Risale-i Nur'a hizmet edenler arasında, onun can düşmanları da vardı. Şu farkla ki, onlar neye hizmet ettiklerinin farkında değillerdi. Tam tersine, onlar, bütün güçleriyle Risale-i Nur müellifini susturmaya çalışıyorlar, yahut öyle yaptıklarını sanıyorlardı.
Önce, Bediüzzaman Said Nursi’yi yaşlı ve hasta haliyle Afyon’un o görülmedik kışıyla baş başa bırakmak istediler. Bu yetmeyince bir de zehirlediler. Lâkin “Beni öldüremeyecekler” diyordu Bediüzzaman, kendisine saçı sakalı buz tutmuş haliyle gözyaşları içinde sarılan talebesine.
Arkasından, onu, hiç tahammül edemeyeceği bir kalabalık içine atmayı denediler ve her nevi suçlardan sabıkalı kimselerle dolu bir koğuşa naklettiler.
Kader ise, şehrin kanalizasyonunu patlatacak şiddetteki bir soğuktan onu bu şekilde korumak istemişti. Hem de o kalabalık içinde Risale-i Nur’un dersine muhtaç kimseler vardı.
Bediüzzaman “Bismillâh” deyip başladı. Böylece “Hüccetü’z-Zehrâ” adlı On Beşinci Şuâ doğdu.
On Beşinci Şuânın dersi, kâinatı baştan başa Allah’ın rahmet eserleriyle tebessüm eder bir halde gösteriyordu.
O dersi dinleyenler, her şeyde O'nun birliğine, kudretine, rahmetine giden bir yol buldular. Cânilerle dolu bir koğuş, meleklerin imrenerek seyrettikleri bir ders salonuna döndü.
Ve Afyon Hapishanesi, On Beşinci Şuânın telif edildiği yer olarak tarihe geçti.
Kimbilir, Bediüzzaman’ı susturmaya çalışanlar olmasaydı, belki de bugün bir Hüccetü’z-Zehrâ olmayacaktı... (Emirdağ Yılları Kataloğu'ndan... iikv)
"Üçüncü Medrese-i Yusufiyenin tek bir dersinin üçüncü kısmıdır."
Afyon hapsinde telif edilen On Beşinci Şua'nın bir bölümünün orjinali. Bediüzzaman Said Nursi'nin el yazısı ile...
ON BEŞİNCİ ŞUÂ VE EL-HÜCCETÜ'Z-ZEHRA'NIN MAHİYETİ
El-Hüccetü'z-Zehra ismindeki Tevhid hakikatine dair bir Risâledir.
İki makamdır
El-Hüccetü’z-Zehra: İki makamdır
Birinci Makam: Üç kısımdır
Birinci Kelime: “Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur.” Bunun delili Âyetül Kübra Risalesindedir.
İkinci Kelime: “O birdir.” Bu delile kısa bir işaret.
Üçüncü Kelime: “Onun hiçbir şeriki yoktur.” Bu delile kısa bir işaret.
Dördüncü Kelime: “Mülk umumen Onundur.” Bundaki uzun hüccete kısa bir işaret.
Beşinci Kelime: “Hamd ve sena, medih ve minnet Ona mahsustur.” Geniş delile kısa işaret.
Altıncı Kelime “Hayatı veren ve hayatı rızık ile devam ettiren Odur.” Hüccetine kısa işaret
Yedinci Kelime: “Ölümü veren de Odur.” Hüccetine kısa işaret.
Sekizinci Kelime: “O, kendisine asla ölüm ârız olmayan Hayy-ı Ezelîdir.” Deliline kısa işaret.
Dokuzuncu Kelime: “Bütün hayır Onun elindedir.” Hüccetine kısa işaret.
Onuncu Kelime: “O herşeye hakkıyla kadirdir.” Hüccetine kısa işaret
On Birinci Kelime: “Dönüş Onadır.”ın kısa bir izahı
Fatiha-i Şerifenin bir muhtasar hülâsası
Birinci Kelime: “Hamd ve sena, medih ve minnet Ona mahsustur.”
İkinci Kelime: “Âlemlerin Rabbi”dir.
Üçüncü Kelime: “O Rahman’dır; rahmeti bütün varlıkları kuşatır ve bütün yarattıklarının her türlü rızkını merhametle yetiştirir.”
Dördüncü Kelime: “O hesap gününün sahibidir.”
Beşinci Kelime: “Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz.”
Altıncı Kelime: “Bizi doğru yola ilet.”
Yedinci Kelime: “Kendilerine nimet ve ihsanda bulunduğun peygamberlerinin ve onlara tâbi olan sâlih kullarının yoluna ilet.”
Sekizinci Kelime: “Gazabına uğrayanların ve sapıtmış olanların yoluna değil.”
Dokuzuncu Kelime: “Âmin.” Buna kısa bir işaret.
Üçüncü Medrese-i Yusufiye’nin tek bir dersinin üçüncü kısmı
Mukaddime: “Ve Muhammed’in (a.s.m.) Allah’ın Resûlü olduğuna şehadet ederim.” ifadesinin diliyle, Hz.Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliğini üç işaretle ispat ediyor.”
Birinci İşaret: Muhammed (a.s.m.) bu kâinat sahibinin Rububiyyetine karşı küllî bir ubudiyetle mukabele ediyor.
İkinci İşaret: Muhammed (a.s.m.) risaletine şehadet eder;
Birincisi: Peygamberimiz (a.s.m.) on bir hâlinden çıkan bir risalet delilidir.
İkinci şehadet: İmanın altı rüknü Muhammed (a.s.m.) risaletine şehadet eder.
Üçüncü küllî şehadet: Yani o zat güneş gibi kendi zatına delildir.
Dördüncü şehadet: Kur’an sayısız delilleriyle onun risaletine şehadet eder.
Beşinci, altıncı, yedinci, sekizinci küllî şehadetler: Bin bir esmayı içine alan Cevşenü’l-Kebir’deki hakikatler onun risaletine şehadet eder.
Dokuzuncusu: Âl-i Resûlün, Evliyaların, Kutupların şehadeti.
Onuncusu: Sahabelerin şehadeti.
On Birincisi: Müctehid imamları, allâmeler, dâhi filozofların şehadetleri
On İkincisi: Keşfiyata dayananların, aktapların şehadeti.
On Üçüncü şehadet: Dört küllî ve kat’î hüccetlerden ibarettir.
On Dördüncü şehadet: Kâinatın şehadeti.
On Beşinci şehadet: Cenab-ı Hakkın Rububiyet fiillerinin şehadeti.
El-Hüccetü’z-Zehra’nın İkinci Makamı nur âyetinin penceresinden ehl-i dalalet ile eh-i hidayetin muvazenesi.
On beş delilden birincisi: Bütün varlıklardaki ölçülü düzgünlüktür.
İkinci delil: Bütün varlıklarda düzgün bir ölçü bulunmasıdır.
Üçüncü delil: Umumî ve kasdî hikmetler.
Dördüncü delil: Hususî inayetler yardımlar.
İhtar
Beşinci ve altıncı delil: Her şeyin şekilleri kaza ve kaderin düsturlarıyla biçilmiş dikilmiştir.
Yedinci, sekizinci delil: Muayyen eceller ve rızıklar.
Dokuzuncu, onuncu delil: Fennî sanatlar, süslü ihtimamlar
On birinci delil: Tam intizamla, kolaylıkla,canlı makinaların yaratılışı.
Bu Arabî fıkranın kısaca meali: Herşey onun iradesiyle olur
Kudrete dair Arabî fıkrası: Dokuz basamaklar hâlinde ele alınıyor.
El-Hutbetü’ş-Şamiye namındaki Arabî dersin tercümesinin mukaddimesidir.