Sual: ada dahi onun misli yoktur. Risale-i Münacat'ın başında, Cevşen-ül Kebir'in doksandokuz fıkrasından bir fıkranın kısacık bir mealinin beyan edildiği yere bakan adam, Cevşen'in dahi misli yoktur diyecek. Mektubat (217) Burada geçen yeri Münacaat Risalesinde Göremiyoruz, izah eder misiniz?
Elcevap: Bu kısım Osmanlıca 3. Şua Risalesinde Geçmektedir. Şöyle ki:
MUKADDİME
Bu Sekizinci Hüccet-i İmaniye; vücub-u vücuda ve vahdaniyete delâlet ettiği gibi..
Hem delâil-i kat’iye ile rububiyetin ihatasına ve kudretinin azametine delâlet eder.
Hem hâkimiyetinin ihatasına ve rahmetinin şümulüne dahi delâlet ve isbat eder.
Hem kâinatın bütün eczasına hikmetinin ihatasını ve ilminin şümulünü isbat eder.
Elhasıl: Bu Sekizinci Hüccet-i İmaniyenin her bir mukaddimesinin sekiz neticesi var. Sekiz mukaddimelerin her birinde, sekiz neticeyi delilleriyle isbat eder ki; bu cihette bu Sekizinci Hüccet-i İmaniyede yüksek meziyetler vardır.
Said Nursî
Münacat
Bu Risale-i Münacat,
hem vücub-u vücud,
hem vahdet,
hem ehadiyet,
hem haşmet-i rububiyete,
hem azamet-i kudret,
hem vüs’at-i rahmet,
hem umumiyet-i hâkimiyet,
hem ihata-i ilim,
hem şümul-ü hikmet gibi en mühim esasat-ı imaniyeyi harika bir îcaz içinde fevkalâde bir kat’iyet ve halisiyet ve yakîniyet ile isbat eder.
Haşre işaratı ve bilhassa ahirdeki şiddetli işaratı çok kuvvetlidir.
Selam ve dua ile...