Bediüzzaman Said Nursi hayatı boyunca gayet iktisatlı yaşayarak bizzat müspet hareket örneği olmuştur. Yeme içmede, giyimde ve hayatının her karesinde bunun örneklerini görmek mümkündür.
Yemeyle ilgili olarak İbn-i Sina’ya atfen “…Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört beş saat kadar daha yeme, şifa hazımdadır…” (19. Lema, 7. Nükte) demektedir. Çok az yediğinin örnekleri eserlerinde belirtildiği gibi, yanında bulunmuş olan talebeleri de bu iktisatlı yaşantıya şahit olmuşlardır.
HAYVANLARA VE BİTKİLERE ŞEFKATLİ DAVRANIŞ
Bediüzzaman hayvanlara ve bitkilere çok şefkatle davranmış ve onların korunması ve zarar görmemeleri hususunda azami hassas davranmıştır. Böylece ekolojik dengenin korunmasında örnek olmuştur. Çünkü Allah’ın yarattığı her canlının dünyadaki ekolojik dengede bir vazifesi vardır. Onlara zarar verdiğimizde dengeyi bozan bir menfi hareket yapmış oluruz.
AĞAÇLARI KESMEYİN ONLAR DA ZİKREDİYOR
Bediüzzaman’ın canlılara olan şefkatiyle ilgili çeşitli örnekler vardır.
Talebesi Bayram Yüksel’in anlattığına göre, Barla’da kaldığı evin önünde bulunan ve üzerinde zikir ve tefekkürle meşgul olduğu çınar ağacı için “Ben bu çınar ağacını Yıldız Sarayına değişmem. Bu çınar benim için bin altından kıymetli” demiştir.
Yine talebeleriyle kırlara gittiklerinde lüzumsuz yere ağaç kestirmez ve “ağaçları kesmeyin onlar da zikrediyor” uyarısında bulunmuştur. Bazan taş lazım olsa taşı kaldırdığımızda altından karınca çıkarsa hemen bıraktırır “hayvanları rahatsız etmeyin” derdi.
Avcıları gördüğünde “tavşanları ve keklikleri vurmayın” derdi. Isparta’da kaldığı evde farelerin öldürülmesine müsaade etmemiş ve “biz yanlış yapmazsak onlar bize ilişmez” demiştir.
Köpek gördüğünde yanında ekmek varsa ekmekten verir ve “bunlar sadık hayvanlardır”, eşekler için saygısızlık olmasın diye eşek yerine çok çalışan anlamında işlek demiştir. (Son Şahitler-1)
ONU SEN Mİ YARATTIN?
Yine talebesi Hamid Ekinci’nin anlattığına göre; Üstad Van’da bulunduğu sırada birlikte Erek dağında bir süre kalmışlar. Burada Hamid Ekinci bir gün bir kertenkeleyi öldürmüş. Bunu söylediğinde Üstad buna çok üzülmüş ve kendisine hitaben; “o hayvan sana saldırdı mı? Elinden bir şeyini aldı mı? Onun rızkını sen mi veriyorsun? Senin arazinde mi geziyordu? Onu sen mi yarattın? Onun yaratılış vazifesini biliyor musun?” gibi sorular sorduktan sonra bu hayvanların yaratılış hikmetleri hakkında ona ders vermiştir. (Son Şahitler-1)
KARINCALAR VE ARILAR CUMHURİYETÇİ
Bediüzzaman gençliğinde Siirt’te bir türbede ders çalışırken orada bulunan karıncalara kendisine getirilen çorbanın tanelerini verip çorbanın suyuna ekmek doğrayarak yemiştir. Bunu görenler niçin böyle yapıyorsun” diye sorduğunda “karıncalarda ve arılarda hayat-ı içtimaiyeye malikiyet ve fevkalade vazifeşinaslık ve çalışkanlık bulunduğunu müşahede ettiğim için Cumhuriyetperverliklerine mükafaten kendilerine muavenet etmek istiyorum” cevabını vermiştir. (Tarihçe-i Hayat, İlk Hayatı Bölümü)
“SİNEKLERİ RAHATSIZ ETMEYİN"
Bir gün hapishanede sinek ilacı atılmış fakat mahlukata olan şefkatinden dolayı Üstad bundan hoşlanmamış. Buna rağmen sinekler bir süre sonra azalacağına iyice çoğalmış. Süleyman Rüşdü isimli talebesi çamaşır ipinin üzerine konan sinekleri kovalamak istediğinde Üstad “sinekleri rahatsız etmeyin” diye karşı çıkmış ve onların sanat harikası varlıklar olduklarından, çevreyi temizleme görevlerinden, zararlı mikropları yiyerek bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlediklerinden, sürekli elini yüzünü temizleyerek insana abdesti ve temizliği ders vermelerinden ve ekolojik dengedeki rollerinden bahsettikten sonra bunu yazdırmış ve daha sonra “Latif Nükteler” isimli kitabında yayınlanmıştır.
ÇEVREYİ KİRLETMEK KULA HAKKINI İHLALDİR
Çevreyi kirletmenin menfi hareket olduğu ve bunun bireysel bir olay olmayıp bütün dünyayı etkileyen küresel ısınmaya sebep olacağı ve dolayısıyla bundan bütün canlıların olumsuz etkileneceği sebebiyle kul hakkına gireceği bilincini vicdanlarda yerleştirmek için eğitimler vermek gerekir.
İnsan, tabiatı mücadele etmesi gereken bir düşman olarak görmemeli. Onun bir parçası olarak yaratıldığı için canlı cansız bütün varlıklara dost ve kardeş gözüyle bakması ve çevreyi koruması gerektiği bilincinin zihinlerde yerleştirilmesi gerekir.
İsrafın kainatta Allah’ın (C.C) koymuş olduğu düzene ters bir davranış olduğu çünkü kainattaki ekolojik denge denilen ahenk iktisat üzerine kurulmuş olduğundan israfın ekolojik dengeyi bozması sebebiyle yaşantımızda iktisada riayet etmenin önemi eğitime girmeli.
Canlıları korumanın ekolojik dengeyi korumak olduğu, özellikle nesli tehlike altında olan canlı türlerini yaşatmanın bir sorumluluk olduğu bilincini yerleştirmek gerekir.
Küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine karşı çare olarak dünyada yeşil alanları korumak ve artırmak için bitki dikmenin önemi anlatılmalıdır.
Küresel ısınma ve iklim değişikliği sorunları artık bir ülkeyi değil bütün dünyayı ilgilendirdiği için ilgili ve yetkili kimselerin bu sorunlara çare için sıkça görüşüp fikir alış verişinde bulunmaları ve iş birliği içinde ortak projeler yapmaları gerekir.
(İsmail Kocaçalışkan, Katre Dergisi, 2017, Sayı: 3)