Literatüre göre çocuklar televizyondan en fazla etkilenen grubu oluşturuyor. Televizyon yayınlarının olumlu yönlerinin az olduğu, olumsuz etkilerinin yoğun olduğu ise herkes tarafından kabul edilen bir durum. Kimileri televizyonu bebek bakıcısı olarak görürken, kimileri günlük yaşamda çocukların oyalanması için çözüm olarak görüyor, televizyonu bir ödül ya da ceza aracı olarak kullanmak da anneler arasında yaygın bir uygulama.
American Academy of Pediatrics (AAP) çocuklar için bir – iki saatten fazla izleme süresini kesinlikle tavsiye etmezken iki yaş altı çocuklar ve bebekler için hiç izleme yapılmamasını öneriyor. Fazla televizyon seyreden çocuklarda beyin fonksiyonları uyuşarak kareler arası kurulan bağlantılar tembelleşiyor ve televizyon uyuşturucu gibi bir etki göstererek çocukların beyinlerinin tek bir konuda odaklaşmasını zorlaştırıyor. Çocuklarda sık olarak görülmeye başlayan dikkat dağınıklığını televizyon izleme sürelerinin tetiklediği düşünülüyor.
Okula 900 saat televizyona bin 200 saat
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, 74 milyonluk Türkiye nüfusunun 11 milyonunu ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin oluşturduğunu söyleyerek, çocukların günde ortalama üç saat televizyon izlediğine, ilköğretim çağını tamamlamış bir çocuğun yaklaşık olarak 100 bin kadar şiddet sahnesi ve 8 bin ölüm ya da öldürme sahnesi izlediğine dikkat çekiyor. İlköğretim çağındaki çocuklar 900 saat okulda vakit geçirirken, bin 200 saat televizyon karşısında kalıyor.
RTÜK'ün araştırmalarına göre çocukların en çok izledikleri televizyon programlarında yüzde 72 ile çizgi filmler başı çekiyor. Sonrasında ise yerli diziler (% 70), yarışma programları (%49), filmler (% 45) ve çocuk programları (% 44) geliyor.
Medya Diyeti
RTÜK'ün girişimleri sonucunda ilk kez 2006-2007 eğitim öğretim yılında beş ilde pilot uygulaması yapılan Medya Okuryazarlığı Dersi, devamındaki yıl seçmeli ders olarak okutulmaya başlandı. Bugüne kadar 4 milyondan fazla öğrenci Medya Okuryazarlığı dersi aldı. RTÜK, Milli Eğitim Bakanlığı ve çeşitli üniversitelerden akademisyenler bir araya gelerek 2006 yılından beri ortaokullarda okutulan medya okuryazarlığı ders programını tamamen yenilediler.
Yenilenen medya okuryazarlığı dersinde öğrencilere 'Medya Diyeti' öğretilmesi ve 'Medyanın azı karar, çoğu zarar' mesajı verilmesi planlanıyor. Bu derste ders kitabı yok, sınav yok. Öğrenciler haber yazacak, film yapacak, dijital hikâye oluşturacak. Uygulamalı etkinliklerden oluşan yeni medya okuryazarlığı ders programında çocuklar medya içeriği de hazırlayacak.
Medya obezi olmayın medya okuryazarı olun
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanı İnci Özkan, Medya Diyeti ile sağlıklı medya kullanımına işaret edildiğini belirtiyor. Medya Diyetinin bir otokontrol olduğunun altını çizen Özkan, Medya Okuryazarlığı dersi ile bireylerin medyayı kullanma becerilerini geliştirdiklerini söylüyor. Gelişmiş ülkelerde Medya Okuryazarlığının yaklaşık 70 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu vurgulayan İnci Özkan, özellikle son 30 yılda üzerinde önemle durulan Medya Okuryazarlığı dersinin AB müktesebatı kapsamında ve BM çalışmaları bağlamında da ele alındığını söylüyor.
Çocukları en çok rahatsız eden şey açık saçık görüntüler
Türkiye'nin medya eğitimi alanında geç kalmış durumda olduğunu ve ülke nüfusunun televizyon izleme alışkanlıkları dikkate alındığında bu alanda daha çok çalışma yapılması gerektiğinin ortaya çıktığının altını çizen İnci Özkan, bu bağlamda RTÜK'ün yapmış olduğu 'İlköğretim Çağındaki Çocukların Televizyon İzleme Alışkanlıkları Araştırması' sonuçlarına göre; çocukların televizyonda izlemekten rahatsız olduğu görüntülerin başında yüzde 82.6 oranla açık saçık ve çıplaklık içeren görüntüler geldiğini belirtiyor.
Bunu, yüzde 71.1 ile kavga-şiddet görüntüleri, yüzde 69.3 ile insanların üzüldüğünü-ağladığını gösteren sahneler, yüzde 64.2 ile savaş görüntüleri, yüzde 46.9 ile de korkunç sahneler izliyor.
Yeni Şafak