Fahri Öztoprak'ın haberi
Farz namazları öncesinde camilerde cemaat sıkça uyarılır, safların sık ve düzgün tutulması istenir. Peygamberimiz'in (sas) safların sık ve düzgün tutulması konusunda uyarısı var mıdır? İmam ve müezzinlerin tüm uyarılarına rağmen cemaat, hassasiyet göstermekte neden zorlanır?
Rabb'imizin karşısına O'nun istediği şekilde çıkmak, birlik, beraberlik ve bütünlük içinde olmak biz Müslümanların en önemli görevlerinden biri. Eğer camiye gidiyor, namaz kılmaya niyetleniyorsak hem fikren hem de fiziken yekvücut olmaya kendimizi hazırlamalıyız. Bu nedenle imamlar, müezzinler, farz namazları başlamadan önce cemaati sıkça uyarır. Katbekat tembih eder; 'Safları sık ve düzgün tutalım' der. Ancak bu uyarılara gerekli hassasiyeti göstermiyoruz. Özellikle kalabalık camilerde bazı insanlar canı istediği şekilde durabiliyor.
Erkek cemaatleri bu konuda yine duyarlı ama camilerin, mescitlerin kadın bölümleri tam bir keşmekeş. Ön tarafta doldurulması gereken bir boşluk varken bir adım daha atmaya çok zorlanıyoruz. Saflar zikzak çiziyor. Üçerli, beşerli gruplar halinde farklı yerlerde küçük cemaatler oluşturuluyor. Kapı ağızlarında birikilmesi ayrı bir sorun. İşin tuhafı, kimsenin birbirini uyarmaması. Namaz kılmanın nasıl bir edebi adabı varsa, namaza hazırlanmanın da yolu yordamı var.
Bu hassasiyeti göstermekte zorlanmamızın en önemli nedeni 'safları sık ve düzgün tutunuz' uyarısındaki hikmeti bilmememizden kaynaklanıyor. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Osman Güner, bu uyarının sebep ve hikmetini anlayabilmenin öncelik boyutunun ibadetlerin keyfiyetini kavramaktan geçtiğini söylüyor.
Güner, cemaatle namaz ve safların sıklaştırılması hususunda Peygamber Efendimiz'in açık ve net görüşleri olduğunu hatırlatıyor ve ekliyor: "Efendimiz (sas), cemaatle namaz kılarken veya kıldırırken, safların mutlaka ve mutlaka kontrolünü yapar, gerekli uyarılarda bulunur ve deyim yerindeyse tıpkı bir komutanın birliğini hizaya geçirmesi gibi onları hizaya geçirir, saflarında gevşeklik göstermelerine, safların bozuk olmasına kesinlikle müsaade etmezdi. Dolayısıyla safların düzgün olması Efendimiz'in azami itina gösterdiği bir uygulamadır, bu yönüyle sünnettir. Efendimiz'in sünnetine uymak da mümin olarak bizlere düşen bir kulluk yükümlülüğüdür."
Zincirin halkaları gibi
Safları düzgün ve sık tutmak, müminler arasındaki kardeşliğin, yekvücut olmanın, birlik ve bütünlük içinde bulunmanın açık bir göstergesi. "Haddizatında Allahu Zülcelal'in ulûhiyet ve rubûbiyet konusundaki birliği ve tevhidi, adeta saflardaki birlik şeklinde tezahür etmiş olmaktadır." diyen Güner, "Saflarda irtibatın kopartılmaması, sıklığın, sağlamlığın ve düzgünlüğün korunması, müminlerin kalplerindeki bütünlüğün ve tevhidin bir tür dile gelmesi, görünen görünmeyen bütün varlıklara haykırılması anlamını taşır. Mevla'mız bizden ibadetimizi ifa ederken, böyle bir surete büründürerek izhar etmemizi istiyor ve adeta bir gerdanlık gibi zincirin halkalarının kopartılmamasını, gevşeklik gösterilmemesini emrediyor." diyor.
"Yemin ederim o saf saf dizilenlere!"
Osman Güner, konuyla ilgili Kur'an-ı Kerim'deki Saff Sûresi'ne de dikkat çekiyor. Sûre başlı başına bu konuda itinalı olmaya davet ediyor. Ayrıca Kur'an'ın birçok ayetinde meleklerin, müminlerin ve İlahî huzurdaki ruhanîlerin sapasağlam saflar halinde uydukları ve boyun eğdikleri ifade ediliyor. Mesela Saff Sûresi'nde müminlere hitaben Allah için cihad ederken birbirine kenetlenmiş sapasağlam saflar halinde cihad etmeleri buyruluyor: "Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak kendi yolunda savaşanları sever." (Saff, 61/4)
Yine Mevla'mız, "Yemin ederim o saf saf dizilenlere!" (Sâffât, 37/1) buyurarak saf bağlamış melekler üzerine yemin ediyor. Keza meleklerin ve Cebrail'in (as) Rahman'ın (cc) huzurunda saf saf sıralandıkları da şöyle ifade buyruluyor: "O gün Rûh ve melekler saf saf sıralanır. Rahman'ın izin verdiklerinin dışında asla konuşmazlar. Konuşan da yerli yerinde söz söyler." (Nebe', 78/38)
***
Peygamberimiz nasıl saf tuttururdu?
Peygamber Efendimiz'in (sas) namaz kıldırdığı mescitlerde bir saf dolmadan arka safa durulmaz ve mümkün olduğunca saflar arasında boşluk bırakmamaya özen gösterilirdi. Öyle ki omuzlar birbirine değecek şekilde saflar sık bağlanırdı. Safta duranların hepsinin aynı hizada intizamlı bir şekilde durması sağlanırdı. Efendimiz (sas) cemaatin saflarını kontrol eder ve saflardaki bozukluğa bizzat müdahalede bulunurdu. Namazda safların düzgün tutulmasını emreder ve safların karışık ve düzensiz olmasının saf tutan müminlerin kalplerine ihtilaf ve karışıklık sokacağını ifade buyururlardı. (Müslim, Salât 122)
Benzer bir başka hadiste bu durum, "Ya saflarınızı düzeltirsiniz ya da (yaptığınız bu işten dolayı) Allah kalplerinize ihtilaf atar." (Buhârî, Ezân 71) ifadeleriyle dile getirilmiştir. Yani Peygamber Efendimiz, bu ifadeleriyle fikrî ve manevî ahengin maddî intizamdan kaynaklanacağına, toplumdaki huzurun sağlanmasında ibadetlerdeki bütünlüğün, yekvücut olmanın büyük rolü olacağına dikkat çekmiştir. Efendimiz (sas) diğer bir hadis-i şeriflerinde de "Safları düzgün tutun, omuzları bir hizaya getirin, boşlukları doldurun, safa girerken kardeşlerinize, ellerinizi hafifçe dokundurun, şeytana açık yerler bırakmayın. Kim safları sık tutarsa Allah onu hayra eriştirir. Kim de saflar arasında boşluk bırakırsa Allah onu hayra eriştirmez." (Müslim, Salât 104; Ebu Davud, Salât 93) buyurarak cemaatte safların düzgün olmasının ne derece önemli olduğuna dikkat çekmiştir.
***
Uyarılar neden dikkate alınmıyor?
Prof. Dr. Osman Güner, safların düzgün ve sık tutulmasına gerekli itinanın ve özenin gösterilmemesini 4 başlık altında topluyor.
Bu hususta uyulması gereken nebevî mesajlara dair bilgi eksikliği.
Modern toplum olmanın ferdiyetçiliğe yani insanların birbirinden kopuk halde yaşamalarına dair verdiği baskın mesajların etkisi altında kalmak.
İbadetlerin ciddiyetle ifası hususunda zihin dünyamızda yer eden bir eksen kaymasının mevcut olması.
Din hizmetleriyle görevli insanların, yönlendirme, uyarma ve doğru yolu gösterme konusunda yetersiz kalması. Zafiyetin giderilebilmesi için din hizmetleriyle yükümlü olan insanların, bu konuya hem kendilerinin itina göstermesi hem de ciddi şekilde eğitim vermek için gayret göstermeleri gerekiyor.
Zaman