Risale Haber - Haber Merkezi
Yeni Şafak yazarı Ergün Yıldırım, CHP'nin cemaatlerle ilişkisini değerlendirdi.
Türkiye'nin siyasal tarihinde CHP-MSP ittifakına karşı nurculuk büyük bir tepki ortaya koyarak sola karşı koyduğu mesafeden dolayı, bugün bir cemaatin CHP ile ittifak ilişkisi kurması için: "Türkiye dindarlık sosyolojisinde karşılığı olan bir gerçeklik değildir" dedi. Bugün böyle bir ilişki kurmak isteyen cemaatin de "Tarihsel yanılgı" içine gireceğini belirten Yıldırım:
"CHP'nin cemaatlerle ilişkisini anlamanın en önemli yolu, onun siyasal tecrübesine bakmaktan geçer. Bir siyasal geleneğin cemaatlerle kurduğu ilişki, ona bakışı ve ona ilişkin geliştirdiği söylem ve pratikler en iyi şekilde yine onun ortaya koyduğu tecrübeleriyle anlaşılır" dedi.
Ergün Yıldırım'ın yazısından:
CHP'nin Cemaat Politikası Monolitiktir
CHP, cumhuriyetin tek parti ideolojisinin kurucusudur. Siyasal tahayyülü homojen bir din anlayışı icat etmek üzerine kurulur. Cemaatlerle de bu bağlamda ilişki kurar. Bir ilişkiden öte bir politika geliştirir. Elbette bu politika monolitiktir. Yani CHP'den cemaatlere yöneliktir ve hiçbir diyalojik ilişki içermez. Nitekim tekke ve zaviyeleri kapatarak ilk pratik girişimlerde bulunur. Arkasından gelişen Nurculuk ve Süleymancılık gibi modern zaman cemaatlere karşı bütün yasakları harekete geçirir.
CHP'nin Cemaatler Stratejisi Labaratuvarı: Said Nursi ve Risale-i Nur
Tahakkümlerde bulunur ve ideolojik aygıtlarını çalıştırır. CHP'nin ürettiği en travmatik sorunların başında cemaatlere yönelik uyguladığı bu baskı stratejileridir. Bu strateji tahakküm, kovuşturma, gözetleme, izleme, takibat, hapis, dışlama, anormalleştirme ve damgalama tarzlarıyla hareket edilir. Nitekim Bediüzzaman'a, ısrarla Said-i Kürdi denerek Türkleştirme politikası uygulanır ve mürteci denerek de laisist politikalara mahkum edilir. Adeta CHP'nin cemaat politikası Said-i Nursi'nin mücadelesi üzerinde uygulanır. Şahsı ve şakirtleri bu politikaların uygulama nesnelerine dönüşürler. Risale-i Nur, bu dönemde CHP'nin cemaatler stratejisinin labaratuavar malzemesidir.
CHP elitleri için 'tarikat ' ve 'cemaat' itici
CHP'nin parti aygıtı, hukuk aygıtı ve hatta Diyanet İşleri Başkanlığı aygıtı cemaatlere uyguladıkları çok yönlü baskı teknolojileriyle dinsel bir travma üretir. Sürgünler, hapisler, dışlamalar ve yasaklar gibi parti eylemlerinin travma repartuarıyla karşılaşırız. Böyle bir cemaat siyasal kültürü ortaya çıkar. CHP'nin bu siyasal bagajı, onun yörüngesinde var olan bürokratlara ve elitlere de aktarılır. Bundan dolayı CHP elitlerine en itici gelen kavramların başında 'tarikat ' ve 'cemaat' gelir. Bunlar etrafında yüzlerce sembol, renk, çizgi ve karikatür üretilir. Bir zihniyet dünyası oluşturulur.
Derviş, mürit, dede, şeyh gibi tarikat tarzı cemaatlere ilişkin bütün sembolik sistem yasaklanır. Cemaatler ve tarikatlar konusunda büyük bir 'zihinsel mesafe' geliştirilir. Bu nedenle bütün CHP elitlerinin dini zihniyet dünyasında tarikat /cemaat en büyük iç düşmanların başında yer alır. En önemli iç tehdittir.
...
CHP açısından bakınca, neredeyse yüzyıla varan cemaatler siyasetinin değiştiğini söylemek zor. Çünkü bu konuda herhangi bir zihniyet dönüşümüne rastlamıyoruz. Genel bir cemaatler politikasının değişimi ya da yenilenmesi söz konusu değil. Örneğin Menzil ya da İsmailağa cemaatini de kapsayacak biçimde bir açılma, diyalog, hoşgörü ve kabul ortada gözükmüyor. Genel bir cemaatlerle barışma politikası yok.
...
CHP önce Bediüzzaman'dan Özür Dilemeli
CHP'nin cemaatlerle ve nurculukla kurmaya çalıştığı ilişkinin sahih olabilmesi için öncelikle yaptıklarıyla yüzleşmesi gerekir. Daha sonra Bediüzzaman başta olmak üzere Erbilli Esat Efendi, İskilipli Atıf Hoca gibi bütün cemaat/tarikat aktörlerinden özür dileyerek haklarının iadesi için öncü bir çalışma yapmalıdır. Buna cesareti olmayan bir siyasal varlığın cemaatle kurduğu ilişki, ancak bir partiyle kurduğu ilişkiye benzer. Müslümanlığın bu ülkedeki sosyoloji de CHP ile böyle bir ilişki kuran cemaat ile ilişkilerinde derin mesafeler geliştirecektir.