Risale Haber-Haber Merkezi
İzmir’in merkez ilçelerinden Çiğli’de inşaatı tamamlanın Muzaffer Arslan Dersanesinin açılış merasimi 25 Mayıs 2013 Cumartesi günü saat 15.00-18.00 arasında yapılacak.
Açılışa Abdullah Yeğin, Hüsnü Bayram, Gültekin Sarıgül, Şerafeddin Kartal, Abdurrahman Aras, Hafız Ali Mülayim ve daha birçok ağabey iştirak edecek. Davet edilen diğer ağabeyler ise sağlık sebepleriyle gelemeyeceklerini fakat dualarıyla orada olacaklarını söyledi.
(Dersaneden fotoğraflar için TIKLAYINIZ)
Körfez Eğitim Ve Hizmet Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Ömer Özcan İzmir Çiğli’de yapımı tamamlanan Muzaffer Arslan Dersanesi hakkında şu bilgileri verdi:
Muzaffer Arslan Dersanesi İzmir’in merkez ilçelerinden Çiğli’nin çok merkezî bir yerinde olup, Tuzla Caddesine bakıyor. Önü park-bahçe olup, ön cephesi her zaman açıktır. Binanın 200 metre yakınındaki büyük arsaya Gediz Üniversitesinin Tıp Fakültesi, Hastanesi ve 2 bin kişilik kampusu için yakında temel atılacaktır. Ayrıca Muzaffer Arslan, Metro durağına ve otobüs ana duraklarına yürüme ile 3 dakika kadar yakın bir mesafededir.
Binanın toplam kapalı alanı 555m2’dir. Yaz dersleri için tasarlanan teras da kullanma alanı sayılırsa toplam 650m2 olmuş oluyor. Bina 4 katlı olup 3 katı yukarı, bir katı aşağı doğrudur. Bodrum komple salon olarak inşa edilmiştir. 1 Mayıs 2012’de temeli atılan bina, 1 Nisan 2013’de tefrişatı ve eşyalarıyla beraber 11 ayda tamamlanmıştır. Binada C35 beton kullanıldı.
Biri büyük, diğeri orta iki salondan başka ayrıca 7 oda daha var. Toplam 8 WC, 2 banyo, 2 mutfak, 10 adet abdest lavabosu vardır.
Zemin kat kiraya verilmek üzere işyeri olarak ayrılmıştır. Bodrum büyük ders salonu olarak kullanılıyor. Bodrumda beş havalandırma bacası var. Birine aspiratör, birine vantilatör takıldı. Kışın sıcak, yazın serin olan bodruma çok iyi izolasyon uygulandığı için en küçük bir rutubet izi yok, bilakis çok ferah ve havadar. Dış cephenin dört bir tarafı teras duvarları da dahil olmak üzere mantolama yapıldı. Çatıya da yağmura, güneşe karşı izolasyon yapıldı, fombort ve hasır demirle tedbir alındı.
Asansör son teknoloji ürünüdür. Bodrum ve teras durağı dâhil beş kapılıdır, 5 kişiliktir. Engelliler binebilir. Mutfak dâhil her odada Mitsubishi klima var. Kapı zilleri renkli görüntülüdür. Küpeşteler kromdur. Binanın içi, merdivenler de dahi olmak üzere tamamı 1. sınıf kırmızı Demirci halı ile kaplanmıştır.
Muzaffer Arslan Dersanesi, Çiğli ve Menemen cemaatlerinin tam bir uhuvvet, tesanüd ve ittifakla yaptığı istişarelerle, Allah’ın tevfik ve inayeti ile tamamlanmıştır. Asıl ev sahibi olarak mukim olacak Ehl-i Hizmet Vakıf kardeşlerimizle de sıkça görüşülmüştür.
Arsa alınıp, proje bittiğinde elimizde 15 bin TL kalmıştı. Daha kazma bile vurulmamıştı. Sonra inayet-i İlâhiye eliyle aynî ve nakdî yardımlar asil Anadolu insanından gelmeye başladı. Çaldığımız hiçbir kapı bizi geri çevirmedi. Ustalığını, işçiliğini, emeğini katarak alın teri dökenler oldu. İnşaatta destek ve yardımları geçen yüzlerce isimsiz kahramana binler teşekkür ediyoruz. Onları Allah biliyor. Bu fedakâr insanlardan Allah razı olsun…
Niçin Muzaffer Arslan?
Bir zamanlar her türlü baskı ve baskınlara rağmen en ağır sıkıntılara, yokluklara, işkencelere tahammül ederek Kur’an, iman hizmetlerini arkasına bakmadan kahramanca, fedakarca omuzlarında taşıyarak bugünlere getiren ağabeylerimizin unutulmaması, unutturulmaması niyet ve temennisi ile, bu hizmet binasına bir ağabeyimizin isminin verilmesine karar verilmiştir.
Yapılan istişareler sonunda şimdi hayatta olan ağabeylerimizin isimlerinin verilmesi uygun görülmemiştir. İzmir hizmetleriyle alakası olan bir ağabeyimiz araştırılmıştır. Nurları 1950’de İzmir’de tanıyan ve İzmir’de çok hizmetleri geçen merhum Muzaffer Arslan ağabeyimizin isminde karar kılınmıştır. Ayrıca Muzaffer Arslan ağabey “Ağabeyler Anlatıyor” kitaplarında yayınlanan hatıralarının son kısmını Çiğli’de anlatmış, Çiğli’ye hususi alakaları olmuştur.
Muzaffer Arslan Kimdir?
Muzaffer Arslan ağabeyimiz 1928 senesinde Erzurum’un İspir İlçesinin Gaziler Köyünde dünyaya geldi. 1950 de İzmir’e taşındı, aynı sene Risale-i Nur’ları İzmir’de tanıdı. Alsancak DDY’de üç sene çalıştıktan sonra, 1954’de istifa edip ayrıldı. Manisa’da askerlik yapmakta olan Abdullah Yeğin ağabeyin teklifiyle 1954 başlarında Manisa’ya yerleşti.
Artık, bu andan itibaren kendi dünyasını, insanların âhiretleri için feda etmeye karar vermişti. Tıpkı Üstadı Bediüzzaman gibi. Bundan sonra bütün mesaisi Kur’an ve iman hizmetlerine aitti.
Muzaffer Arslan, seyyar olarak Risale-i Nur dağıtma işine başlayarak, bütün Türkiye’yi il il; kasaba kasaba; köy köy dolaşmaya başladı. Her yerde Risale-i Nurları neşrediyor, mahiyetini insanlara anlatarak dağıtıyordu. Bütün bunları Hz. Üstadla veya üstadın yanındaki talebelerle sık sık görüşerek, istişareyle yapıyordu.
Dile kolay, iki elinde, iki ağır tahta bavul ile, bütün Anadolu... Hem de senelerce, bir ömür boyunca… Yaşlanınca herkesin midesi aşağı sarkarken, onunki göğüs kafesine çekilmiş. Cerrahpaşa’daki Doktorlar hayret etmişler; “herhalde o ağır valizlerden olacak” diyor kendisi.. Muzaffer ağabey gittiği bir çok beldede; ya soruşturma geçirdi, ya karakollarda sabahladı veya hapishanelerde yattı. Ama o her seferinde, kaldığı yerden devam etti. Allah için geriye dönüş gemilerini yakmıştı... Bereketler saçarak hep ilerledi... Mübarek Anadolu insanının kalplerine nur tohumlarını ekti.
Olağanüstü bir istidada sahip olduğu halde; mal-mülk, para, evlad, evlilik konularını hiç gündemine sokmadı. O zamanlar hizmet yolunda yürümek çok sıkıntılı ve zahmetli idi. Bazen yol parası bile bulamadı, yamalı gezdi, dükkânlarda yattı, hatta aç bile kaldı. Fakat O, şunu iyi anlamıştı: “…hizmet-i Kur'aniyede bulunana; ya dünya ona küsmeli veya o dünyaya küsmeli. Ta ihlâs ile ciddiyet ile hizmet-i Kur'aniyede bulunsun.” (Lem’alar 43) O şimdi bizim nazarımızda, hem “Muzaffer”dir, hem de “Arslan”dır. Yani ismiyle müsemmadır.
Elbette, O müşfik üstad, böyle bir talebesinden razıydı. Rıza-i İlâhi için yaptığı fedakârca hizmetlerini her seferinde tebessümle tebrik ediyor, dualarla teşvik ediyordu.
Muzaffer Arslan’ın aşağıda okuyacağınız hatıraları bir cihette kendi hayatı; bir cihette de nur hizmetlerinin Anadolu’daki büyüme, yayılma serüvenidir. Anlattıkları sadece bir kesittir, birkaç örnektir. Şayet bir gün Nurculuğun Anadolu’da yayılma serüveni yazılacaksa, bence temel kaynaklardan birisi Muzaffer Arslan olmalıdır. Hatıralar okununca görülecek ki şaşırtıcı bir hafızası var. İfade kabiliyeti çok mükemmel, ağır ağır fevkalade fasih konuşuyor Muzaffer Ağabey. (Ağabeyler Anlatıyor-2)
Muzaffer Arslan ağabey 2 Ağustos 2007 tarihinde Rahmet-i Rahman’a kavuşmuştur.
(Dersaneden fotoğraflar için TIKLAYINIZ)