"Ayasofya'yı câmiye çevirmek Kur'an'a aykırıdır" diyor ismi lazım olmayan bir ilahiyatçı. Halbuki olgusal, yani pratik İslam'a göre büyük ve meşakkatli bir fetihten sonra Ayasofya gibi merkezi bir mabedi câmiye çevirmek Kur'an'ın dediğini yapmaktır. Çünkü Mekke fethinde müşriklerin merkezi mabedi Kabe bizzat Hz. Peygamber (asm) eliyle putlardan temizlenmiştir. Yine "fetih gönüllere girmektir, toprak almak değildir" diyor. Olgusal, yani pratik İslam'a göre iki türlü fetih var: biri maddi fetih, diğeri manevi fetih.
Maddi olarak önce topraklar fethedilmiş, sonra manevi olarak gönüller fethedilmiş. Toprak fethi tek başına amaç olmayıp gönül fethinin önündeki engelleri kaldırmak için bir araçtır. Onun için Fetih Suresi'nde müjdelenen fetih (feth-i mubin) Mekke'nin fethidir. Yine "İslam "kılıç dini" değil ve İslam'da "kılıç hakkı" diye bir şey yoktur" diyor. Halbuki olgusal, yani pratik İslam'ın tarihi bizatihi kılıcın tarihidir. "Cennet kılıçların gölgesi altındadır." Ama elbette ki dediğimiz gibi buradaki kılıç amaç değil, araçtır sadece.
Kur'an'da geçen ganimetlerin paylaşımı neyin hakkıdır, ganimet nasıl elde edilir, fıkıhtaki ganimet hukuku nedir? Bugün İslam'ın dünyanın dört bir yanına yayılmasının temelinde kılıç vardır. Kılıç, yani maddi fetih. Kılıç olmasaydı bugün Ayasofya da, İstanbul da, Anadolu da Müslüman olmazdı. Bu hususta belki kendimizi kandırabiliriz ama dünyayı ve tarihi kandıramayız. Oryantalistlerin Hz. Peygambere ısrarla "kılıç peygamberi" demesi tesadüfi değil. Kaldı ki "Kur'an'a aykırılık veya uygunluk" yoruma göre değişebilen bir şey.
İslam'da bir şey yok demekle o şey yok olmuyor. Hangi usule göre yok olduğunu ortaya koymanız gerekiyor. Aksi halde söylenenler keyfemayeşa hükümler olmanın ötesine geçmez. Hem ismi lazım olmayan mezkûr ilahiyatçı önceki bir konuşmasında Ayasofya'nın artık cami olduğunu, kiliseden camiye çevrilmesinin egemenlik (kılıç) hakkı olduğunu söylüyor, hem de büyük bir iftiharla. Kendi kendisi ile çelişmek, kendi kendisini mat etmek, önceki her dediğinin şimdi tam tersini söylemek alamet-i farikası hâline gelmiş. Hazreti tek tabirle hulâsa edebiliriz: Çelişkiler yumağı.