Meclis'in yeni anayasa çalışmasına bir öneri de Ankara Barosu avukatlarının üyesi olduğu Hukukçular Birliği Vakfı'ndan geldi.
Hukukçular Birliği'nin hazırladığı anayasa önerisinde 1982 Anayasası'nın devleti merkeze alan yapısının terk edilerek, bireyi ve bireyin özgürlüklerini esas alan bir anlayışla hazırlanması gerektiği belirtildi. Anayasa önerisinde, değiştirilemez maddenin bulunmadığı, ideolojisiz, etnik kimlik temelinde bir ulus devlet anlayışının yer almaması gerektiğine vurgu yapıldı.
Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya, anayasa önerisiyle ilgili İlci Otel'de düzenlediği basın toplantısında, mevcut anayasanın topluma artık yetmediğini, bu nedenle yeni bir anayasa hazırlanması gerektiğini söyledi. Yeni anayasa hazırlığına destek amacıyla yönetim kurulu üyesi hukukçu arkadaşlarıyla anayasa önerisi hazırladıklarını kaydeden Kılıçkaya, çalışmada, devlet değil birey merkezli anayasa hazırlanması gerektiğinin altını çizdi. Anayasanın resmî ideolojiden arındırılması ve herhangi bir din, mezhep ve kimliğin ön planda tutulmaması gerektiğini savunan Kılıçkaya, özgürlüklerin ve insan onurunun ön planda tutulmasını istediklerini ifade etti. Kılıçkaya, hazırladıkları anayasa önerisini gelecek hafta başında TBMM Başkanlığı'na sunacaklarını bildirdi.
Hukukçular Birliği'nin hazırladığı anayasanın başlangıç bölümünde, "Toplumsal barışın sağlanması, toplumdaki herkesin hak ve hürriyetlerine saygıyı esas almakla mümkündür. Toplumda hiçbir dil, din, etnik yapı, mezhep veya sosyal statünün diğerinden üstün veya ayrıcalıklı olması düşünülemez. Kutsal değer olarak kabul edilmesi gereken tek şey, insan ve onurudur." ifadeleri kullanıldı. Özgürlük anlayışının sadece bireysel olarak değil, etnik, cemaat, felsefi her türlü topluluklar açısından da geçerli olması gerektiği kaydedilen başlangıç bölümünde şunlar vurgulandı: "Felsefî, dinî, etnik cemaatleşmeler, yasaklamakla, yeraltına çekilmekle değil; bilakis yer üstüne çıkartılmak ve böylece eleştiriye açmakla yanlışlıklarından kurtulacaktır. Her türlü inanç, kimlik ve cemaatleşmelerin kendini ifade edebilmesi ve eleştiriye açık hale getirilmesi de ancak onların kendilerini ifade imkânının sağlandığı özgür bir ortam ile mümkündür. Devletin şeffaf ve halkın istediği gibi bir devlet olabilmesinin ise ancak halkın azami temsili ile mümkün olduğu; bu nedenle halkın her aşamada yönetime katılımının sağlanması esas alınmıştır."
Zaman