Fatma Çatak, Şebnem Dergisi
Öncelikle şu hususlara dikkat edilmelidir:
1. Çocuğun hazır bulunuşluk seviyesi. Çocuğun yaş, kişisel yeterlilik ve özelliklerinin Elif-bâ ve Kur'an öğrenmeye hazır olması / uygunluğu.
2. Çocuğun bu eğitimi almaya istekli ve hevesli olması,
3. Ailenin istekli olup çocuğunun yanında ve destekçi olması, tekrarlarını yaptırması,
4. Çocuğa heves ve muhabbet kazandırma. Ebeveynin ve öğreticinin sevdirme yolunu seçmesi, çocuğu zorlamadan mümkün olduğunca “az yeri, çok tekrarlı” bir yol izleyerek okutması,
5. Ebeveynin ve öğreticinin çocukları yarıştırma çabası içinde olmaması, kıyaslamaması.
6. Kur'an-ı Kerîm’i “Hatim indirmeye” değil, kalıcı öğretmeye odaklanılması. Çocuğun mükellef bir fert olmadığının akıldan çıkarılmaması.
7. Eve çok ödev verilmemesi, verilecekse öğrenilenlerin tekrarının verilmesi,
8. Sure, dua ezberi ve değerler eğitimine ağırlık verilmesi,
9. Bu alana yönelik bir program geliştirilmesi ya da bir program dahilinde hareket edilmesi,
10. Adab-ı muaşeret kurallarının kalıcı olarak öğretilip yerleştirilmesinin ana hedef olarak alınması,
11. Allah sevgisinin esas alınması, Kur'an-ı Kerîm’in hayat rehberimiz olduğu ve Allah Teâlâ tarafından bize gönderildiğinin sıkça vurgulanması,
12. Kur'an-ı Kerîm’i sevdirme amacı taşınması,
13. Peygamber Efendimiz aleyhissalatü vesselamı merkeze alan bir yaklaşım içinde olunması,
14. Toplu ve münferit dualar yapılmasına imkan verilmesi. Dua muhtevasının millî-manevî duygulardan oluşmasına ve kucaklayıcı olmasına özen gösterilmesi,
15. Okul öncesi dönemde iman esaslarından öncelikle Allah’a iman, peygamberlere iman, kitaplara iman ve cennet hayatının varlığıyla ilgili konularının verilmesi,
16. Kur'an-ı Kerîm eğitiminin yanı sıra çocuğa edep ve saygı öğretilmesi, esmaü’l-hüsna ve diğer uzun duaları yaşı büyüdükçe zaten öğreneceğinin unutulmaması,
17. Günlük sünnetleri, toplum hayatına ait kuralları ihtiva eden kısa hadisler ezberletilip üzerinde konuşulması, bu hususta resimler yaptırılması.
18. Çocukları yıl sonu müsamerelerine hazırlamak maksadıyla uzun ezberler yaptırılmaması. Unutulmamalıdır ki, Yâsîn Suresi gibi sureler İmam-Hatip lise müfredatında yer almaktadır.
19. Çocuğun fikri mutlaka alınmalı, o günkü ruh haline göre bir yol tutulmalıdır.
20. Sıkıldığı zaman ara verilmeli yahut bırakılmalıdır. Lakin bu durum, gevşeklik seviyesinde algılanmamalı, çocuğun ruhuna hitap eden bir başka metot ile yola devam edilmelidir.
21. Anneler-babalar değişik ortamlarda çocuğunun başarısından söz etmek yahut sosyal medyada paylaşmak için değil, Allah’ın rızasına uygun bir evlat yetiştirebilmek için bu eğitim yolunu seçmelidirler.
22. Ebeveyn ya da öğretici, daha Elif-bâ’dan başlayarak tecvidli, mahreçli öğretmeli ve bu öğretimi kolay hale getirmelidir.
23. Unutulmaması gereken en temel konu, 4-6 yaş çocuğunun “oyun çocuğu” olduğudur. Zihnî öğrenmeden ziyade çocuk oyuna doymalıdır. Evvela oyuna doyan çocuk, artık eğitim öğretime hazır olacaktır.
24. Çocuklar için okula uyum haftasını tamamladıktan sonra topluca Elif-bâ ve Kur'an öğrenmeye başlama programı düzenlenmeli, çocuk Kur'an kursunu güzel duygularla tanımalıdır. Böylece döneme ve eğitime motive olmuş şekilde şevkle başlayacaktır.
25. Sene sonu törenleri bizce hiç yapılmamalı, yapılırsa da bir şenlik havasında olup eğlendirmeli, çocuğu yorucu gösterilerden ve abartılı, pahalı kostümlerden şiddetle kaçınılmalıdır.
26. Evlerde de aileler; akraba, eş ve dostu davet ederek “Kur'an cemiyeti” yahut “Âmin Alayı - Bed-i Besmele Töreni” düzenleyebilir.
27. Çocuğa, asla “Kur'an’a geçersen şunu alırız, hatim yaparsan bunu alırız!” gibi maddi menfaati besleyici ve onu rüşvete alıştırıcı hedefler konulmamalı, hedefe ulaştıktan sonra bu pekiştiriciler mükafat olarak sunulmalıdır.
28. Uzmanların iç denetim / iç disiplin dedikleri metot uygulanmalı, çocuğa vazifesini tamamlama azmi aşılanmalıdır.
Elif-Ba Harfleriyle Çocuğu Tanıştırmak
Ecdadımız; “4 yaş, 4 ay, 4 günlük” çocuklara “Âmin Alayı” denilen bir törenle “Bed-i Besmele” merasimi yapıp, onları Elif-bâ harfleri ile tanıştırırlarmış.
Eğitim öğretim hayatında edindiğimiz tecrübelerimiz göstermektedir ki, 4 yaş çocukları, ezbere son derece meyilli olmalarına rağmen, Elif-bâ öğrenmeye henüz tam manasıyla hazır değillerdir. Onlara çeşitli materyallerle harfler ve biraz da harekeler öğretilmeli, sonrasında bol tekrarla bu öğrenme kalıcı hale getirilmelidir.
5 ve 6 yaşında olan çocukların Elif-bâ ve Kur'an öğrenip okumakta daha ileri seviyede olduklarını söyleyebiliriz.
4 yaş çocuğunun öğrenmeye hazır olma süresi kısa olduğundan onlara talim yaptırmak suretiyle dua ve sureler ile Elif-bâ harfleri öğretilmelidir. Harfler öğretilirken çocuğa mümkün olduğunca somutlaştırarak öğretilmelidir.
Çocuğun harfe dokunması, harfi yazması, oyun hamuru ile harfin şeklini yapması sağlanmalıdır. Harfleri tanıtırken evvela harfin adı söylenir. Ardından varsa harf kartları, ahşap bultaklar yahut zımpara harfler kullanılır.
Çocuğun harfe duyusal olarak dokunması sağlanır. Tıraş köpüğü veya kremşanti, düz bir tepsiye yahut masaya bir miktar dökülüp harfi yazma çalışmaları yapılabilir. Bunu çocuklar hem sevecek hem oyunla öğrenmiş olacaklardır. Yine harflerin çıktısı alınarak harfler boyatılabilir, artık materyallerle süslenebilir yahut ponpon, elişi kağıdı, yapışkanlı eva gibi malzemelerle harflerin içi doldurulabilir. Oyun hamuru ile de harflerin şekilleri yapılıp kalıcı öğrenme sağlanabilir.
Harfler; mahreç ve sıfatlarına uygun bir biçimde telaffuz eden ve “fem-i muhsin” denilen bir hocadan yahut güzel okuyuşlu bir ebeveynden öğrenildikten sonra karışık tekrarlar yapılır. İnce okunanlarla kalın okunanlar; peltek harflerle boğaz harfleri iyice ayırt edilir. Harfler, evvelâ asıl adlarıyla öğretilmelidir.
Bir Elif-bâ kullanacaksa, renkli, açık yazılı ve her bir harekeyi ayrı sayfalarda işleyen bir Elif-bâ cüzü tercih edilmelidir. Örneklerinin kolay oluşu, Türkçe bazı seslerin de Arap harfleri ile yazılmış olması işi kolaylaştıracaktır.
Yetişkin bir fert, hem de mükellef olduğu halde belki senede yalnızca bir kez hatim yapabiliyorken, daha kendi dilini bile tam manasıyla konuşamayan çocuklara sayfa sayfa Kur'an-ı Kerîm okutmak, çocuklardan bazılarında Kur'an-ı Kerîm’e karşı antipati, isteksizlik oluşturmakta, Kur'an okumak çocuğun dünyasında maalesef “sıradanlaşmakta”dır.
Üstelik bir de hatim yapan çocuğun ileriye dönük pek fazla hedefi kalmamakta; Kur'an-ı Kerîm’e karşı vazifesini tamamlamış olduğunu düşünmektedir. Yeni öğrenen çocuğa günde bir ayet yahut bir satır verilir, tecvidli okuma çalışması yapılır. Sık tekrar etmesi sağlanır. Tecvid kuralları, çocuğun Kur'an-ı Kerîm’ine kurşun kalemle, hafifçe işaretlenir. Zaman geçtikçe okunan ayet sayısı artırılıp tekrar sayısı azaltılır. Bu şekilde çocuk bıkmadan, sıkılmadan ve Kur'an-ı Kerîm’e karşı tazim ve heves duyarak hem Kur'an okur, hem de ilerleme kaydeder.
İlkokula başladığı zaman 1. sınıfın ödev ve ders yoğunluğu, okul yorgunluğu ile kimi çocuklar, değil Kur'an-ı Kerîm’i yüzünden okumak, ezber tekrarlarına bile vakit bulamamaktadır. Lakin gayretli ebeveynler, bir yolunu bulup çocuklarına unutmaması için düzenli olarak Kur'an-ı Kerîm okutmaktadırlar. Mühim olan az ya da çok okumaktan ziyade devamlı ve bir tertip içerisinde okumak, Kur'an-ı Kerîm’den kopmamaktır. İbadetin “az da olsa devamlı olanı” makbul değil midir?
Kur'an okumaya geçen çocuk, istediğini elde etme rehavetine kapılıp zaman zaman Kur'an okumaya direnmektedir. Bu çocuklar için öğretici veya ebeveyn, “Ben okuyayım, sen tekrar et!” uygulaması yapmalıdır. Bir süre sonra çocuktaki isteksizlik ve rehavet ortadan kalkacaktır. Ebeveyn, kendine sık sık şu soruyu sorup çocuğa empati yapmalıdır:
"Ben 4-5 Yaşlarımda Ne Biliyordum, Çocuğumdan Ne Bekliyorum?"
Ezber noktasında kimi çocuklar; kısa sureleri ve duaları tamamlar. “Duhâ’dan aşağısı” diye tabir edilen surelere başlatılırlar. Bu olabilir, lakin çocuk için bu bir rutin olmamalıdır. Alak, Beyyine gibi uzun ve çocuğa zor gelebilecek sureler atlanmalı, yalnızca yüzünden okutulmalıdır. Bu aynı zamanda çocukta; “Daha ezbere bilmediğim sureler var.” düşüncesini beraberinde getirecektir. Bu vesile ile ileride “Nasılsa ezberlerimi fazla fazla yaptım...” düşüncesi de olmayacak, hevesi ve azmi devam edecektir.
Okul Öncesinde Kur'an Dersi Nasıl Yapılmalı?
Mümkün olduğunca “toplu talim” dediğimiz toplu okutmalar yapılmalı, devamsızlık, öğrenme güçlüğü gibi geride kalan çocuklarla birebir ilgilenilerek oluşan açıklar kapatılmalıdır. Grup çalışmaları ile toplu ve ferdî okumalar yapılır. En fazla üç çocuk bir grup yapılır ve o günkü ayetler “sandviç metodu” ile “bir sen, bir sen…” gibi sırayla ve birbirini takip ettirerek okutulur. En son öğretici ile toplu okuyuş yapılarak o günkü ders tamamlanır.
Ezberler kolaydan zora doğru bir sistem takip edilerek hocanın mutlak surette kelime kelime talim yapmasıyla bizzat hocadan öğrenilmelidir. Eve, sadece tekrar verilmelidir. Talimi yapılmayan surenin çalışılmaya yahut interaktif yollardan dinlenmesine müsaade edilmemelidir. Zira Kur'an-ı Kerîm “fem-i muhsin” denilen hocaların birebir ağızdan okumaları yoluyla öğrenilir. Ezberler tek tek mutlaka dinlenmeli, sık sık ezber tekrarı yapılmalıdır. Bu noktada “istop tarzı” oyunlarla ezberler oyunla tekrarlanabilir:
Topu atan çocuk, arkadaşının adını ve okuyacağı sureyi söyler, arkadaşı topu tutar, sureyi okuyup, bir diğer arkadaşına topu atar. Oyun böylece devam eder.
Son zamanlarda farklı materyaller kullanılmaktadır. Tecrübemiz göstermiştir ki, çocuklar elmanın “e”si, bebeğin “be”si gibi resimli kart çalışmaları ile Elif-bâ harflerini kolay öğrenmektedirler. Fakat akılda bazen harften ziyade resimler kalmaktadır. Mümkün olduğunca resimsiz kartlar kullanılmalıdır. Harflerin bağımsız halleri, başta, sonda, ortada yazılışları; kartlar, magnetler, ahşap Elif-bâ setleri gibi pek çok modern materyalle kolay ve en önemlisi zevkli bir şekilde öğretilebilir ve öğretilmelidir de… Zira zaman bilişim ve görsellik çağıdır. Kur'an öğreticileri de zamanı yakalamalı, gündemin gerisinde kalmamalıdır.
Düzenli ve planlı bir çalışma metodu uygulandığı zaman kapasiteli, istekli ve evden de destekli olan çocuklar, elbette kısa zamanda Kur'an’a geçerler. Yeter ki acele etmeyelim. Hele ki, eğitim-öğretimin ruhuna son derece aykırı olan “kıyas”a girmeyelim.
Ebeveyn ve öğreticiler, hiçbir şekilde acele etmemeli, öğrenme farklılıklarını göz önünde bulundurmalıdırlar. Etkin öğrenme için “El-âlem ne der?” kaygısı bir kenara bırakılmalı, veli bu yönde rahatlatılmalı, öğreticiye güvenmesi sağlanmalıdır.
Şunu da eklemek gerekir ki, evde ebeveyni Kur'an ile hemhal olan, anne karnında Kur'an-ı Kerim okunan, dinleyen, dinletilen çocuklar; Kur'an’a karşı hem okuma, hem öğrenme yönünde çok daha hevesli ve başarılıdırlar.
Kur'an kurslarında yahut Kur'an öğretmekteki en temel gaye sevdirerek, kolaylaştırarak, oyunlaştırarak çocuğa giden bir yol bulmaktır. Zira zeka tipleri farklı farklıdır. Öğretirken bir yandan da çocuğun güzel hatıralar biriktirmesine yardımcı olmak, gök kubbede hoş sada bırakmak mühimdir. “Çocukla birlikte veliyi de eğitime dahil etmek”, yapılagelen bir uygulama olup son derece faydalıdır.
Çocukta öğrendiklerinin bir karakter haline gelmesini sağlamak, kurstan mezun olduktan sonra da velilerle görüşmeyi, çocuklarla alakayı kesmemek; mezun çocukların yaz Kur'an kurslarına devamını sağlamak ve en önemlisi, akademik bilginin her kapıyı açmadığının şuurunda olmak, son derece önemlidir.
İnsan öğretirken çok şey öğrenir. Çocukların insanlara huzur veren, rahatlatan masum yönleri asla unutulmamalı, onların Rabbimizin bize bir emaneti ve bizi cennete götürecek birer velinimet olduğu bilinmelidir.