Sizin hiç çocuk arkadaşınız oldu mu?
Hiç çocuk arkadaşınızın taziyesine gittiniz veya gitmeyi aklınızdan geçirdiniz mi?
Hastalanan bir çocuğu ne zaman ziyaret ettiniz?
Ne zaman geçmiş olsun dileklerinde bulundunuz?
En son ne zaman yolda gördüğünüz bir çocuğa selam verdiniz?
Yediklerinizden bir çocuğa en son ne zaman ikramda bulundunuz?
Bu soruları istediğimiz kadar uzatabiliriz. Bu soruların ve buna benzer birçok sorunun cevabını Peygamberimiz (sav) yaşayarak vermiştir.
O, (sav)
kuşu ölen bir çocuğun taziyesinde bulunmuş,
kendisine gelen taze yiyeceklerden ilk önce çocuklara ikram etmiş,
yolda gördüğü çocuklara ilk selamı O (sav) vermiş, onlarla oyunlar oynamış, dertlerini dinlemiş daha neler neler…
Hz. Muhammed (sav) ve çocuk…
Bu ikili ile çok güzel yaşanmış hikâyeler bulabiliriz bizlere örnek olacak yol gösterecek.
Çocuklarla en çok muhatap olanlar ise öğretmenlerdir. Onların önlerinde birçok çocuk var. Birçok öğretmenimiz, “Öğrenci öğrenci, öğretmen öğretmendir. Aradaki mesafeyi ona göre ayarlamalıyız. Yoksa öğrenciler çizgiden çıkarlar. Saygı denen bir şey kalmaz. ” diyebilirler. Belki de haklıdırlar söylediklerinde. Ama dünün çocukları bugünün gençlerine baktığımızda durum pek de parlak görünmemektedir. Öğretmenlerimizin istemediği, çoğu zaman dile getirdikleri birçok olumsuz durum-davranış şimdilerde kat kat yaşanmaktadır.
Bakışımızda ufak bir değişiklikler yapsak nasıl olur? Bir de böyle deneyelim. Öğrencilerimizi öğrenci gibi görmenin yanında onlara bir de arkadaş, dost nezaketinde yaklaşalım. Arkadaşımıza nasıl davranıyorsak onlara da aynı nezaketle davranalım. Bunu sabırla deneyelim. İnanın o zaman verdiğimiz eğitimi bir adım öteye taşımış oluruz. O zaman yaptıklarımız bir anlam kazanır. Bu yaklaşımın, bakış açısı değişikliğinin eğitimcilerimize bir şeyler kaybettireceğini düşünmüyorum.
Değer gören değer gösterir. Biz onlarla arkadaş olursak (Burada yanlış anlaşılmalara sebep verecek bir anlam çıkarılmasını istemiyorum. Arkadaş olduğumuzu, “Sen benim en iyi arkadaşınım” gibi sözlerle sözel olarak ifade etmenin yanında bunları davranışa dökerek gösterilmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum.) Hz. Muhammed (sav) ile çocukların arasındaki o ilişkiyi, o dostluğu, saygıyı, sevgiyi yakalama şansımız olacaktır. O zaman verdiğimiz eğitimin geri dönüşlerini olumlu şekilde alabileceğiz.
Peygamberimizin (sav) hayatında çocuklarla yaklaşım ile ilgili birçok örnekler vardır. Bu örnekler teker teker ele alınıp günümüz eğitimine uygulanabilir. Batı kaynaklı, maddeciliğin ağır bastığı, değerlerimize aykırı bir literatürle yapılan eğitime, Peygamberimizin (sav) davranışlarıyla gösterdiği eğitim anlayışının çok ihtiyacı var. Birinci eğitim anlayışının iyi yönlerini alıp bunun üzerine kendi değerlerimizi koymalı ve kendi literatürümüzü oluşturmalıyız.