Hz. Peygamber Efendimiz (asm) sahabelerle olan bir konuşmasında suâl-cevap faslının son bölümünde buyururlar ki: “Musa olsun, başkası olsun, peygamberlerden hiçbiri yoktur ki, koyun gütmemiş olsun.”1 Peygamberlerin çobanlıklarının derinliğinde sayısız hikmet ve mânâlar vardır. Hz. Musa’nın (as) çobanlığı çok merakaverdir. Kendilerine daha peygamberlik vazifesi gelmeden Mısır’daki Firavunun sarayında ve büyük hadiseler içinde bir ihtar-ı İlâhî karşısında Hz. Şuayb Peygamberin bulunduğu Medyen istikametine hicret eder.
Rivayetlerde tam sekiz günlük yolu, ağaç yaprakları yiyerek aşar. Mısır ile Medyen arası sekiz günlük bir mesafedir. Allah Teâlâ’nın bu seçkin kulu, aç ve bitap düşmüş olarak bu uzun mesafeyi kat eder ve nihayet Medyen’e ulaşır. Kur’ân-ı Kerim’de kıssa şöyle devam ediyor: “Medyen suyuna geldiğinde, davarlarını sulayan bir insan topluluğu buldu. Onlardan başka, hayvanlarını sudan alıkoyan iki kadın gördü. Onlara: ‘Derdiniz nedir?’ dedi. ‘Çobanlar ayrılana kadar biz sulamayız. Babamız çok yaşlıdır (onun için bu işi biz yapıyoruz)’ dediler. Musa onların davarlarını suladı. Sonra gölgeye çekildi: ‘Rabbim! Doğrusu bana indireceğin hayra muhtacım’ dedi.” (Kasas, 28/23-24).
“O sırada, kadınlardan biri utana utana yürüyüp ona geldi: ‘Babam sana sulama ücretini ödemek için seni çağırıyor’ dedi. Musa ona gelince, başından geçeni anlattı. O: ‘Korkma! Artık zâlim milletten kurtuldun’ dedi. İki kadından biri: ‘Babacığım, onu ücretli olarak tut. Ücretle tuttuklarının en iyisi bu güçlü ve güvenilir adamdır’ dedi. Kadınların babası bana ‘Sekiz yıl çalışmana karşılık bu iki kızımdan birini sana nikâhlamak istiyorum. Eğer on yıla tamamlarsan, o senden bir lütuf olur. Ama sana ağırlık vermek istemem. İnşallah beni iyi kimselerden bulacaksın’ dedi. Musa: ‘Bu seninle benim aramdadır. Bu iki süreden hangisini doldurursam doldurayım, bir kötülüğe uğramayacağım. Söylediklerimize Allah vekildir’ dedi.” (Kasas, 28/25-28).
Hz. Şuayb’ın (as) kızı Safura’yı nikâhlandıktan sonra Musa (as), Medyen’de kalıp, hanımının mehri olmak üzere on yıl koyun güttü. Hikmetlerle, sırlarla dolu bu 10 yıllık çobanlık hengâmında bin gün bir koyun sırr-ı hikmet-i Rabbânî ile kaçar. Hz. Musa (as) sürüden kaçan bu koyunun peşine düşer. Koyun kızgın çöllerde kilometrelerce kaçar, Hz. Musa kovalar ve en sonunda koyun bitap düşüp durur ve yıkılır. Hz. Musa (as) bu esnada semayı çınlatan bir ifade kullanır: “Ey koyun neden bu kadar koştun? Neden kendini bu kadar heder ettin, yordun, kendi kendine niye eziyet ettin?” der ve onu sever. Bunun akabinde Cenâb-ı Allah’tan Hz. Musa’ya (as) peygamberlik görevi verilir. Çobanlıktan peygamberliğe, bu muhteşem idareciliği ve şefkati neticesinde ulaşır. Düşünüyorum ve soruyorum, biz bunun neresindeyiz?
Hz. Musa (as) emr-i İlâhî ile ailesiyle ve kardeşi Harun’la (as) Medyen’den Mısır’a tekrar İlâhî emirle döner. İlâhî emir Firavun’a tebligattır. Buradaki âyetle takdim edilen yumuşak üslûp ve ikinci ise tebligat modelidir. Hz. Musa (as) Firavun’a, Allah’ın bir olduğunu ve kendisinin de O'nun resûlü olduğunu tebliğ eder ve oranın halkına yaptığı zulümleri yapmaması için ikaz eder ve der ki: “Benim vazifem yalnız tebliğdir. Sen ise ister kabul eder, ister istemezsin, bu senin bileceğin iştir.”
Oranın halkı, Firavun’un karısı Hz. Âsiye gibi daha Müslüman olmamıştı. Toplanan insanlar, Hz. Musa’nın (as) ve Hz. Harun’un (as) tebliğleri ve görünen mu'cizeler karşısında Müslüman oldular ve onlardan Hz. Asiye Firavun’dan hakka dönmesini, günahlardan arınmasını istedi. Firavun yanaşmamakla birlikte karısı Hz. Asiye’yi işkenceyle şehit etti. Koyunlara şefkat eden Hz. Musa (as), diğer yanda ise öz karısını imanından, inancından ve ibadetinden dolayı hor görüp şehit eden Firavun.
Yedi milyarlık dünya ailesi, Hz. Musa (as) gibi çobanlara muhtaç. Şefkatin, merhametin, gerçek aşk ve sevginin neresindeyiz? Çobanlıktan peygamberliğe giden sırlı yol….
Dipnot:
1- Tecrid terc., IX/146
Yeni Asya