Kitle iletişim araçlarının çocuğun gelişimine etkisi (2)
Kullanılan kitle iletişim araçlarının birçok yararı olduğu gibi onarılması güç zararları ve tahripleri de olmaktadır.
Telefonun kullanım amacı haberleşmek olmalıdır. Sohbet amaçlı kullanılması sonucunda, sürekli kulakta tutulan telefonun verdiği radyoaktif frekanslarla, kulak ve beyin sağlığını olumsuz etkilerken aynı zamanda çok fatura yazarak cüzdana da zarar vermektedir. Belli bir yaşa geldiğinde çocuklarımız cep telefonu isterler. Cep telefonu almadan önce çocuğumuzun yaşı, ihtiyaç durumu ve kullanım amacı düşünülmelidir.
Radyo görsel kitle iletişim aracı olmayıp, sadece kulağa hitap ettiği için zararından çok bahsedemeyiz.
Radyonun da kullanım amacı önemlidir.
Bediüzzaman Hazretleri şu sözleriyle radyonun kullanım amacını ve sınırını belirlemiştir.
- Radyo bir nimeti ilahidir. Elbette ve elbette beşer bu büyük nimete karşı bir umumi şükür olarak o radyoları her şeyden evvel kelime-i Tayyibe olan başta Kuran-ı Hakim, onun hakikatleri, iman ve güzel ahlak dersleri ve beşere lüzumlu ve zaruri menfaattarına dair kelimatları olmalı ki o nimete şükür olsun. Yoksa nimet böyle şükür görmezse beşere zararlı düşer. Evet, beşer hakikate muhtaç olduğu gibi bazı keyifli hevesata ihtiyacı var. Fakat bu keyifli hevasat beşte birisi olmalı, yoksa havanın sırr-ı hikmetine münafi olur Hem beşerin tembelliğine ve sefahatine ve lüzumlu vazifelerinin noksan bırakılmasına sebebiyet verip beşere büyük bir nimet iken büyük bir nıkmet olur. Beşere lazım olan saye şevki kırar. (Son Şahitler-1 say.442)
Haber alma, bilgi edinme ve manevi duyguları hissettiren programlar ve müzikler tercih edilmelidir. İç dünyamızda bizleri ikileme götürecek, şehvani duyguları uyandıracak, hâşâ Allaha ortak koşma ve inkâra sebebiyet verecek programlardan uzak kalmalı, radyo dinleyicisi olarak program tercihimizde seçici olmalıyız.
Kitle iletişim araçlarından çağımızın vazgeçilmezlerinden bir diğeri de bilgisayar ve internettir.
Çağımız teknoloji çağı olmuşken çocuğumuza çağın gerisinde bırakamayız. Siz bıraksanız da artık Milli Eğitim Bakanlığı çocuklarımıza hep ileriye hedef gösteriyor. Son üç yılın müfredatı gereği çocuklarımız derslerini internetten araştırarak kendileri öğreniyorlar. İnternet ile tüm duyu organlarıyla birlikte gelişim alanlarına da destekleyen çocuklar, küçücük pencereden dünyayı görebiliyorlar. Artık ciltler dolusu ansiklopedileri karıştırmak zorunda kalmıyorlar. Gitmeleri mümkün olmayan yüz binlerce km. uzaklıktaki ülkeleri geziyor, yanına yaklaşmayı cesaret edemeyecekleri hayvanları yarım metrelik mesafeden seyredebiliyor. Aynı zamanda yeni bilgi ve kavramlar öğrenerek zihinsel gelişimleri destekleniyor.
Canlı konuşma ve yüz yüze görüşme yaparak uzaktaki yakınlarına olan özlemlerini gidererek, heyecanlanıp mutlu oluyorlar. Duygusal anlar yaşayarak duygusal gelişimleri destekleniyor.
Arkadaşları ile mesajlaşarak, merak ettikleri konuları birbirlerine göndererek, internetten yeni arkadaşlar tanıyarak arkadaşlık ilişkilerini geliştiriyor ve sosyal gelişimleri de destekleniyor.
Amacına uygun kullanılırsa, günümüzde çok önemsenen okulöncesi çocukların gelişimlerini olumlu etkiler. Yaş gruplarına uygun boyama, çizme becerileri, büyük-küçük, uzun-kısa, kalın-ince, şişman-zayıf gibi kavramları ayırt etmeyi, farklı olanı bulma, eksiği tamamla gibi bilgi ve beceriler kazandırarak çocuğa ilkokula hazırlar.
Bilgisayarı ve interneti bu kadar güzel göstermeye de hakkımız yok. İnsanları ve özellikle çocukların ahlaki yapılarını bozan, kötü alışkanlıklar kazandıran sitelerde mevcut. O sitelere aramanıza veya açmanıza da gerek kalmadan yağmur gibi arka arkaya geliyor.
İnternetin zararlarından çocuklarımıza korumak için bilgisayarımıza aileyi koruyan filtre programları da yüklemeliyiz.
Uzun süre kitle iletişim araçları ile vakit geçiren çocukların gelişimleri de olumsuz yönde etkilenmektedir:
Beynin hopla, zıpla koş komutunu uyamayan çocukların bedensel (büyük ve küçük kas) gelişimlerinin tamamlanamayacak, iskelet-kas sistemi dengesi bozulacaktır.
Birçok bilgiyi grup arkadaşlarıyla oyun oynayarak öğreneceği yaş olan okulöncesi dönem çocukları yeterli zihinsel eksersizleri yapamayacak, yeterli kavramlar öğrenemediği için ihtiyaç durumunda bilgilerin hatırlanması ve ifade edebilmesi becerileri gelişemeyeceği için dil gelişiminde gerilemeye, beyin gelişiminde problemlere neden olacaktır.
İnternette sürekli dövüş, savaş oyunları oynayan özellikle erkek çocukları, okul ortamında ve arkadaşları arasında, kavgacı, saldırgan ve geçimsiz birer insan profili çizerek sosyal hayatta sevilmeyen, istenmeyen, kabul görmeyen biri olacak, yalnız ve arkadaşız kalarak sosyal gelişimi olumsuz etkilenecektir.
Sanal âlemde gördüklerini gerçek âlemde göremeyecek, hayal kırıklığını uğrayıp üzüntü, kızgınlık, öfke duyguları geliştirerek duygusal gelişimi de olumsuz etkilenecektir.
Bilgisayar ekranını sürekli bakan gözlerde zararlı ışınlardan dolayı görme kusurları oluşabilir.
Cep telefonu, radyo, televizyon ve bilgisayar sesleri olan elektronik seslere maruz kalan çocuklarda işitme problemleri oluşabilir.
Kitle iletişim araçları ortak kullanım alanlarında bulunmalı, mümkünse çocukların yatak odalarına bırakılmamalıdır.
Sevgi, ilgi, şefkat, değerli olma ihtiyacını bizler karşılamalıyız ki çocuklarımız bu ihtiyaçlarını kitle iletişim araçlarında aramak zorunda kalmasınlar.