Yavuz Ulutürk'ün haberi
Cemil Meriç okumak zordur. Zira okura sunduğu dünya, arada kalmışlığın, bir dala tutunmaya çalışan ruh halinin yansımasıdır. Meriç, hayatı boyunca inanmayı denediği her ideolojinin hep bir tarafının tamam olmadığını görmüş, arafta olmayı tercih etmek zorunda kalmış, tutunamamıştır. Biraz da bunun için 'ruhunu arayan adamdır'. Belki de bu yüzden kitaplarını ve çeviri eserlerini yeni okumaya başlayanlar, bu arayışa nereden dâhil olacaklarını bilemez. Gel gelelim Cemil Meriç'i anlatmak, hakkında eli yüzü düzgün bir şeyler karalamak onu okumaktan da zordur. Bugüne kadar hazırladığı özel sayıların hakkını veren aylık edebiyat dergisi Hece, son özel sayısında sayfalarını Cemil Meriç'e ayırdı. Dergide, birçok kıymetli kalemden okura Cemil Meriç yolculuğunda eşlik edecek yazılar yer alıyor.
'Bir Entelektüel Tedirgin Cemil Meriç' başlığını taşıyan özel sayı altı bölümden oluşuyor. İlk bölüm, Cemil Meriç'in hayatı, kişiliği ve düşüncesine ayrılmış. Bölümde dikkat çeken yazılardan biri Barbaros Akçakaya'ya ait. Akçakaya, 'Ruhunu Arayan Adam' adlı yazısında Cemil Meriç'i anlamak için gereken kavramları ruh, modernleşme ve doğu-batı olarak sıralıyor. 'Neden ruh?' diye de soruyor. Oğuz Atay'ın vefatına yakın yazma düşüncesinde olduğu eserin isminin "Türkiye'nin Ruhu" olmasıyla, Cemil Meriç'le ilgili hazırlanan belgeselin isminin de "Türkiye'nin Ruhu: Cemil Meriç" olması, Akçakaya'ya göre, memlekette yaşayan namuslu aydınların anlaşılması için ruh meselesinin irdelenmesini gerektiriyor.
TÜRKİYE'NİN RUHU OLABİLİR Mİ?
Akçakaya esas sorusunu bundan sonra yöneltiyor: "Peki, bu aydınlar, ruhunu ararken aynı zamanda Türkiye'nin ruhu olabilirler mi?" Akçakaya, Türkiye'nin ruhu olma iddiasının Tutunamayanlar ve Arâftakiler'den yola çıkarak ispatlanamayacağını söylüyor: "Tutunamayanlar biraz da Arâftakiler değil midir? Onlar aslında 'neyi kaybettiğini hatırla'maya çalışan 'Ruhunu Arayan Adam'lardır. Yaşadıkları acıların ve giriştikleri kavgaların nedeni, bir ruhun 'bekçisi' ya da 'savaşçısı' olmalarından değil, kaybolmuş bir ruhun mabedin/ruhun izini sürerken duyulan acıdır... Cemil Meriç'i buraya ait kılan şey Türkiye'nin Ruhu olması değil, içinde yaşadığı dönemin ruhsuzluğuna, yabanıllığına yaptığı itirazdır." İlk bölümde Celâl Fedai ise, 'Baş, Kitaba Boş Yere Eğilmiş Olmayacak' başlıklı yazısında, Cemil Meriç'in bir kitaba eğildiği meşhur fotoğrafı ile Walter Benjamin'in benzer bir fotoğrafından yola çıkarak, iki ismi karşılaştırıyor.
Kitabın 'Edebiyat ve Kültür' başlıklı ikinci bölümde edebiyat ve sanatta Meriç anlatılıyor. Özel sayının, Cemil Meriç okurlarına rehber olacak yazıları ise onun fikir hayatının ele alındığı bölümde. Asım Öz, Meriç'in Umrandan Uygarlığa kitabını incelediği yazısında, onun Said-i Nursi ve Ali Şeriati dışında celadetten yoksun oldukları için İslamcılara getirdiği eleştiriden, Batılılaşma konusundaki eleştirilerine kadar geniş bir yelpazede dolaşıyor. Hüseyin Tuncer ise 'Nemesis'e İnat Körlüğün Nârını İlmin Işığına Çeviren Adamın Aforizmaları'nı yazısına taşımış.
Zaman