Memorial Ataşehir Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikolojisi Bölümü’nden Uz. Psk. Özge Merve Türk de bu konuda “Sakin kalıp ve kriz anı geçince çocukla konuşarak duyguların dışa vurulmasını sağlamak, her iki tarafı da rahatlatacaktır.”dedi.
Memorial Ataşehir Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikolojisi Bölümü’nden Uz. Psk. Özge Merve Türk, çocuklarda öfke kontrolü hakkında bilgi verdi. Türk, “Üzüntü, korku, şaşırma, sevinme gibi temel bir duygu olan öfke, spontan ve doğal olarak yüzde kızarma, kalbin çarpması ve küçük çocuklarda ağlama krizlerine varan tepkiler olarak ortaya çıkabilmektedir. Bir yaşından itibaren çocuklar büyüdükçe öfkelenme ve bunu gösterme davranışına başlamaktadır. Öfkeli davranışlar genellikle yapmak istediğini yapamama, istemediği bir şeyi yapma, çok yorulma, acıkma, kendini ifade edememe ve ebeveynlerin dikkatini çekmek amacıyla kullanılan bir yöntemdir.” ifadelerini kullandı.
Krizin başladığı nokta ile ilgili 2 yaşın çok önem olduğunu belirten Türk, “Çocuklarda davranışlar bu dönemde ben merkezli ve dürtüsel olmaktadır. Çocuklar davranışlarını engellemek istemezler ve bunun karşısında da onu yönlendirmeye çalışan ebeveynler ile zıtlaşmaktadırlar. İşte tam da bu noktada kriz başlamaktadır. Bu noktada çocuk bağırabilir, ısırabilir, vurabilir ve kendini yere atabilmektedir. 2 yaş dönemi çoğunlukla ‘korkunç iki yaş (terrible two)’ olarak adlandırılmaktadır. Çocuk bu yaşta yürümeye ve konuşmaya başlar, çevre üzerinde hakimiyeti artar. Kendini dünyanın merkezindeymiş gibi hisseden çocuk, yapmak istediğinin engellenmesinden hoşlanmaz ve ‘hayır’lar başlamaktadır. Karşılıklı gerginlik arttıkça çocukta tutturmalar, negatif tavırlar öfke krizlerine dönüşebilmektedir.” şeklinde konuştu.
'ÇOCUĞA AYNI ÖLÇÜDE ÖFKE İLE TEPKİ VERMEYİN'
Çocuğun öfkeli tutumlarına karşılık tepki vermenin onun gerginliğini daha da artırdığını söyleyen Türk, “Sakin kalmalı ve kriz anı geçince çocukla konuşarak, durumu değerlendirerek, duyguların dışa vurulmasını sağlamak her iki tarafı da rahatlatacaktır. Çocuğun herhangi bir vurma davranışında çocuğu sadece tutmak ve onunla göz kontağı kurarak bunu bir daha yapmaması söylemek doğru olacaktır. Çocuğa vurmanın ise bir sınırsızlık göstergesi olduğu düşünüldüğünde anne-baba-çocuk çerçevesinde ebeveynin konumu vurgulanarak sınırların çizilmesi gerekmektedir. Çocuğu odaya kapatarak cezalandırmak gibi öfkeyi artırıcı ve anlamsız davranışlardan uzak durmak gerekir. Çünkü çocuğa öfkeli şekilde davranmak onun da aynı şekilde davranmasına model oluşturmaktadır.” diye konuştu.
'KRİZİ ÖNLEMEK İÇİN DOĞRU CÜMLELER SEÇİN'
Çocuğa şiddet ile ilgili de konuşan Türk, “Çocuğa vurmanın bir sınırsızlık göstergesi olduğu düşünüldüğünde anne-baba-çocuk çerçevesinde ebeveynin konumu vurgulanarak sınırların çizilmesi gerekmektedir. Çocuğu odaya kapatarak cezalandırmak gibi öfkeyi artırıcı ve anlamsız davranışlardan uzak durmak gerekir. Çünkü çocuğa öfkeli şekilde davranmak onun da aynı şekilde davranmasına model oluşturmaktadır. İstediğini yaptırmak için öfkelenen çocuğun bu davranışlarına son vermek isteyen ebeveynler çocukların isteğini anında yerine getirme davranışını seçebiliyorlar. Hızlı bir çözümmüş gibi görünse de aslında bu durum çocuğun öfkelenmek ve istediğinin olması arasında ilişki kurmasını ve bu davranışını pekiştirmesini sağlamaktadır. Yapılması gereken davranışlarda net olmaktır. Örneğin yatma saati gelmiş ise ‘Yatağa gitmek ister misin?’ gibi açık uçlu bir soru yerine ‘Yatağa gitme saati’ demek krizleri önlemekte daha faydalı olacaktır.” dedi.
Sorun çözülmezse ilerleyen yaşlarda sorunlar çıkacağının altını çizen Türk, şunları söyledi; “Sorun çözülmez ise ilerleyen yaşlarda dikkat eksikliği, hiperaktivite, kaygı, depresyon gibi psikiyatrik tabloların da eşlik ettiği öfke kontrol sorunları yaşanabilmektedir. Bu tür durumlarda ailelerin danışmanlık hizmeti alması yararı olacaktır. Oyun terapisi teknikleri ile uygulanan psikoterapi süreci bu konuda faydalı yöntemler arasında yer almaktadır.”
Cihan