Bakırköy Kadın ve Çocuk Cezaevi’nde tutuklu ve hükümlülere dinî eğitim veren İstanbul Müftülüğü vaizi Halime Yıldız, cezaevinde maneviyata çok aç olan insanların olduğunu belirtti.
BakIrköy Kadın ve Çocuk Cezaevi’ndeki tutuklu ve hükümlülere dinî eğitim veren İstanbul Müftülüğü görevlisi Vaize Halime Yıldız, daha önce alnı secdeye hiç varmamış pek çok insanın cezaevinde namaz kılmaya başladığını söyledi. Yıldız, “Cezaevinde maneviyata çok aç olan insanlar var. Hatta namaz kılmanın zevkine varıyorlar. Namazı belki cezaevinden bir kurtuluş olarak da kullanabilirler” dedi.
Yıldız, yaptığı açıklamada, maneviyatın cezaevindekiler için vazgeçilmez bir unsur olduğunu belirterek, ‘’Dini algılayışları geçiçi olabilir. O anda dini cezaevinden kurtulmak için kullanabilirler. Dinin sadece bir duadan ibaret olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Dini sadece o andaki sıkıntıları gidermek için kullanan insanlar da oluyor. Hayatta yapabildiğim en değerli şey, cezaevinde din eğitimi vermek’’ diye konuştu.
Tutuklu ve hükümlülerin, dinin bir ihtiyaç olduğunu cezaevinde fark ettiklerinin altını çizen Yıldız, hayatlarında dine yer vermeyen pek çok insanın daha sonra dine ne kadar ihtiyaç duyduğunu cezaevinde hissettiklerini dile getirerek, şöyle devam etti: ‘’Cezaevi, maneviyatın fark edildiği bir yer olarak karşılarına çıktı. Bu ihtiyacı giderme noktasında Kur’ân-ı Kerim dinin somutlaşmış bir halidir. Allah’a yakınlaşmada İlâhî kudret insana rahatlık sağlar. Bu anlamda Kur’ân-ı Kerim’le yeniden tanışma diyebiliriz. Kur’ân-ı Kerim ile tanışmak isteyen çok sayıda mahkûm var.’’
‘’PEK ÇOK İNSAN CEZAEVİNDE NAMAZA BAŞLADI”
Daha önce alnı secdeye hiç varmamış pek çok insanın cezaevinde namaz kılmaya başladığını kaydeden Yıldız, ‘’Cezaevinde maneviyata çok aç olan insanlar var. Hatta namaz kılmanın zevkine varıyorlar. Namazı belki cezaevinden bir kurtuluş olarak da kullanabilirler. Bazı mahkûmlar, ‘Hocam mahkemeden kurtulma duası var mı?’ diyorlar. Niyetlerinin sadece cezaevinden kurtuluş için değil, asıl kurtuluşun iman kurtuluşu olduğunu söylüyoruz’’ diye konuştu.
Atalarından görme şekliyle algılanan bir dinin yanlış olduğunu anlatan Yıldız, ‘’Din, hayatlarının sonuna kadar kendilerinden bir parça olarak devam ettirmeleri gereken bir öğreti olmalı. Bazı mahkûmlar, ‘Hocam duâyı okudum, ama mahkeme bana ceza verdi’ diyor. Duâdaki maksadın ne olduğunu onlara öğretmeye çalışıyoruz’’ dedi.
HER GEÇEN GÜN İLGİ ARTIYOR
Cezaevinde din eğitimi vermeye başladıkları tarihten itibaren Ramazan ayı boyunca programlar düzenlediklerine dikkati çeken Yıldız, şunları kaydetti: ‘’Bu sene katılımın yüksek olması nedeniyle Ramazan ayı programlarını konferans salonunda yaptık. Ramazan boyunca her gün Kur’ân-ı Kerim tilâveti, sohbet ve ilmihal dersleri işledik. Kadir Gecesi programı için de tutuklu ve hükümlü kadınlarla çalışmalar yaptık. Aşr-ı Şerif, sunum, solo ilahiler, koro, piyes, sohbet, seçme hadisler ve Esma-i Hüsna’nın ezbere okunması ve duadan müteşekkil programı 40 mahkûm ve tutuklu gerçekleştirdi. Ramazan ayında topluca tespih namazları kılındı.’’
“KUR’ÂN EĞİTİMİ İLE TERBİYE OLDU”
İlÂhÎ vahyin gölgesine sığınan ve bu gölgeyi her türlü musîbet için kendisine kalkan edinen başka bir kadının hayatının ibretlik olduğunu ifade eden Yıldız, şöyle konuştu: ‘’Kur’ân-ı Kerim’le tanışmadan önce hem kendisine, hem de çevresine zarar veren, biraz da erkeksi tavırlarıyla dikkat çeken bir kadındı.
Cezaevi yönetiminin ifadesiyle davranışları kontrol altına alınamaz hale gelmişti. Kur’ân-ı Kerim okumadaki hızlı ilerleyişi ve çalışkanlığıyla çok kısa zamanda üstün başarı elde etti. Bu süre zarfında da davranışlarında gözle görülür değişmeler oldu. Asi, hırçın ve her şeye itiraz eden kadın gitmiş, yerine aklını kullanabilen, arif ve 5 vakit namazlarına gecesini ekleyen abid ve Rabbine tam teslim olmuş Müslüman bir kadın gelmişti. Koğuşunda da örnek yaşamı pek çok koğuş arkadaşlarına örnek olmuştur.’’
RUS MAHKÛM İSLâMİYETİ SEÇTİ
Cezaevİnde anneleriyle birlikte yaşayan çocukların da bulunduğunu kaydeden Yıldız, bir annenin kendi gayretiyle 5 yaşındaki çocuğuna İhlas Sûresi’ni, Sübhaneke’yi ezberlettiğini, hatta ‘’Salat-ı Selâm’’ okurken çocuğun duygulanıp ağladığını söyledi. Cezaevinde Hıristiyan ve Yahudilerin de bulunduğunu belirten Yıldız, bunların arasında Rusya vatandaşı bir kadının cezaevindeyken ihtida edip Müslüman olduğunu ifade etti.
“DAR ANLARINDA İLÂHÎ KUDRETE SIĞINIYORLAR”
BakIrköy Kadın ve Çocuk Cezaevi’ndeki tutuklu ve mahkûmlara din eğitimi veren Bahçelievler Müftülüğü Vaizesi Sümeyra Özkan da cezaevine giren hemen hemen her mahkûmun o dar anda İlâhî kudrete, Kur’ân’a ve duâlara sığındığına şahit olduklarını söyledi. Cezaevinde besmeleyi bilmeyen insanların bulunduğunu kaydeden Özkan, ‘’Cezaevindeki tutuklu ve mahkûmların duâları doğru telâffuz edebilmek için Kur’ân derslerine talepleri çok fazla. Hatta büyük bir kısmından ‘Dışarıda bunca yıl yaşadık, ama Kur’ân-ı Kerim’i öğrenmek bize burada nasip oldu. Kur’ân-ı Kerim’i cezaevinde öğreneceğimiz aklımıza hiç gelmezdi’ dediklerini duyduk. Cezaevinde Kur’ân-ı Kerim öğrenen çok sayıda insan oldu’’ şeklinde konuştu.
DUÂ İLE TERAPİ
İnsanlarIn bazen gerçek yaratılma sebebini unutabildiğini anlatan Özkan, cezaevindekilerin manevî diriliklerini ayakta tutabilmek için önce depresyon ilâçlarına, daha sonra duâya müracaat ettiklerini, en net sonucun da duâdan alındığını ve onlar için manevî terapinin çok önemli olduğunu vurguladı.
“EN BÜYÜK İLGİ ROMANLARDAN”
Cezaevİnde din eğitimine ilginin yoğun olduğunu anlatan Özkan, ‘’Kur’ân derslerine en büyük talep Romanlardan geliyor. Romanlar’ın koğuşlarına gittiğimiz zaman bize yoğun bir ilgi gösteriyorlar. Din eğitimine en az ilgiyi gösterenler ise siyasî suçlular. Siyasî suçlular, özellikle sohbet konusunda ‘Teşekkür ederiz, istemiyoruz’ diyorlar. Talep doğrultusunda din eğitimi verdiğimiz için onların koğuşuna gitmiyoruz’’ diye konuştu.
Yeni Asya