Çanlar müzakereler için çalıyor

Türkiye'nin NATO-AB işbirliğini engellediğini iddia eden taslak rapor, muhtemel bir birlik personeli kaybından Türkiye'nin sorumlu tutulacağını ima ediyor.

Avrupa Parlamentosu, hazırladığı bir raporda Avrupa Birliği personelinin iyi korunamamasından Türkiye'yi sorumlu tuttu.

Taslak rapor Türkiye paragrafında "üyelik" kelimesini kullanmamaya özen gösterirken, Ankara'nın dış politikasını özellikle de İran siyasetini Avrupa Birliği ile koordine etmesini istiyor. Kıbrıs sorununda da tamamen Kıbrıs Rum Kesimi'nin görüşlerini dikkate alan taslak, Ermenistan ile imzalanan protokollerin de TBMM'den geçirilmesini istiyor. Taslağı dengeli bulmayan Ankara, memnuniyetsizliğini muhataplarına aktardı. İtalyan Hıristiyan Demokrat Gabriele Albertini tarafından hazırlanan AP 2009 Genişleme Raporu, bugün Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi'nde tartışmaya açılacak.

Tam adı 'Batı Balkan Ülkeleri, İzlanda ve Türkiye'ye İlişkin AP Genişleme Raporu' taslağı 5 sayfadan oluşuyor ve Türkiye'deki gelişmelere 11. paragrafta yer veriliyor. Hıristiyan Demokratların Türkiye'ye yönelik "soğuk" yaklaşımını yansıtan taslak, Ankara'nın Kopenhag Siyasî Kriterleri'ni karşılama yönünde bazı ilerlemeler kaydettiğini belirtiyor. İfade ve din hürriyetinde çok sınırlı birtakım ilerlemeler sağlanmasını eleştiren taslak, adli reformların bir an evvel yürürlüğe sokulmasını istiyor. Ankara protokolünün hâlâ uygulanmamış olmasını takbih eden taslak, Türk hükümetine aktif olarak barış girişimlerine destek olma çağrısı yapıyor.

Taslağın en tartışmalı kısmı ise muhtemel bir AB personeli kaybından Türkiye'nin sorumlu tutulabileceğini ima eden satırları: "NATO-AB stratejik işbirliğinin Berlin-artı düzenlemelerinin ötesine geçmesi maalesef Türkiye tarafından engellenmektedir. Bu durum, görevlendirilen AB personelinin güvenliği açısından olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. AP, Türkiye'nin bu itirazlarını bir an evvel kaldırması çağrısı yapar."

AB ile 11 fasılda müzakereleri başlatmış Türkiye için "üyelik" ya da "katılım süreci" gibi ifadeleri kullanmamaya özen gösteren taslak, henüz müzakerelere başlamamış Sırbistan'ın üyelik yolundaki önemli adımlarını takdirle karşılıyor. Türkiye paragrafında "üyelik" kelimesini kullanmaktan özellikle kaçınan taslak, Türkiye'nin dış politikasını, bilhassa İran siyasetini AB ile koordine etmesini istiyor.

AB ile açılabilecek sadece 5 fasıl var

Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri kısa süre içerisinde durma noktasına gelebilir. Çünkü Fransa ve Kıbrıs Rum Kesimi yüzünden çok sayıda faslın askıda olması müzakereleri olumsuz etkiliyor. Sürecin askıya alınabileceği uyarısını yapan AB yetkililerine göre Ankara ile açılabilecek fasıl sayısı artık sadece 5. Bu fasıllar şunlar: '27. fasıl-çevre, 5. fasıl- kamu ihaleleri, 8. fasıl-rekabet, 19. fasıl-sosyal politikalar ve istihdam, 12. fasıl-gıda güvenliği, hayvan ve bitki sağlığı.' İsveç dönem başkanlığı bitmeden aralık ayında çevre faslının da açılması bekleniyor. İsveç'ten sonra AB dönem başkanı olacak İspanya ve sonraki dönem başkanlıkları için sadece 4 başlık kalacak. AB diplomatları, Türkiye-AB sürecinin 'karaya vurmaması' için Kıbrıs sorununun acilen çözülmesi gerektiğini vurguluyor.

AB, Türkiye'nin limanlarını Rum Kesimi gemi ve uçaklarına açmamasını gerekçe göstererek Aralık 2006'da 8 fasılda müzakereleri askıya almış, diğer fasılların kapanmasını da sorun çözülene kadar durdurmuştu. 8 faslın dışında Rum Kesimi eğitim ve kültür faslı ile enerji fasıllarını da bloke ediyor. Türkiye şu ana kadar sadece 11 fasılda müzakerelere başlayabildi ve sadece bir faslı, neredeyse AB müktesebatı olmayan bilim ve araştırma faslını kapatabildi. Fransa da süreci tam üyeliğe götürdüğü için 5 faslın açılmasını veto ediyor.

AB Komisyonu Kıbrıs müzakerelerini takviye etmek için geçtiğimiz günlerde Leopold Maurer'i Kıbrıs temsilcisi olarak atadı. Ancak Ada'dan gelen haberler pek olumlu değil. Rum Kesimi lideri Dimitris Hristofyas sürekli müzakerelerin iyi gitmediğini söylüyor.

Yeni yaptırım çıkarsa süreç tıkanır

AB, Aralık 2006'da 8 faslın askıya alınmasına karar verdiğinde 2009 sonunda "meseleyi tekrar ele alacağına" hükmetmişti. Ancak AB Komisyonu 14 Ekim'de yayınladığı ilerleme raporunda hiçbir muhtemel müeyyideden bahsetmeyerek Rumları kızdırdı. Genişleme komiseri Olli Rehn, Türkiye'nin zaten cezalandırıldığını ve ne bir devletin ne de bir şahsın iki defa cezalandırılamayacağını savunuyor. Rum kesimi ise Aralık Zirvesi'nde bütün seçeneklerin masada olacağını savunuyor. Brüksel diplomatları aralık zirvesinden herhangi bir müeyyide çıkmasına ihtimal vermiyor ama bir sürpriz olur da yeni müeyyideler gelirse sürecin tıkanacağı uyarısı yapıyor.
Timetürk

Siyaset Haberleri