Ayşe Tosun'un haberi:
Yalova'dan dönerken geçirdiği trafik kazasında vefat eden Prof. Dr. İbrahim Canan'ın evinde hüzün vardı. Türkiye'nin dörtbir yanından gelen talebeleri ve dostları ailesini yalnız bırakmadı.
Metanetini koruyan eşi Zarife Canan, vefat etmeden önce telefonda konuştuklarını söyledi. Eşinin cemaatle namaz kılmaya büyük önem verdiğini ifade eden Zarife Canan, telefonda kendisine 'Ben gelmeden namaz kılma, cemaat olalım.' dediğini belirtti. "Gece 02.30'a kadar bekledim. O sırada bir patlama sesi duydum, apartmanın girişindeki camlar kırıldı. İçimden bir ses 'İbrahim Canan' öldü diyordu. Kaza gibi bir şey olduğunu hissettim. Sürekli Kur'an, namaz, hadis derdi. Tek işi kitapları ve namazıydı." şeklinde konuştu. Geceleri kitaplarıyla ilgilenen eşine 'yeter yoruldun' dediğinde ise "Benim ömrüm ne kadar kaldı ki, bu yaşa geldim, bırakın hizmet edeyim.' diye cevap verdiğini, hep şehit olmayı istediğini söyledi.
'Babam hayatını 'namaz kılın' diye geçirdi'
İbrahim Canan'ın 38 yaşındaki kızı Ayşe Elif Sanlı, babasının hayatını 'namaz kılın' diyerek geçirdiğini, kendilerini küçüklüklerinden beri namaz için teşvik ettiğini söyledi. Babasının hoparlör sistemi kurup sabah namazlarında eve ezan sesi verdiğini belirten Sanlı "Namaza o sesle uyanırdık. Babam, Erzurum'da görev yaparken de çok kar olurdu. Sabah namazına kar üzerinde yürüme sesleriyle uyanırdım. Sabah evimizin önünde ilk babamın ayak izleri olurdu. Uyurdum uyanırdım babam hep çalışırdı. Kur'an ve hadislere adamıştı kendisini." diye konuştu. 1999 yılında da babasıyla bir kaza atlattıklarını belirten kızı Şule Şenel de "Arabayı babam kullanıyordu. Kötü bir şofördü. Araba kullanmasını bu yüzden istemezdik." dedi. Gıda mühendisi olan kızı Belkıs Canan ise küçükken babasının hiç uyumadığını sandığını, karanlıktan korkup uyandığında ışığını yanarken gördüğünü, namaz ve zaman kullanımı konusunda çok ciddi ve prensipli olduğunu kaydetti.
Yol Arkadaşı Hasan Candan'a 'ölüm moduna girdiğini' söylemiş
İbrahim Canan, Yalova'ya birlikte gidip geldiği arkadaşı Hasan Candan'a yolda 'Artık ölüm moduna girdik.' demiş. Bunun üzerine 'Daha erken' diyerek rahatlatacak birkaç hikaye anlattığını söyleyen Hasan Candan, İbrahim Canan'ın kâmil ve fazıl bir insan olduğunu ve ilminin büyüklüğü kadar mütevazı ve gerçekçi bir kişiliğe sahip bulunduğunu belirtti. Candan, "Peygamber Efendimiz'in hayatında okuduğu her şeyi kendi hayatına uygulayan bir insandı. Kur'an ve hadisteki her şeyi birebir uyguluyordu. 69 yaşında olmasına rağmen dinamik biriydi." dedi.
'Aile okulu kuracaktı'
İbrahim Canan'ın son zamanlarda aile kurumunu tamir etmek ve yükseltmek amacıyla 'aile okulu' kurma projesi olduğunu da dile getiren Candan şöyle konuştu: "Sertifika veren resmî bir okul niteliğinde olacaktı. Yalova'ya giderken bu okulu bir türlü açamadık diye hayıflanıyordu. Bu projesini yazdığı kitaplarda dile getirmiş, müfredatına kadar ortaya koymuştu."
Hasan Candan, İbrahim Hoca'nın ikinci hedefinin ise 'Tıbb-ı Nebevi Fenn-i Nebevi Enstitüsü' kurmak olduğunu belirtti. Bu enstitüyle ilmin ve fennin ötesinde hadislerdeki önemli bilgileri laboratuvar ortamına inmesini ve üzerinde ilmî tahliller yapılmasını hedeflediğini kaydeden Candan, "Bu vesileyle insanlığa hadis ve ayetlerin keşfedilmemiş yönlerinin açılmasını istiyordu. Hadislerdeki sırrı dünyada en iyi bilen sayılı insanlardandı." dedi.
Hocalıktan emekli olmamıştı
Prof. Dr. İbrahim Canan, 1940'ta Karaman'ın Ermenek ilçesi Küçükkarapınar köyünde doğdu. Kayseri ve Akşehir'de orta dereceli okullarda öğretmenlik yaptıktan sonra, 1972'de Atatürk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi'nde öğretim üyesi oldu. Uzun yıllar Paris'te eğitim gördü. En önemli eserleri arasında hadis ilminin en temel kaynağı kabul edilen ''Kütüb-ü Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi'' bulunuyor. Canan, ''Resulullah'a Göre Okul ve Ailede Çocuk Terbiyesi'' adlı eseriyle 1979'da Türkiye Milli Kültür Vakfı Ödülü'nü aldı. İki yıl önce Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden emekli olan Canan, yurtiçi ve yurtdışında konferanslar vermeye devam ediyordu. İbrahim Canan, bugün Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii'nde öğle vakti kılınacak cenaze namazının ardından Eyüpsultan Mezarlığı'na defnedilecek.
Zaman