Çimlenme Mu'cizesi

Bitki Fizyoloji Açısından Embriyonun Oluşumu Ve Çimlenme Mu'cizesi

Prof. Dr. Abdulmecid Belabid'in yazısı:
Tercüme: İrfan Eyibil

Bitki Fizyoloji Açısından Embriyonun Oluşumu Ve Çimlenme Mu'cizesi
 
İnsan gerçek ilmi, kâinatı ve Kur'ân'ı okuyarak elde eder; elde ettiği bu ilim neticesinde kendini tanır veya değişik bir yolla önce kendini tanır, sonra da kâinatı ve Kur'ân'ı okur.

Bu makale, tohumdaki biyokimya ve bitki fizyolojisiyle ilgilidir. Çalışmada, "vasküler" (damarlı) bitkilerdeki büyüme ve gelişme safhalarına temas edilecek, filizlenmeyle başlayan çiçek açmayla noktalanan bütün merhalelerle irtibatlı fizyoloji ele alınacaktır. Ayrıca bu gelişme için gerekli şartlar, fizyolojik ve biyolojik hassas merhaleler, içinde tohumun bulunduğu meyvelerin oluşumuna kadar anlatılacaktır. Zaten tohum vermekle, çiçekli bitkilerin hayat devresi son bulur.

Bu bahislere geçmeden önce, tohum kelimesinin ne mânâya geldiğini çok iyi bilmeliyiz. Tohum dış şartların uygun olması durumunda toprağa saçılıp, ekilebilen ve çoğalmayı temin eden bitkiye ait yapıdır. Böyle bir tarifin içerisine "tohumlar, yumru kökler ve kurutulmuş meyveler" girer.

Hepsinin içerisinde hayatî nüve (çekirdek, embriyo) bulunur. Bitkinin cinsine ve türüne göre tohumun yapısında küçük farklılıklar görülür. Tohumun kendi başına olan canlılık safhası, onu üreten bitkiden ayrılmasıyla başlar ve filizlenme aşamasıyla son bulur. Filizlenme aşaması çekirdek için çok zor bir safhadır. Filizlenme gerçekleşmezse, çekirdek ya ölür yahut uykuda hayatiyetini devam ettirir.

Filizlenme; tohumdaki hayatî nüvenin (embriyo) hacminin artıp, kendini kuşatan zarları yırtıp çıkmasıyla anlaşılır. Bu aşamada embriyo tamamen kendini kuşatan besin bağlarıyla sarılıdır. Bu bağlar yavaş yavaş azalır, işte burada kendi kendine beslenmeyen "embriyo"dan kendi gelişimi ve büyümesi için gerekli şeyleri tedarik edebilen filiz safhasına geçiş söz konusudur.

Fizyologlara göre filizlenme; embriyonun kılcallarının (kökçüklerinin) kendini kuşatan zarları geçmesidir. Yaprakların çıkması gibi sonraki safhalar ise filizlenme olarak değil, büyüme ve gelişme şeklinde ifade edilir.

"O'dur ki, rahmeti olan (yağmurun) önünden müjdeci olarak rüzgârlar gönderir. Nihayet bu rüzgârlar o ağır bulutları hafif bir şeymiş gibi kaldırıp yüklendiklerinde, bakarsın Biz onları, ekinleri ölmüş bir ülkeye sevk ederiz. Derken oraya su indiririz de orada her türlüsünden meyveler, ürünler çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Gerekir ki düşünür ve ibret alırsınız." (A'râf Sûresi, 7/57)

"O'nun kudretinin ve hikmetinin delillerinden biri de şudur ki: Sen yeri boynu bükük, kupkuru görürsün. Fakat Biz üzerine su indirince yer harekete geçip kabarır. İşte bu yere kim hayat veriyorsa, ölüleri de O diriltecektir. Çünkü O her şeye kâdirdir." (Fussilet Sûresi, 41/39)

"Ey insanlar! Eğer siz öldükten sonra dirilmekten şüphe ediyorsanız, bilin ki: Biz sizi ilkin topraktan, sonra bir nutfeden, sonra (rahim cidarına) yapışan bir hücreden, sonra esas unsurlarıyla hilkati tamamlanmış; ama bütün azalarıyla henüz tamamlanmamış bir çiğnem et görünümünde bir ceninden yarattık ki, kudretimizi size açıkça gösterelim. Dilediğimizi belli bir süreye kadar ana rahminde durdururuz. Sonra da sizi bir bebek olarak dünyaya çıkarırız. Sonra güç kuvvet kazanıncaya kadar sizi büyütürüz. İçinizden kimi henüz çocukken öldürülür, kimi de hayatın en perişan (zavallı) biçimine döndürülür. Öyle ki daha önce bildiği şeyleri bilmez hâle gelir. Yeri de kupkuru görürsün, ama oraya Biz su indirince çok geçmeden kıpırdanır, kabarır da gözü gönlü açan her güzel çiftten nice nebat bitirir." (Hac Sûresi, 22/5)

"Görmedin mi ki, Allah gökten yağmur indirir de yer yemyeşil oluverir. Allah latiftir, habîrdir (lütfu boldur, her şeyden haberdardır.)" (Hac Sûresi, 22/63)

"O nesneler mi üstün, yoksa gökleri ve yeri yaratan ve gökten sizin için su indiren mi? Öyle bir su ki Biz onun sayesinde gözleri gönülleri açan pek güzel bahçeler bitirmekteyiz. Hâlbuki siz onun bir tek ağacını bile bitiremezdiniz. Hiç Allah ile beraber başka tanrı mı olur? Elbette olmaz! Ama onlar haktan sapan bir güruhtur." (Neml Sûresi, 27/60)

"O gökleri, gördüğünüz gibi, direksiz yarattı. Yere de, sizi sarsmaması için, ağır baskılar, yani sağlam dağlar koydu ve orada her türlü canlıyı üretip yaydı. Gökten de bir su indirdik, orada her güzel çifti yetiştirdik." (Lokman Sûresi, 31/10)

"Gökten bereketli bir su indirdik. Onunla bahçeler ve biçilen ekinler yetiştirdik." (Kâf Sûresi, 51/9)

Filiz çıkarma, taze filizlerin toprak üstüne çıkmasıyla belirgin hâle gelir.

Filizin kendi kendine beslenebilir hâle geldiği ve ceninin gelişmeye başladığı merhale epeyce ilerlemiş bir merhaledir. Buna tohumun yarılması ve ortaya çıkması denir.

"Görmüyorlar mı ki biz otsuz, kır araziye su sevk ediyoruz, onun sayesinde, hayvanların ve kendilerinin yiyecekleri ekinleri yetiştiriyoruz. Hâlâ bunları görmeyecekler mi?" (Secde Sûresi, 32/27)

"O, yeryüzünü size bir döşek, göğü de bir kubbe yaptı. Gökten yağmur indirip, onunla size rızık olarak çeşitli mahsuller çıkardı. Öyleyse siz gerçeği bilip dururken sakın Rabbinize eş koşmayın!" (Bakara Sûresi, 2/22)

"Gökleri ve yeri yaratan Allah'tır. Gökten yağmur indirip size rızık olsun diye, onunla türlü türlü meyveler ve ürünler çıkaran da O'dur. İzni ile denizde dolaşmak üzere gemileri size râm eden, akan suları ve ırmakları da sizin hizmetinize veren O'dur." (İbrahim Sûresi, 14/32)

"O'dur ki yeri size beşik yaptı. Orada sizin için yollar ve geçitler açtı. Gökten de size yağmur indirdi. İşte o su ile türlü türlü bitkilerden çiftler çıkardık." (Tâhâ Sûresi, 20/53)

"Görmez misin ki, Allah gökten bir su indirir. Onunla rengârenk, çeşitli meyveler yetiştiririz. Dağlardan da beyaz, kızıl, simsiyah ve türlü türlü renklerde yollar var etmişizdir." (Fâtır Sûresi, 35/27)

"Görmüyor musun ki, Allah gökten bir su indirir de onu yerdeki birtakım kaynaklara sevk edip depolar. Sonra da onunla rengârenk, çeşit çeşit ekinler çıkarır. Daha sonra onlar kurur, sen onu sararmış vaziyette görürsün. Sonra da onu kuru bir kırıntı yapar. Elbette bunda akl-ı selim sahibi olanların alacağı ibretler vardır." (Zümer Sûresi, 39/21)

"Gökten su indiren O'dur. Sonra Biz onunla her çeşit bitkiyi çıkarırız. O bitkiden bir filiz, ondan da büyüyüp birbirinin üstüne binmiş taneler, başaklar çıkarırız. Hurma tomurcuklarından sarkan salkımlar, üzüm, zeytin ve nar bahçeleri yetiştiririz. Bunlardan kimi birbirine benzer, kimi benzemez. Her birinin meyvesine, bir ilk meyve verdiğinde bir de tam olgunlaştıkları zaman bakın! Elbette bütün bunlarda iman edecekler için alınacak birçok dersler vardır." (En'âm sûresi, 6/99)

Yağlı tohumlarda depolanmış yağ ve glikojen sentezine bağlı glikoz devresinin bir parçası olarak sükrozun oluşumu, yağlı bitkilerdeki filizlenmenin en şaşırtıcı hâdiselerinden biri kabul edilir.

Yağlı bitkilerdeki bu tohumların her biri filizlenmeden önce, 250 miligramdır ve bunlar ağırlıklarının % 70'ine tekabül eden miktarda depolanmış yağ ihtiva ederler.

وَأَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً بِقَدَرٍ فَأَسْكَنَّاهُ فِي الْأَرْضِ وَإِنَّا عَلَى ذَهَابٍ بِهِ لَقَادِرُونَ فَأَنْشَأْنَا لَكُمْ بِهِ جَنَّاتٍ مِنْ نَخِيلٍ وَأَعْنَابٍ لَكُمْ فِيهَا فَوَاكِهُ كَثِيرَةٌ وَمِنْهَا تَأْكُلُونَ وَشَجَرَةً تَخْرُجُ مِنْ طُورِ سَيْنَاءَ تَنْبُتُ بِالدُّهْنِ وَصِبْغٍ لِلْآكِلِينَ
"Biz gökten belirlediğimiz bir ölçüye göre su indirir ve onu yerde dinlendiririz. Ama dilersek onu yerden gidermeye de kâdiriz. O su ile sizin için birçok meyvelerini yediğiniz hurma ve üzüm bağları yetiştiririz. Sina Dağı'ndan çıkan bir nebat da yetiştiririz ki, o ağaç hem yağ hem de yiyenlere bir katık çıkarır." (Mu'minun Sûresi, 23/18-20)

Bu ve buna benzer âyetlerde Cenâb-ı Hakk'ın kullarına olan hadde ve hesaba gelmeyen nimetleri hatırlatılıyor. Meselâ; bu âyetteki suyun bir ölçüde (yani ihtiyaç kadar) indirilmesi gibi. Ayrıca burada Kur'ân'ın çok önemli i'cazlarından biri saklıdır. O da şudur; Cenâb-ı Hak bu ve buna benzer âyetlerde filizlenmeyi hep suyla beraber zikreder. Bu âyetteki suyu بِقَدَرٍ "ölçü" kelimesiyle birlikte zikrediyor. İşte burada modern ilim; ispat etmiştir ki, kompleks bir ameliye olan filizlenme, tohumun suyla teması ve suyun tohum tarafından emilmesiyle başlar. Bu şekilde tohum pasif olan canlılıktan aktif bir canlılığa geçer ve embriyo uykudan, yani pasif hâlden uyanır; aktif şekilde solunuma başlar. Bu şekilde bitkinin vücudu şekillenmeye başlar.

تَنْبُتُ بِالدُّهْنِ وَصِبْغٍ لِلْآكِلِين âyetinin mânâsına gelince, İbn-i Kesir'in de bulunduğu bir kısım müfessire göre, "yağ verir" diye yorumlanmıştır. Bununla birlikte âyetin ifade ettiği tabirden hareketle تَنْبُتُ filizlenme ameliyesi, بِالدُّهْنِ (yağ) vesilesiyle gerçekleştirildiği şeklinde de yorumlanabilir. وَصِبْغٍ لِلْآكِلِينَ yiyenlere bir katık vardır. Katade demiştir ki, yiyenler için arada yağ ve katık olarak faydalanma vardır.

Bu tefsirler döneminin ilmî seviyesine göre ilmî tefsirler oldukları için, isabetlidir. İşte bu da Kur'ân-ı Kerim'in her zaman ve mekânda i'cazını göstermesi demektir. Yani herkes kendi çağının ilmî seviyesine göre Kur'ân'ın i'cazını gösterir.

Tohumdaki embriyonun hayatı; şekli ve hâli bir cinsten diğer bir cinse, bir familyadan diğer bir familyaya değişen kompleks bir durum arz eder. Bu da, embriyonun bizzat kendisini kuşatan zar veya kabuk aracılığıyla dışarı çıkma işleminin embriyonun özelliklerine göre değiştiği mânâsına gelmektedir. Kabuğu oluşturan ve embriyonun geçtiği engeller, farklı özellikteki ve kalınlıktaki koruyucu tabakalardır.

Embriyo kesesinin döllenmesinden sonra cüveyzenin1 besidokusunda tohuma dönüşmesi neticesinde meydana gelen bir doku olan kapalı tohumluların yanında çok çeşitli tohumlar vardır.

Périsperme'deki (perisperm: bazı tohumlarda embriyoyu taşıyan ve kese dışında bulunan besleyici doku) tohumlar olgunlaşmadan önce embriyo bütün perispermi hazmeder. Her durumda tohumun besin stokları ne olursa olsun, bu son aşamada embriyo tarafından kullanılacaktır. Zaten embriyo bu durumda kendi kendine beslenemeyen bir hâldedir.

Tohumdaki gıda stokları, protein, yağ ve şekerlerden oluşur. Bitkinin cinsine göre bu stok gıda maddesi bazen tek bir tipten, bazen birkaç çeşitten ibaret olabilir. Meselâ, soya ve yeşilliklerde protein, zeytin ve bademde yağ, hububatta ise şeker en çok kullanılan stok gıdadır.

Filizlenmenin kademeleri
Birinci safha, suyun tohum tarafından emilmesidir. Bu, filizlenme için en önemli şeydir. Bu olmadan embriyonun gelişip filiz verme imkânı yoktur. Tohum için gereken su veya büyüme için gereken zaruri su miktarı tohumun yapısıyla alâkalıdır, bazı tohumlarda çok fazla su gerekirken, bazılarında çok azı ile bile filizlenme olabilir. Zeytin çekirdeği üzerinde yapılan deneyler bu münasebeti ortaya koymaktadır.

Depo gıda olarak yağ bulunduran tohumlar için bu miktar % 150'dir. Bu kadar fazla miktarda suyu emince de normal olarak tohumun ağırlığı artar. Buradan çıkan neticeden anlaşılacağı üzere, toprağa yeterince su verilmezse filizlenme olmaz. Tohumun çimlenmesi ile yapılan çalışmalardan anlaşıldığına göre genel bir hüküm olarak filiz yeteri kadar su bulamaz ve solmaya başlarsa artık geri dönülmez bir yola girmiş olur ve tohum filizlenmeyi tamamlayamadan ölür. Bazı familyalara ve cinslere ait tohumlar, kendi dâhili sularını embriyo için kullanır. Meşe tohumu bu duruma örnek verilebilir.

Âyetlerde de su ile filizlenme hep birbirine bağlanmıştır. Çünkü filizlenme için bu, olmazsa olmaz bir şarttır. Bazen çekirdekler ve tohumlar toprak içerisinde senelerce kalır da ne filizlenir ne de herhangi bir hareket söz konusu olur. Ama su ile temas edince mucizevî bir şekilde filizlenme faaliyeti başlar. Meselâ çocuklarımız biyoloji dersinde deney yapmak ve filizlenmeyi gözlemek için ıslak pamuğun içerisine tohumlar koyarlar. Fakat bilmezler ki, yaptıkları basit gibi görünen bu iş, fevkalâde bir biyokimya hâdisesidir ve bitki âleminin en kompleks işlerinden biri yaratılmaktadır.

İşte bununla Cenâb-ı Hak kendisine şirk koşanlara, bu sebepleri kullanmadan bunları yapabilir misiniz diye meydan okuyor. Zîrâ çimlenme ile ilgili su başta olmak üzere, toprağa ve hava şartlarına ait bütün faktörler sadece birer sebeptir ve çimlenmeye tesir eden bu çok sayıda faktörden birisi bile eksik veya tam gerektiği şekilde olmasa çimlenme istendiği gibi olmaz.

Su, tohumun üstüne düşünce emme ve osmoz gibi fizikî kuvvetlerle içeriye çekilir. Suyla bitkilerin yaprakları, kökleri ve embriyo arasında çok hassas ve kompleks matematik kanunları vardır. Bu fizik ve matematik kanunlarının formülleri çoğumuzu zorlayacak kadar komplekstir. Ancak bu kadar kompleks prensip ve formüllerle ifade edilen bu sürecin aksamadan ilerlemesi için Cenâb-ı Hak, tohumun içinde en uygun yapıyı, şartları yaratmıştır. Böylece su kolayca dış engelleri geçer ve filizlenme başlar.

Bu süreç ileride embriyo tarafından kullanılacak olan ve tohumda depolanmış şeker, yağ ve protein gibi organik maddelerin oksidasyonu ile devam eder. Bu devrede embriyo, aktif bir şekilde filizlenmeye başlar ve ilk günlerde filizlenmek, büyümek ve filizlenmede yağları kullanmak için giderek çoğalacak şekilde nefes almaya başlar.

Filizlenme besin taşıyan bileşiklerin fizyolojik olarak çözülmesine ve miktar bakımından giderek azalmasına sebep olur. Bu işlem için önce embriyoya kullanımı kolay yağ enzimleri verilir. Çünkü bu filizlenme tamamen yağla olmakta, başka bir maddeden olmamaktadır ve işte bu da تَنْبُتُ بِالدُّهْنِ âyetindeki i'caz-ı ilmî ve Kur'anî'dir. Yağ stokları olan bitkiler, embriyonun büyüme ve filizlenmesinde ortaya çıkarılan bu özel enzimler vasıtasıyla yağı kullanarak tüketirler. Buğday gibi tahıl ürünlerinin tohumları çimlenirken ise, bunların embriyoları, şekerleri ve proteinleri kullanır ve bu bileşiklerin gıda olarak kullanılması da özel enzimleri ve bu enzimlerin iş görebileceği çevre şartlarını gerektirir.

Bu ilmî hakikatler geçen asra kadar bilinir şeyler değildi. Bu kompleks filizlenme faaliyeti bırakınız moleküler biyolojik olarak bilinmeyi, fizyolojik olarak bile bilinmiyordu. Hatta çekirdekte depolanmış maddelerin filizlenmede kullanıldığı da bilinmiyordu.

İşte bu ilmî hakikatler, 14 asırdan fazla bir zamandır Kur'ân tarafından söyleniyor. Bu da Efendimiz Aleyhisselâtü Vesselâm'ın nübüvvetini ispat eder.

وَمَا يَنْطِقُ عَنِ الْهَوَى إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى
"O kendi hevâ ve hevesiyle konuşmuyor. O, kendisine vahyedilen bir vahiyden başka bir şey değildir." (Necm Sûresi, 53/3-4)

Dipnot
1-Yumurta, embriyo kesesini içine alan cüveyze denen merkezî bir bölgeden oluşur.

Yeni Ümit

Tefekkür Haberleri