Sosyal medya dünya çapında büyük kitleler tarafından aktif bir şekilde kullanılıyor. Şüphesiz ki birçok şeyde olduğu gibi bu alanın da faydalarının yanında büyük zararları da bulunuyor. Birçok ülkede sayıları milyonlara ulaşan internet kullanıcısı ya oyunlara veya sosyal medyaya bağımlı hale gelmiş durmada. Maalesef Türkiye de günde ortalama 8 saat internet kullanımıyla dünya çapında ilk 10 ülke arasında yer alıyor.
Sosyal medyanın doğru şekilde kullanılması ve sosyal medyadaki tehlikelerden korunmak için yapılması gerekenlerle ilgili İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan USMED Başkanı Said Ercan, çocukların sosyal medyaya bağımlı olmadıklarını ancak aile ve toplum tarafından alternatif sunulmadığı için sanal âleme yöneldiklerine dikkat çekti.
Zamanımızda en çok manipülasyonun sosyal medya üzerinden yapıldığını belirten Ercan, "Sosyal medyada bir denetim yok. Herkes istediğini paylaşabiliyor. Kullanıcılar yüksek takipçisi olan hesaplardan gördüklerini paylaşıyor. Yalanın ve bilgi kirliliğinin bu kadar hızlı yayıldığı başka bir zaman olmamıştı. Dünya tarihinde kirli bilgi gerçek bilgiden daha fazladır. Onun için dikkat etmek gerekiyor." dedi.
"Paylaştıklarımızın doğru olması çok önemlidir"
Ercan, "Sosyal medya karşılıklı iletişimin adıdır. Şu sıralar hesaplar askıya alınıyor. Çünkü küfür ve tacizler havada uçuşuyor. Sosyal medya doğru kullanılmadığında kişi hem hesabını hem itibarını hatta işini kaybedebiliyor. Hatta bazen şifreler çalınıp sizin adınıza paylaşımlar yapılabiliyor. Bu anlamda şifre güvenliği çok önemlidir. Paylaştıklarımızın doğru olması çok önemlidir. Bu konuda kullanıcılar daha dikkatli olmalıdırlar." diye konuştu.
"Kontrol kişide olmalıdır"
"Aslından bağımlılık zannettiğimiz birçok şey alışkanlıktır." diyen Ercan, "Örneğin her gün yemekten sonra aynı saatte eline telefonu alıp kurcalayanlar bir süre sonra işleri olmasa dahi bunu yapmaya başlarlar. Ancak ekran bağımlılığında eğer E-Kitap okursanız, belgesel izlerseniz faydalı bir şey yapmış olursunuz. Onun dışında online oyun oynamak, sosyal medyada sörf yapmak kişiye zarar verir. Bu sebeple kullanım saatlerinin değiştirilmesi önemlidir. Kullanım saati değiştiğinde ihtiyaca göre kullanılmış olur. Örneğin Youtube’de video izlerken ihtiyaç olanlar izlenilmelidir. Burada kontrol kişide olmalıdır." şeklinde konuştu.
"Bazı insanlar bedenlerini sanal âlemde unutarak haz ve hız çağının kurbanı olmuşlar"
Türkiye’de sosyal medya ve internet kullanım ortalamasının günlük 8 saat olduğunu ve bu anlamda dünyada ilk 10 sıralamasına girdiğini hatırlatan Ercan, "Ülke olarak yarımız sanala kurban gitmiş durumdayız. Gerçek hayatta kimler iş yapacak? Kimler katma değer üretecek? Kimler sosyal hayatın devam etmesini sağlayacak? Bazı insanlara çok iş düşerken bazıları ise bedenlerini sanal âlemde unutarak haz ve hız çağının kurbanı olmuş durumdalar. Bu sebeple sosyal medya kullanımına çok daha fazla dikkat edilmelidir." ifadelerini kullandı.
"Çocukların duygu dünyalarına dokunamadığımız için elimizden kayıp gidiyorlar"
"Çocukların bağımlı olmadığını düşünüyorum." diyen Ercan, "Çocuklara alternatif sunamayınca, gerçek hayattan bir şeyler sunamayınca, sportif aktivitelere gidemeyince bu çocuk mecburen sanal âleme girecek. Çocukların kullanımı kötüye kullanım büyüklerinki ise bağımlılıktır. Eskiden kahveye bağımlı olanlar şimdi oyuna, sosyal medyaya bağımlı olmuşlar. Anne Instagram’dan 5 liraya bir ürün satacak diye çocuğunu kaybediyor. Oysaki çocuğuna vereceği zaman çok daha değerlidir. Eskiden büyükler yazılım yükleyicilerdi. Şimdi çocuklara yazılımı tablet, internet ve Youtuberler yüklüyor. Kendi hayatını kurabilmek için gerekli bilgiye sahip olamayan çocuk internetten video açıp izliyor. Çünkü birilerini taklit etmesi gerekiyor. Bu sefer neden çocuk büyüdüğünde Youtuber olmak istiyor diyoruz. Eskiden çocuklar öğretmen olmak isterlerdi. Çünkü ilk olarak gördükleri karakter öğretmendi. Şimdi kimse öğretmen, doktor olmak istemiyor. Çocuklarımız elimizden kayıp gidiyor. Onların duygu dünyalarına dokunamıyoruz." şeklinde konuştu.
K-Pop tehlikesine dikkat!
Son dönemde bazı kesimler tarafından finanse edilen ve gençlere örnek olarak gösterilen K-Pop tehlikesine de dikkat çeken Ercan, şöyle konuştu:
Sosyal medya ile beraber dünyanın her yerinde K-Pop yükseldi. Çünkü bazı teknikler kullanıyorlar. Anne karnında duyulan sesleri taklit ediyorlar. Ya da dans ve figürlerle insanları büyülüyorlar. Bunların hepsi çalışılmış hareketlerdir. Böyle olunca da maalesef çocuklar ve özellikle kızlar bu tür gruplara meylediyorlar. Dün Sulli diye bir K-Pop sanatçısı intihar etti. Geçen yıl da başka bir gurubun erkek üyesi intihar etti. Çünkü bunların yaşadığı hayat sanaldır. Bu çocukları 15 yaşından itibaren evlere dolduruyorlar. Bunlar ne aileleriyle ne de toplumla bir araya gelemiyorlar. Evlenmeleri de yasak. Normal bir insan gibi davranamıyorlar. 7 erkeğin aynı evde sürekli birlikte kalmaları, anne-babadan uzak olmaları, duygusal hiçbir şeyin olmaması çocukları bir süre sonra ne kadar sıkar acaba? Eğer başkalarıyla iletişim halinde olurlarsa hayranlarının onları beğenmeyeceği öğretiliyor. Evlenmemeleri halinde hayranlarının onlarla her an evlenebileceği, onlarla evlenebileceği belirtiliyor. Bu oyun maalesef o insanları intihara götürüyor. Sadece onlar değil K-Pop dinleyenler de çok ciddi psikolojik sorunlar yaşıyorlar. Onun için sosyal medyada bu meselenin üzerine çok fazla gidiyorum.
"Çocuğun beğeni algısını, dijital değerlerini değiştirmek gerekir"
Ailelerin çocuklarıyla ilgilenmeleri konusunda bazı tavsiyelerde bulunan Ercan, şu ifadeleri kullandı:
Aileler çocuklarıyla vakit geçirmeliler. Sosyal medya ile birlikte aile kurumu çok ciddi şekilde aşındı. Aynı çatı altında olan insanlar ancak elektrik gittiğinde ya da internet çekmediğinde konuşabiliyorlar. İnternet birincil ailemiz oldu. Youtuberler insanın direkt olarak gözünün içine bakıyorlar. İzleyici bir süre sonra onlarla aile olduklarını zannediyorlar. Aile olmayan aile, aile ise aile olmamaya başladı. Doğu toplumlarında öncelik aile, birey ve toplumdur. Fakat batıda ise birey, aile ve toplumdur. Ailenin önüne bireyi koydular. Dünyada bunun üzerine çalışılıyor. Aile bitirilmeye çalışılıyor. Aileler çocuklarının dinleyip izlediği, oynadığı oyunları bilmeli, onunla oynanmalıdır. Sosyal medyada paylaştığı güzel şeyleri beğenelim. O zaman annem bunları beğeniyor diyerek ona göre davranmaya başlar. Çocuğun beğeni algısını, dijital değerlerini değiştirmek gerekir.
"Anne babadan ilgi göremeyen çocuk sanala yöneliyor"
Çocuklar çabuk öğrendiklerini ve kendilerine değer katan herkesi sevdiklerini söyleyen Ercan, "Onlara kızmadan bir şekilde hayatlarına değer katalım, yol gösterici olalım. Hazreti Ali (Radiyallahu Anh)’nin çok güzel iki sözü var. Birincisi ‘doğru soru ilmin yarısıdır’ diyor. Çocuklarımıza doğru sorular sorarak cevaplar arayalım. İkincisi sözü ise, ‘çocuklarınızla 7 yaşına kadar oynayın, 15 yaşına kadar arkadaş olun, 15 yaşından sonra istişare edin.’ diyor. Çocuk oyun oynayacak arkadaş yok, babaya soru soruyor cevap yok, 15 yaşına geliyor istişare yok. Çocuk ne yapsın artık. Gidip internette oyun oynuyor, Youtuber ile arkadaş oluyor, forumlarda sorularına cevap arıyor. Çağlar öncesinden söylenmesi gereken sözler söylenmiş ama biz uygulamıyoruz." diye konuştu.
"Dünyada yaşanan tek din İslam’dır"
Dünyada gençleri kazanamayan inanç sahiplerinin söz konusu gençlerin İslam’a girmemeleri için ifsat çalışmaları yürüttüklerini vurgulayan Ercan, son olarak şunları kaydetti:
"Çocukların Deist olduğu söyleniyor. Bana soru geldiğinde ben ‘babaları da Deistti’ diyorum. Çünkü babaları da sadece Allah’a iman ediyordu fakat ibadet etmiyordu. Çocuk bu durumun ismini biliyor baba bilmiyordu. Yeni güçlü bir nesil geliyor. Azda olsa bilen araştıran bir nesil geliyor. Fakat insanlık adına bir şeyler yapmak istiyorsak dijitali iyi kullanacağız. Dil ve kültürleri öğreneceğiz. O kültürler üzerinden kendi kültürümüzü, İslam ve doğu medeniyetini öğreteceğiz. Bundan sonraki süreçte dijitalde yapılan medeniyet savaşlarını göreceğiz. Dünyada İslam hariç medeniyet kalmadı. Hristiyanlık artık bir kültüre dönüştü. İstedikleri zaman vitrine indirip kullanıyorlar. Şu anda dünyada yaşanan tek din İslam’dır. Yahudilik, Protestanlık zaten para dinine dönüşmüş durumda. Budizm, Hinduizm sempatik bir şeye dönüşmüş. Ama İslam dünyada yaşanan tek din olarak dünyanın yönünü değiştiriyor. Bunun için İslam’ı karalamak adına ‘bize yar olmayan İslam’a da yar olmasın’ diyerek İslam’ı kötülüyorlar."
İLKHA