Şenol Yiğit'in haberi:
Her anne-baba çocuğunun paylaşmayı bilen, yardımsever bir insan olmasını ister. Peki istemek yeterli mi? Hayır. Çocuklara bu güzel duyguları öğretebilmek ancak bu ruh halinin sizin hayat tarzınız olmasına bağlı. Bunun yanında belirli gün ve haftaları, bayramları fırsat bilmelisiniz.
Yardımlaşmanın; birlik ruhu ile çalışma, topluma yönelik hareketler içinde olmak, bir toplum içerisinde yaşayan insanların aralarındaki yakınlaştırıcı bağları ve karşılıklı işbirliği ile ilgili durumlarını gösteren bir oluşum şeklinde tanımlamaları vardır.
İnsan sosyal bir varlıktır. İçinde yaşadığı toplumun bir üyesidir. Toplumsal duyarlık ve toplum olma bilinci ile dünya ve çevresinde olan doğal afet, hastalık, ekonomik, zihinsel ve fiziksel özür gibi sebeplerden kaynaklanan sıkıntı ve yoksulluklara karşı duyarsız kalamamaktadır.
İnsanlar, toplumda yaşanan bu üzüntü verici durumların, birbirlerinin dertlerini ve sıkıntılarını paylaşarak ve yardımlaşarak azalabildiğine inanmaktalar. Bu amaca hizmet etmek için de birçok gönüllü insan tarafından çeşitli başlıklar altında sosyal yardımlaşma ve dayanışma dernekleri kurulmakta ve fiilen faaliyetlerini devam ettirmektedirler. Yardımlaşma toplumda kaynaşma, sevgi ve saygıyı artırmaktadır. Çocuklar yardımlaşma ve paylaşma duyguları ile doğmazlar. Doğuştan bir duyguyla sevdikleri, hoşlandıkları şeyleri bir başkası ile paylaşmak istemezler. Özellikle küçük çocuklar, yetişkinlere göre daha ben merkezci oldukları için, yardımlaşma duyguları gelişmemiştir.
Uzmanlara göre 2-6 yaş arası bu duygunun kazanımında önemli bir zaman dilimini oluşturuyor. 2 yaşına kadar ''ben merkeziyetçi'' olan çocuklar, 2-6 yaş arasındaki ilk çocukluk evresinde sosyal ilişkinin nasıl kurulduğunu, ev dışındaki insanlarla özellikle kendi yaşıtları ile nasıl beraber olunacağını öğrenmeye başlar. 2 yaşına kadar yalnız oynamayı seven, oyuncaklarını paylaşmayan çocuk 3 yaşından itibaren akran grubuyla ile paylaşıma, yardımlaşmaya dayalı oyunlara girmeye başlar.
Yardımlaşma bilinci için neler yapılmalı?
Yardımlaşma duygusunun çocukta oluşabilmesi için öncelikle aile fertleri birbirleri ile sağlıklı iletişim kurmalı.
2-6 yaşlarından itibaren çocuklara ellerindeki oyuncakları, yiyecekleri ve imkânları arkadaşları ile paylaşma duygusu aşılanmalı, böyle olunca arkadaşları tarafından daha çok sevileceği, oyunlarının daha güzel olacağı, başka bir çocuğu sevindirmenin insanı mutlu edeceği onun anlayacağı bir dille anlatılmalı. Bencil olursa arkadaşlarının kendisinden uzak duracağı öğretilmelidir.
Çocukta yardımlaşma ve paylaşma duygusunun oluşmaya başladığı dönem okulöncesi eğitim dönemidir. Aile, çocuklarını pedagojik formasyonu olan öğretmenlerin çalıştığı okulöncesi eğitim kurumlarına göndermeli.
Evde anne ve babasının gün içerisinde karşılaştıkları zorluk ve sıkıntıları birlikte yardımlaşarak çözmeye çalıştığını gören çocuklar, yardımlaşmanın ve dayanışmanın değerini daha iyi anlayacaktır.
Bayramlar, belirli gün ve haftalar gibi kültürel önem taşıyan zaman dilimlerinde toplumsal kaynaşmaya katkı sağlayacak faaliyetlere, aileler çocukları ile birlikte katılmalı.
Aileler, çocuklarının çevresinde ve okulunda planlanan sosyal dayanışma ve yardımlaşmayı amaçlayan projelere katılımı desteklemeli.
Zaman