-: Bütün suç üstümde kaldı. Boşuna dememişler: “Kabahat samur kürk olsa, kimse üstüne almaz!” diye… Yok, yok! Üzüldüğümden değil; ne yâni, bütün o hazırlıkları kendi başıma, kafamdan mı yaptım?
-: …
-: Elbette, bilmez miyim? Öyle, öyle… Sâhip çıktılar. Daha ne yapsınlar, birâder. Milletin gözünün içine baka baka, en büyüğünden en küçüğüne hepsi sâhip çıktı. Ne yalan söyleyeyim; “yandık” diye düşünmüştüm.
-: …
-: Hep o avukatın salaklığından… O belgeler, senin kasanda ne arıyor! Hiç işte…
-: …
-: Hah, hah, haaa! Tabiî, belge melge yok: kâğıt parçası! Aslı var mı, aslı? Erkek adamdır; takdir ve teşekkürlerimi arz edemedim. Hele şu hengâme geçsin. Elbet bir fırsat çıkar.
-: …
-: Biz kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz… Evet, evet; yiğidi öldür, hakkını yeme! Heykel de aynısını yapmadı mı? Hem de pırpırlıya…
-: …
-: Yok yav! Şu adam olmasa, kimin cesâreti vardı böyle üstümüze gelmeye… Sıkar yaa… Ne yaparsın ki, bir kere ip ellerine geçti.
-: …
-: Tabiî, tabiî… Ona şüphem yok. Baksana, gümrükten mal kaçırır gibi, anayasa değişikliğine bile cesâret ettiler…
-: …
-: Yok yav! Kırk tâne engel var, bilmez miyim? Onlar zâten hemen başvurdu. Ya orda, ya öbüründe, ya da dediğin gibi, diğerinde ters kündeye getirirler; kuşkulanmıyorum. Yalnız, bâzı ödlekler var, sivillerden tabiî…
-: …
-: Öyle, öyle! Kahramanlar canım, görmedin mi, on sekiz saatte nasıl hallettiler! Çiçek gibi iş çıkardılar, helal olsun…Yüzde değil; binde bir, o söylediklerin… Hemen hepsi bize taraftardır…
-: …
-: Tuttukları altın olsun, o zamanlar her şeyi düşünüp öyle kördüğüm etmişler ki, bu hımbılların hepsi bir akıl olsa işin içinden çıkamazlar…
-: …
-: Ağzımı bozduracaksın, zâten hep onun zamânında oldu. Neymiş, demokrasiymiş, Avrupa standartlarına uyummuş, bu boş laflara uyup onların dümen suyuna girdi… Ne oldu, peki? İşte böyle, bir köşede kalırsın…
-: …
-: Başarırsan halk seni omuzlarında taşır… Öyle olmadı mı¸ netekim? Madara olmak da var ucunda! Artık oltana ne gelirse; rastgele… Ama, şunun şurasına az kaldı. Bu defa da yırttık mı, artık gerisini çok düşünmüyorum. Amasya’nın bardağı, biri olmasa bir daha…
-: …
-: Yok, yok! Bilirler benden sır çıkmayacağını; yine de endişelenmiş olabilirler. Ne de olsa, ipi takip etseler, bir yerde ucunu bulacaklar… Ama, postu kaptırmamak için ne gerekirse yapılır; buna eminim…
-: …
-: Evet, haklısın: Bu memlekette hâkimler var! Onlardan beş – on tane ise, bizden bin tane… Merak etme sen. Basına bakma, bazan böyle kıvırıyorlar. Ama, amiral gemisi hâlâ sapasağlam arkamızda! Hem, onlar güce göre tavır almakta gecikmezler. Nah, şuraya yazıyorum: bu fırtınayı atlatalım, bak, hepsi bizim safa geçecekler.
-: …
-: Onları zâten saymıyorum. Taraf olsalar ne yazar. Bir “hazzroll!” çeksek, hepsi hizâya gelir. Üniversite, basın, bürokrasi de kesin bizden taraf değil mi? Eskiler ilmiye, mülkiye, adliye, askeriye diye sayardı… Bakma, bu sefer dünyanın gidişatı bizim planlara uygun düşmedi. Yoksa ABD, AB, NATO; dışarda ve içerde ne kadar büyük harfle başlayan varsa bizi alkışlamakta gecikmezdi… Neyse hadi sağlıcakla kal.
-: …
-: Yok, yollama; şimdi zamânı değil, ben sonra aldırırım. Orda emin ellerde; dursun…