Röportaj : Abdurrahman İraz-Risale Haber
Tercüme: İbrahim Ersoylu
Sizi tanıyabilir miyiz?
Cezayir’in Stif şehrinde, Ferhat Abbas üniversitesinden kimya mühendisi olarak mezun oldum. Orada on yıl boyunca eşimle birlikte eczacı olarak çalıştım. Halihazırda Cezayir çapında çalışan, ilmî cihaz ithal ve pazarlama işi yapan bir şirketin genel müdürlüğünü yapmaktayım.
İslamî hizmet alanına gelince, 1988 yılında Stif şehrinde Bir ve İhsan (İyilik ve Yardım) Derneğinin başkanlığını yaptım. Şimdi ise Cazayir Kur’an ve Sünnette İlmî îcaz Derneğinin Başkanlığını yapmaktayım. Ayrıca Stif Şehrindeki Alimler Derneğinin başkanlığını yürütmekteyim.
BEDİÜZZAMAN’IN OSMANLI VE AVRUPA SÖZÜ ÇOK MANİDAR
Türkiye’de ne için bulunuyorsunuz?
İstanbul’da Kur’an ve Sünnette İlmî îcaz konulu sempozyuma katılmak için geldik.
Bediüzzaman ve Risale-i Nur’u ilk defa ne zaman duydunuz?
Bediüzzaman ve Risale-i Nuru ilk defa, 1970 yıllarında lise öğrencisiyken duymuştum. O yıllarda şimdi ismini hatırlayamadığım Bediüzzaman’la ilgili bir kitap elime geçmişti. O kitaptan Bediüzzaman’ın büyük bir alim olduğunu anlamıştım. Sonraki yıllarda İhsan Kasım Beyden Bediüzzaman ve Risale-i Nur ile alakalı detaylı bilgi almıştım. Sonra kendim bu hususları araştırmaya başladım. Araştırmalarım neticesinde Bediüzzaman’ın sadece Türkiye için değil, bütün İslam Alemi için çok mühim hizmetler yaptığını gözlemledim. Onun fikirlerini çok beğendim ve o fikirleri, çağrıldığım değişik ilmî platformlarda, Avrupadaki İslami grupların toplantılarında dile getirdim. Onun, “Osmanlı bir Avrupa devletine, Avrupa da bir İslam devletine hamiledir. Bir gün gelecek o doğum gerçekleşecek” şeklindeki sözü çok manidardır. Osmanlı bir Avrupa devletini doğurdu. Avrupa Medeniyeti çökmek üzere. O da yakında bir İslam devleti doğuracak.
BİZ CEZAYİR MÜSLÜMANLARI NUR HAREKETİNİ ÖRNEK ALIYORUZ
Biz Cezayir Müslümanları olarak Türkiye’deki Nur Hareketini örnek alıyoruz. Buradaki Nur Talebeleri kardeşlerimizin Cezayir Kütüphanelerine Bediüzzaman ve Risale-i Nur eserlerini daha çok göndermelerini bekliyoruz. Ta ki Bediüzzaman’ı ve Risale-i Nurları, Cezayir’de daha geniş çevrelere duyurma imkanımız olsun. İnsanların ilme ihtiyaçları var. İman ilimsiz olamaz. İlimsiz iman içi boş olur. İman ve İslam, sadece ibadetten ibaret değildir. İslamın bir medeniyet boyutu var.
MÜSLÜMANLAR YÜZDE 95’LİK BİR ORAN ÜZERİNE İHTİLAF EDİYORUZ
Bediüzzaman der ki: “ Vicdanın ziyası din ilimleridir. Aklın nuru fen ilimleridir. İkisinin birleşmesiyle hakikat ortaya çıkar. Birbirlerinden ayrıldıkları vakit, yani sadece din ilimleri tahsil edenlerde taassup, diğer tarafta sadece fen ilimlerini tahsil edenlerde hile ve şüphe ortaya çıkar.”
Ben bu cümleye Bediüzzaman’ın şu sözünü eklemek istiyorum, “Bizim düşmanımız cehalet, zaruret ve ihtilaftır. Bu üç düşmanı marifet (ilim), sanat ve ittifak silahıyla mağlup edeceğiz.” Batılılar, Avrupalılar yüzde 5’lik bir oran üzerine ihtilaf ediyorlar. Biz Müslümanlar yüzde 95’lik bir oran üzerine ihtilaf ediyoruz. İş adamlarımız projeleriyle, biz ilim adamları araştırmalarıyla İslamın birlik, beraberlik, kardeşlik mesajını İslam aleminin daha geniş çevrelerine ulaştırmalıyız.
Risale-i Nurları okudunuz mu?
Daha önce İhsan Beyden iki risale almıştım. Araştırmalarımızda, Kur’an ve Sünnette İcaz mevzuunda Onun eserlerini okuyoruz. Özelikle iman konusunda yoğunlaşıyoruz.