Psikoterapist/Aile Çift ve Evlilik Terapisti Uzman Psikolog Naciye Tokaç, “Özellikle yaşadıkları şehir dışında üniversiteyi kazanan bireyleri ailesinden, arkadaşlarından, sosyal ortamından; yani alıştığı düzeninden ve yaşamından ayrılma durumu beklemektedir. Bu durum da bireylerde üniversiteyi kazanma sevincinin yanında birde endişeye sevk etmektedir. Çünkü ailesinden ve yaşadığı ortamdan uzun süreli ayrılmamış olan öğrenci; yeni bir şehirde tek başına nasıl yaşayacağını tam olarak bilememektedir” dedi.
Özellikle yurt veya öğrenci evi olsun buralarda yaşamanın getireceği sorumlulukların olduğuna dikkat çeken Tokaç, “Yemek, temizlik, öz bakım, ders düzeni gibi tüm sorumluluklar öğrencinin kendisine ait olacaktır. Bu yaşına kadar tüm bu ihtiyaçları başkaları tarafından karşılanmış öğrenci için tek başına tüm bu sorumlulukları üstlenmek biraz zorlayıcı olabilir. Bu durum öğrencinin kendisini yalnız, tek başına ve ne yapacağını bilemez hissetmesine yol açabilir. Bu duruma gitmeden önce hem davranışsal hem de bilişsel hazırlık yapmak fayda sağlayacaktır. Bazı bireyler ise şehir dışına gitmeyi ailesiyle yaşadığı sorunlar, kendi ayakları üzerinde durmak isteme gibi nedenlerle özellikle tercih ediyor. Bu durumda yaşayabilecekleri her şeye katlanarak yeni bir hayat kurmak konusunda daha istekli olacaklardır. Bu bireylerde ise endişe duygusu yerine, sevinç ve rahatlama isteği görülecektir” diye konuştu.
Yaşadığı şehirden farklı bir şehirde üniversiteyi kazanan bireylerin, o şehre, üniversiteye, sosyal ortamına alışmalarını ve uyum sağlayabilmelerini sağlayan şeyin kişilik özellikleri olduğunu kaydeden Tokaç, “Dışa dönük kişilik özelliklerine sahip bireyler daha kolay alışacak ve uyum sağlayacaktır. İhtiyaçları konusunda yardım ve destek isteme, bilmediklerini sorma, arkadaş edinme konusunda daha girişken olacaklarından uyum sağlamakta fazla zorlanmayacaklardır. Oysaki içedönük bireyler; yardım istemekte ve başkalarıyla diyalog kurma konusunda çekingen tutum sergileyeceklerinden diğer kişilerin adım atmasını bekleyecektir. Bu durum ise sosyal açıdan zorlanmalarını ve uyum ağlamakta zorlanmalarını sağlayacak aynı zamanda yalnızlık hissine neden olup depresyon sebebi olabilecektir” ifadelerini kullandı.
Tokaç, “Üniversiteye gitmek amacıyla ilk kez ailesinden ayrı, uzak bir şehirde yaşamak zorunda kalan bireyleri bekleyen en olumsuz durum ise özlem olacaktır. Alışkın oldukları herşeyin değiştiği, hatta yaşadığı şehrin bile değiştiği, çevrelerinde herhangi bir konuda yardım isteyebilecekleri kimsenin olmadığı bireyler, derin bir yalnızlık duygusu hissedebilir ve ailesini özlemeye başlayabilir. Özellikle de ailesine bağımlı yetiştirilen bireyler, tek başına bir yaşam kurmakta zorlanacak ve özlem duygularının yoğunluğuyla yeni ortamına uyum sağlamakta zorlanacaktır. Bu durumdaki birçok kişi üniversiteyi bırakma noktasına gelmektedir. Ailelerin çocuklarını yetiştirirken zaman zaman sorumluluklar vermeleri, tek başlarına sosyal hayatta faaliyetler yapmalarına izin vermeleri ileride bu durumu yaşamalarını engelleyebilecektir” şeklinde konuştu.
İHA