Çocuklara olumlu davranış kazandırma

Ayşenur KAHVECİ

Birçok danışanımdan şu gibi sözler duyuyorum:

“O kadar bağırıyorum, bağırıyorum!  Sağır oldu sanki çocuk! Duymuyor mu beni?”

Evet duymazlar. Yüksek sesle yapılan uyarılara karşı bir süre sonra kapatırlar kendilerini çocuklar. Bir saldırıya maruz kalmışlardır çünkü. Bunun için mutlaka kendilerini korumaya almaları gerekmektedir. Kendi cılız sesleriyle anne babalarının sesini bastırmayı belki deneyeceklerdir önce veya kendilerince birkaç farklı yolla... Fakat  bunların işe yaramadığını fark edip veya daha kötüsüne neden olduğunu tecrübe edip algısını kapatacaktır bu kez çocuk. Üstelik bunu tüm öfkesini içine atarak yapacaktır. Anne, baba veya bir başkası; her kim bağırarak çocuğa olumlu bir davranış yapması için ısrar ederse etsin, duymayacaktır çocuk. Tıpkı annelerinin dediği gibi: Sanki sağır olmuştur. (Otoriteye karşı koyamamaktan kaynaklı olarak korku içinde emre itaat etmeleri durumu da vardır elbette. Ancak bu yönü konumuzdan hariçtir.)

Öyleyse neler yapılabilir bundan bahsetmek istiyorum biraz. Alışılanın tam aksine olarak, çocuklara olumlu bir davranış öğretmek istiyorsak normal konuşmamıza göre biraz daha kısık sesle  söylemeliyiz bunu.Daha kısık bir ses tonu her zaman işe yaramıştır. O  zaman pür dikkat sizi dinlediklerini ve söylediğiniz şeye odaklandıklarını fark edeceksiniz. Çocuklar narindir. Ruhları da öyle...  Bağrışmalar ruhen onları zedeleyecektir. Bu yüzden  kendilerini koruma altına alarak kilitleyeceklerdir. Kısık sesle konuşmak her zaman işe yaramıştır. Sesimizi birazcık kısarak birşeyler söylerken, öte yandan göz hizasına inip temas kurabilirsek eğer, bu daha da tesirli olacaktır. Önemsendiğini hisseden her birey, önem gördüğü kaynağı önemser. Bu çocuklarda daha da kolaydır.  Çünkü onların başka türlü hesapları, planları, fikirleri yoktur. Saf, temiz bir ruha sahiptirler. Bu da bizim işimizi oldukça kolaylaştırmaktadır aslında. Bağırmak anne babaların işini zora sokmaktan başka birşey değildir. Bu sebeple; en başta kendimizi yormuş oluyoruz denilebilir. Ve tabi ki; küçücük bedenlerindeki büyük ruhlu yavrularımıza bir şiddettir bu.

Bir noktadan daha bahsetmek istiyorum. Bu da sıkça gözlemlenilen bir durumdur ki; özellikle biz anneler, çocuktaki olumlu değişimi hemen görmek istiyoruz. Örneğin; birkaç gün, birkaç hafta belki birkaç ay  diş fırçalamasını öğütlemişsek çocuğumuza, artık biz demeden diş fırçalamak davranışını kazanmış olmasını bekliyoruz.  Bu elbette çok güzel olurdu. Kimi çocuklarda mümkün olsa da, genel itibariyle bir davranışı birkaç hatırlatmada  öğrenmek ve kazanmak pek mümkün değildir. Bizler yetişkin olmamıza rağmen basit bir yeni davranışı bile ne kolaylıkta ve ne kadar  sürede yerleştirebiliyoruz. Bunu düşünmekte fayda var. Çok kolay oluyorsa muhtemelen nedenini iyi kavramışız demektir. Bu sebeple çocuklarımıza da yeni bir davranışı öğretirken bunun neden gerekli olduğunu ve faydalarının neler olduğunu kısa ve net bir izah yolu ile açıklamak işimizi kolaylaştıracaktır. Neden açıklamak, davranış kazandırmayı oldukça kolaylaştıran bir yöntemdir. Çocuklarımıza onların anlayacağı bir dil ile, yaşlarına ve ilgi alanlarına göre belki minik hikayeciklerle sebep izah etmeliyiz. Ancak bu konuşmaların uzun olmamasına, basit, kısa ve yalın olmasına özellikle dikkat etmemiz gerekmektedir. Çocuklar uzun konuşmalardan sıkılırlar. Sıkıcı bir konuşmaya ise odaklanamazlar. Dikkatlerini konuşmamıza çekip, söylediklerimize yoğunlaştıkları anda,dikkatleri sağa sola dağılmadan, vermeyi planladığımız mesajı vermiş olmalıyız. Bunun ayarlamasını ve takibini anne babalar iyi yapmalıdır ve de bunu bir kez yapıp kenara çekilmek yetmeyecektir elbette. Günlük yaşantımızın içinde belki birkaç günde bir, gerektiği anlarda birer cümle ile kısacık hatırlatmalar yapıp üzerinden geçebiliriz. Unutmayınız; tekrar, öğrenmenin olmazsa olmazıdır! Tekrar ise sabır ister. Zaten anne baba olmak sabır işidir. Onlara zaman tanımalıyız. Sabır ile... Hoşgörü ile...

Çocuklarımıza olumlu davranış kazandırmak konusuna dair bir husustan daha bahsetmek istiyorum. Hangi davranışı alışkanlık haline getirmelerini istiyorsak, o davranışı bir kez yaptığında, bunun farkına vardığımızı fark ettirmeliyiz. Olumlu bir davranış sergilediklerinde bunu fark edin. Fark ettiğinizi onlara da fark ettirin. Farketmek onaylamak manasına gelecektir. Kişiliklerine değil,  sergilenen olumlu davranışa odaklanarak takdir edici sözler ile onaylayın bu davranışı ki tekrarı gelsin ve zamanla meleke haline dönsün. Buna göre olumsuz davranışın farkına varmak da, olumsuzun  tekrarına davetiye çıkartacaktır. Fark edilen olumsuz davranışın tedbirini, onlara fark ettiğinizi fark ettirmeden alabilirsiniz. Ufak tefek olumsuzlukları fazla kafanıza takmayın. Bu gibi şeyleri görmemezlikten gelmeniz onlar için “onaylanmadı” anlamına geleceği için kuvvetli ihtimalle tekrarlanmayacaktır.

Evet, sevgili anne babalar... Lütfen çocuklarınızın kişiliklerine değil davranışlarına odaklanınız.

 

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.