Bediüzzaman Said Nursi hiç şüphesiz bir psikolog değildir. Yazdığı eserler de psikoterapi kitapları değildir. Fakat her eserde olabileceği gibi Bediüzzaman’ın eserlerinde de, insanın ruhu ve mahiyeti tarif edilip çözüm yolları sunulurken, psikoterapinin geliştirdiği metotlara rastlamak mümkün (Şahinöz, Pozitif ol. Pozitif bak. Psikolojik Terapide Risale-i Nur. Zafer Yayınları: İstanbul, 2016).
Bu bağlamda kısaca psikoterapide sıkça kullanılan SFBT yöntemine ve Bediüzzaman’ın bu metodu Risale-i Nur Külliyatında nasıl kullandığına bakacağız.
SFBT yöntemi nedir?
SFBT (ingilizce açılımı Solution Focused Brief Therapy; Türkçesi Çözüm Odaklı Kısa Süreli Terapi, ÇOKST) 1980’li yıllarda ABD’de, De Shazer, Berg ve arkadaşları tarafından geliştirilen bir psikoterapi metodudur. Sıkça uygulanan bu terapi metodunda probleme değil, çözüme odaklanılır. Danışana çözüm odaklı sorular yönetilir ve bu şekilde danışanın kendi çabalarıyla çözüm yolları aranır. Yani terapist kendi başına hazırlanmış çözümler sunmaz, danışan ile beraber çözüm geliştirir.
Said Nursi’de insanın mahiyeti
Psikoterapide insanın mahiyetini, ruhunu, fıtratını bilmek en önemli temel bilgilerden biridir. İnsanın yapısını bilmeyen veya anlamayan birisi, ruhsal sıkıntılar çeken başka birine gerçek manada ve kalıcı bir destek vermesi çok zor olur.
Bediüzzaman’ın bu ilme vukufiyetini yazdığı Risale-i Nur’ların birçok yerinde görüyoruz. Kendisi hem insanı, hem yapısını tarif ediyor ve merhemlerine ilaçlar sunuyor. Örneğin İhtiyarlar Risalesi’nde veya Hastalar Risalesi’nde. Yanında yetişenler de bu vukufiyeti tasdık ediyorlar. Önemli talebelerinden biri olan Zübeyir Gündüzalp, şu şekilde tarif eder:
“Risale-i Nur'un müellifi olmak itibariyle; hem bir mütekellim-i a'zamdır, hem ilimde gayet derecede mütebahhir ve râsih, muhakkik ve müdakkik bir allâmedir, hem ilm-i Mantık'ın yüksek, nazirsiz bir üstadıdır. Ta'likat namındaki te'lifatı, Mantık'ta bir şaheserdir. Hem mümtaz ve hakperest ve hakikatbîn bir dâhîdir, hem Kur'anla barışık müstakim felsefenin hakikatperver bir feylesofudur, hem nazirsiz bir sosyolog (içtimaiyatçı) ve bir psikolog (ruhiyatçı) ve bir pedagogdur (terbiyeci), hem daima hakikat terennüm etmiş ve eden, yüksek ve emsalsiz ve dâhî bir müellif ve edibdir.“ (Nursi, Sözler. Envar: İstanbul, 2013, S. 763)
Buradan da anlaşılıyor ki, Bediüzzaman insanın mahiyetini çok iyi biliyor ve zamanımızın psikoloterapide kullanılan tekniklerini uyguluyor.
Risale-i Nur’da SFBT yöntemi
Bediüzzaman’ın SFBT yöntemini açık bir şekilde kullandığı bir hadise İstanbul’da geçiyor. Olay ile ilgili eserinde Nursi şöyle yazar:
“Bir zaman -Allah rahmet etsin- mühim bir zât kayığa binmekten korkuyordu. Onun ile beraber bir akşam vakti, İstanbul'dan köprüye geldik. Kayığa binmek lâzım geldi. Araba yok. Sultan Eyyüb'e gitmeye mecburuz. Israr ettim. Dedi: ‘Korkuyorum, belki batacağız!’ Ona dedim: ‘Bu Haliç'te tahminen kaç kayık var?’ Dedi: ‘Belki bin var.’ Dedim: ‘Senede kaç kayık garkolur.’ Dedi: ‘Bir-iki tane, bazı sene de hiç batmaz.’ Dedim: ‘Sene kaç gündür?’ Dedi: ‘Üçyüzaltmış gündür.’ Dedim: ‘Senin vehmine ilişen ve korkuna dokunan batmak ihtimali, üçyüz altmış bin ihtimalden bir tek ihtimaldir. Böyle bir ihtimalden korkan; insan değil, hayvan da olamaz!’“ (Nursi, Mektubat. Envar: İstanbul, 2013, S. 415)
Burada Bediüzzaman çok net bir şekilde SFBT yöntemini kullanıyor. SFBT’de kullanılan “Exception Questions”, yani istisna sorular metodunu kullanıyor ve sorularla muhatabın korku, vesvese, kaygı ve endişesini azaltıyor.
Metnin ve konuşmanın devamında ise Bediüzzaman yine SFBT’de bilinen başka bir metodu uygular:
“Hem ona dedim: ‘Acaba kaç sene yaşamayı tahmin ediyorsun?’ Dedi: ‘Ben ihtiyarım, belki on sene daha yaşamam ihtimali vardır.’ Dedim: ‘Ecel gizli olduğundan, herbir günde ölmek ihtimali var; öyle ise üçbin altıyüz günde her gün vefatın muhtemel. İşte kayık gibi üçyüzbinden bir ihtimal değil, belki üçbinden bir ihtimal ile bugün ölümün muhtemeldir, titre ve ağla, vasiyet et!’ dedim. Aklı başına geldi, titreyerek kayığa bindirdim. Kayık içinde ona dedim: ‘Cenab-ı Hak havf damarını hıfz-ı hayat için vermiş, hayatı tahrib için değil! Ve hayatı ağır ve müşkil ve elîm ve azab yapmak için vermemiştir. Havf iki, üç, dört ihtimalden bir olsa.. hattâ beş-altı ihtimalden bir olsa, ihtiyatkârane bir havf meşru olabilir. Fakat yirmi, otuz, kırk ihtimalden bir ihtimal ile havf etmek evhamdır, hayatı azaba çevirir.” (Nursi, Mektubat. Envar: İstanbul, 2013, S. 415)
İlk paragrafın devamı olan bu metinde SFBT’de kullanılan “Scaling” tekniği, yani ölçekleme tekniği kullanılıyor. Burada Bediüzzaman istisna sorularından sonra arkadaşının korktuğu şeyin gerçekleşme ihtimalini ölçeklemesini istiyor.
SFBT tekniği çözüm odaklı olduğu için, geçmiş zaman yerine, hal-i hazırı konu eder. Bu metoda da Bediüzzaman’ın eserlerinde bir çok yerde rastlamak mümkün. Örneğin:
“Birden hatırıma geldi ve dedim: ‘Kardeşim, geçmiş sıkıntılı yüz günün şimdi sürurlu yüz gün hükmündedir. Onları düşünüp, şekva etme; onlara bakıp şükret. Gelecek günler ise, madem daha gelmemişler. Rabbin olan Rahmanurrahîm'in rahmetine itimad edip, dövülmeden ağlama, hiçten korkma, ademe vücud rengi verme. Bu saati düşün; sendeki sabır kuvveti bu saate kâfi gelir.” (Nursi, Lemalar. Envar: İstanbul, 2013, S. 11)
Burada kullanılan “ademe vücud rengi verme“ anlayışını Bediüzzaman daha bir çok konuda genel bir metot olarak kullanır.
SFBT terapisinin hal-i hazıra ve çözüme odaklanmasının ana sebeplerinden bir tanesi ise, her insanın kendi problemlerini ve sorunlarını çözebilecek potansiyeli sahip olduğu inancı. Bediüzzaman eserlerinin bir çok yerinde bu metodu sabır konusuyla ele alır:
“Cenâb-ı Hakkın sana verdiği sabır kuvvetini eğer yanlış yolda dağıtmazsan, her meşakkate ve her musibete kâfi gelebilir; ve o kuvvetle dayan.” (Nursi, Sözler. Envar: İstanbul, 2013, S. 364)
Terapi’de lazım olan sebeb-sonuç ilişkisine de Bediüzzaman değinir:
“Evet, manen terakki etmeyen avam içinde kaderin cây-ı istimali var. Fakat o da maziyat ve mesaibdedir ki, ye'sin ve hüznün ilâcıdır. Yoksa maasi ve istikbaliyatta değildir ki, sefahete ve atalete sebeb olsun.” (Nursi, Sözler. Envar: İstanbul, 2013, S. 463)
SFBT’ye göre çözümün her zaman problemle alakası olamayabilir. Dolayısıyla sürekli problemi konuşmayı lüzumsuz olarak görür. Aynı şekilde burada Bediüzzaman da problemlere takılmamayı tavsiyede bulunuyor.
(Kanat Zhailaubayev, Manevi Danışman, Taraz/Kazakistan, baylikanat@gmail.com)
Dr. Cemil Şahinöz