. Biraz araştırıp Risale-i Nur okuyunca gerçekte kötü olmadıklarını anladım ve ‘Burada bir adaletsizlik var.' dedim.