Yaşlı adam elindeki bastonuna dayandı. Kaldırıma çıkmaya çalıştı. Ama bir türlü ayağını kaldıramadı. Bunu gören genç bayan elinden tutarak otobüs durağındaki koltuğa oturmasına yardımcı oldu. Yaşlı adam derin bir nefes aldı. Otobüs bekleyen genç bayana teşekkür etti.
Otobüsün gelmesine daha vardı. Yaşlı adam genç bayana döndü. Sakat ayağını gösterdi. Kalçasını kırmıştı. İki defa ameliyat olmuş şimdide fizik tedavi görüyordu. Tüm bunları bir çırpıda anlattı. Asıl anlatmak istediği ise başkaydı. Genç bayan neden tek başına gittiğini sordu. Yaşlı adamın beklediği bir soruydu bu, birden ağlamaya başladı. Genç bayan ne olduğunu anlayamadı. Şaşırdı. Eli ayağına dolaştı. Yaşlı adam neden ağlıyordu? Bunu sormaya fırsat bulamadan yaşlı adam anlatmaya başladı.
“İki çocuğum var. İkisi de evli. Eşim de hasta ben de. Ama bize kimse bakmıyor. Üstelik ikisi de üniversite mezunu.” Yaşlı adam daha birçok şey sıraladı. Ama genç bayan bu kadarı yetmişti. Yaşlı adamı nasıl teselli edeceğini düşündü. Ancak beceremedi. İmdadına otobüs yetişti. Yaşlı adamın binmesine yardım etti. Kendisi de arkalara doğru gitti. Boş bulduğu yere oturdu.
Genç bayan eve gelene kadar geleceğini düşündü. Belki de ilk defa yapıyordu bunu. Hep çocuklarının geleceğini düşünüyordu. Şimdi ise kendi geleceği aklına gelmişti. Acaba hata mı yapıyordu? Çocuklarının iyi eğitim almaları, önemli yerlere gelmeleri için yapmadığı fedakârlık kalmamıştı. Deyim yerindeyse saçını süpürge ediyordu. İleride yaşlı adamın çocukları gibi hayırsız olacaklarsa aldığı eğitimlerin ne önemi vardı? Dünyanın en önemli makamlarına gelseler bir şey ifade eder miydi?
Yukarıdaki hikâye tamamen gerçektir. Gerçek bir olaydan alınmıştır. Bu ve buna benzer olaylara hemen hemen herkes rastlamıştır. Çocuklara verdiğimiz eğitimler sadece bu dünyaya ait olursa bunların olması kaçınılmazdır. Bazen dünya-ahiret dengesini kaçırıyoruz. Cam şişelerini bazen elmasa tercih ediyoruz. Çocuklarımızı sanki bu dünyada kalacaklarmış gibi yetiştirmeye çalışıyoruz. “Büyüyünce düzelir, büyüyünce hayırlı olur, büyüyünce vicdanlı olur” gibi söylemlerle kendimizi avutuyoruz.
Önerim, çocuklarımızın dünyaya ait eğitimlerine ne zaman başlamışsak ahirete yönelik eğitimlerine de o zaman başlayalım. Örneğin okuma yazma öğrenen çocuğumuza merhamet eğitimlerini de yanında verelim. Matematik öğrenmenin vicdan eğitimi ile çakışmadığını da bilelim.